Geçtiğimiz yıl, Cruyff için ölümünün hemen ardından Amsterdam Arena’da anma töreni düzenlenmiş ve Ali Şen’in gönderdiği, üzerinde Fenerbahçe yazan sarı-lacivert çiçekler dikkat çekmişti. Peki Fenerbahçe ile Cruyff’un ilişkisi neydi? İşte bazen bir transfer çabası, bazen ise bir şov olan ilişkinin hikayesi.
Johan Cruyff’un yolu Fenerbahçe ile 1968 yılında kesişir. Şampiyon Kulüpler Kupası 2. turunda Ajax, Fenerbahçe ile eşleşir. Maç için İstanbul’a gelen Cruyff ve takım arkadaşlarının yaşadığı ilginç bir anı ise gazetelere yansır.
İstanbul’da hava o tarihlerde oldukça yağmurludur ve maçın oynanacağı Mithatpaşa Stadı’nın zemini de yağmurdan dolayı bir hayli zarar görmüştür. Bunun üzerine yetkililer maçı bir gün sonraya yani 28 Kasım 1968’e erteler. Cruyff ve takım arkadaşları da İstanbul’da mecburen bir gün daha fazla kalırlar. Maç günü hotellerinden çıkan kafile, otobüsle stadyuma doğru giderken bir anda kendilerini İstanbul trafiği hengamesinin içinde bulur.
Kazaya karışan şoför ve Ajaxlı futbolcular araçlarından inerek bir tartışmanın içine girerler. Cruyff ve arkadaşları şoföre maça yetişmeleri gerektiğini anlatmaya çalışsa da adam bir hayli inatçı çıkmıştır. Şoför, bir yere gitmeyeceğini söyleyerek tutanak tutulması için trafik polisinin gelmesini bekler. Sonunda trafik polisi gelir, tutanaklar tutulur ve Ajax otobüsü Mithatpaşa Stadı’na doğru tekrar yola koyulur. Erteleme maçı, zeminin kötü olmasına rağmen mecburen oynanır ve Ajax, Fenerbahçe’yi 2-0 mağlup eder. Hatta o maçta yağmur, Cruyff’un işine de yarar. Keizer’in attığı ara pas, herkesin çıkacağını düşündüğü bir anda su birikintisinde durur ve Cruyff topu ağlarla buluşturur.
Bi’ el at be abi!
Cruyff ve Fenerbahçe’nin yolu yıllar sonra tekrar kesişir. Ama bu sefer Cruyff ile birlikte özne Fenerbahçe değil, Ali Şen’dir. 19 Aralık 1980 tarihinde Barselona’da UNICEF adına oynanan Dünya Karması-Barcelona maçında Fenerbahçe’den İsa Ertürk ve organizasyon komitesinde ise ileride Fenerbahçe başkanı olacak olan Ali Şen vardır. Ali Şen, o dönem Barcelona forması giyen Cruyff ile yakından ilgilenir. Türk basınına yansıyan fotoğraflarda, onunla aynı kareye girme şansını kaçırmaz.
4 Nisan 1981’de ise Milliyet’te bir haber gündeme bomba gibi düşer: “Dün Amerika’daki tüm gazetelerde bomba gibi bir haber çıktı… Manşetler aynen şöyleydi: “Cruyff ünlü Türk takımı Fenerbahçe’ye transfer oldu.” Yazı şöyle devam ediyor: “Halen Dünya’nın en iyi futbolcusu ve her maçta muazzam tehlikeler yaratmaya 34 yaşında bile devam eden Cruyff, Fenerbahçe’de 43 maç oynayacak.”
Cruyff’un Fenerbahçe’den maç başına 734 bin lira alacağını da belirten gazetenin, son satırları da şu şekildedir: “Yazık… Cruyff çok ucuza gitti. Şu anda Amerika’daki tüm kulüpler onu kaçırdıklarına yanıyorlar…”
Ertesi günkü Milliyet’te ise haber her iki taraftan da yalanlanır. O sırada Cruyff İspanya 2. Lig’inde yer alan Levante takımında oynuyordur ve kulübün basın sözcüsü: “Cruyff isterse ayrılabilir ama Fenerbahçe’ye gideceğini sanmıyorum. Cruyff kulübümüzün maç hasılatının yarısını alıyor. Bu da yaklaşık 9 milyona denk geliyor. Cruyff’un, maç başı 750 bin lira’ya transfer olma ihtimali çok inandırıcı değil” açıklamasını yapar.
Ali Şen cephesinden de bir açıklama gelir: “İsa’nın jübilesi sebebiyle Almanya’da yapılan üçlü turnuvada Cruyff ile görüştüm. Haberler bu nedenle çıkmış olabilir.”
Haber yalanlansa da birkaç ay sonra Ali Şen, Cruyff’u İstanbul’a getirmeyi başarır. Hollandalı futbolcu 2 Haziran 1981’de, Atatürk’ün doğumunun 100. yılı anısına düzenlenen Avrupa Karması-Fenerbahçe maçı için İstanbul’a gelir. Sarı Fare havaalanında şu açıklamaları yapar: “Dostluk güzel şey, Atatürk için yapılacak bir maçta oynadığım için şeref duyuyorum.”
Türkiye’de darbe sonrası koyulan yabancı yasağı kalkarsa burada top oynar mısınız sorusuna ise: “Ben profesyonel futbolcuyum. Türkiye’yi ve Türkleri çok iyi tanıyorum ve seviyorum. Mümkün olduğu takdirde ülkenizde futbol yaşantımı sürdürmek isterim” cevabını verir.
Ertesi gün oynanan maçta Friedel Rausch yönetimindeki Fenerbahçe, Coşkun Özarı yönetimindeki Avrupa Karmasını 3-0 yener. Goller İsa (2) ve Erol’dan gelir. Cruyff ise kısa süre önce ameliyat geçirdiği ve kasığında 8 dikiş olduğu için oyunda 15 dakika kalsa da Avrupa Karmasının kaptanıdır. Bir iki klas pas ve hareketten sonra yerini Bursasporlu Sedat 3’e bırakır. Ali Şen o günleri bir röportajında şöyle anlatır: “Beni geri çevirmemişti. Geldi ve İstanbul’da Fenerbahçe ile maç yaptı. Birbirimize karşı her zaman vefalı olduk”
1980 yılında UNICEF adına düzenlenen ve Ali Şen’in de katıldığı dostluk maçını organize eden ve bir dönem Belgrad Yazarlar Kulübü’nün başkanlığını da yapan Yugoslav organizatör Branko Perovanoviç, 1988 yılında Milliyet’e verdiği bir röportajında Ali Şen’in Cruyff’a olan ilgisinin antrenörlük döneminde de devam ettiğini şöyle anlatır: “Ali Şen iki gün önce Belgrat’ta benim evimdeydi. Fenerbahçe’nin sorunlarını onunla uzun uzun konuştuk. Şen başkanlığa gelince iki teknik adamdan biri Fenerbahçe’yi alacak. Bu kişilerden biri Hollandalı Cruyff, öteki de Danimarka Milli Takımı’nın başında bulunan Josef Piontek. Birkaç hafta sonra Cruyff eşiyle birlikte ve Ali Şen’in davetlisi olarak İstanbul’a gelecek.”
Ünlü Fenerbahçe efsanesi Lefter ise o dönem gazetelere yansıyan Cruyff, Don Howe, Robson, Menotti tatlı sert cevap verir: “Bu kadar dünya ünlüsünü İngiltere’de her yıl yapılan uluslar arası antrenör kursu bile bir araya getiremedi!”
1994 yılında Ali Şen ve Cruyff isimleri Türk basınında yine yan yana gelir. O zaman kongreye hazırlanan Ali Şen adaylığa çok hızlı girer. Önce Brezilyalı Romario ve İtalyan Baggio’yu transfer edeceğini açıklar. Atak üstüne atak yapan Şen, Galatasaray maçı için İstanbul’a gelen Cruyff ile de bir araya gelir. Öyle ki; bir dönem Hürriyet yazarı olan, ekonomi basınının tanınan isimlerinden rahmetli Gülçin Telci’ye göre bu “medyatik” kahvaltının bedeli, 10 bin dolardır. O gün kahvaltıda Şen-Cruyff ikilisinin birlikte verdikleri pozların yanına açıklamalar da gazetelere yansır.
Ali Şen:
-O benim eski arkadaşım. Fenerbahçe’nin alamayacağı antrenör dünyada yok. Cruyff da bunlardan biri.
Cruyff:
-Şu anda ben Barcelona’nın antrenörüyüm, Ali Şen de başkan değil. Eğer o görev alırsa Fenerbahçe’ye gelebilirim. Her an her şey olabilir.
Cruyff’un futbolculuğunda da antrenörlüğünde de gazeteler defalarca yazsa da, Ali Şen her seferinde taraftarı heyecanlandırsa da Cruyff-Fenerbahçe ilişkisi maalesef iyi niyet cümlelerinden öteye geçemedi. Ama şurası gerçek ki bu birliktelik bazen bir transfer çabasıydı, bazen ise bir şov.
0
0
0
0
0
