-Bir Mehmet Ali YEMİŞÇİGİL yazısı-
Göztepe efsane kadrosunun temellerini 1950lerin sonunda attı. İlerleyen yıllarda takım, Adnan Süvari’nin öncülüğünde Fuar Şehirleri Kupası’nda yarı final, Kupa Galipleri Kupası’nda da çeyrek finale kadar çıkar. Ancak bütün bu yaşananların olması için 12 sezon gerekmektedir.
Göztepe’nin 1960’lardaki yükselişinin temelleri 1960ların hemen öncesinde atılıyor. Nevzat Güzelırmak, Ali Artuner, Nihat Yayöz ve Halil Kiraz’ın genç takıma katılması kulübün 1960-1970 arasında ve kısa süre de olsa sonrasında Avrupa kupalarında ses getirmesine sebep olur. Bu futbolcuların çoğunun keşfinde aslan payı Abbas Göçmen’e ait.
Babası 1980-1982 sezonları arası Göztepe’de A takımda kadroda şans bulmuş biri olarak Güzelyalı’nın futbol kültürüne uzak kalmam pek söz konusu olamadı. Benim Göztepe ile ilişkim ise, 12’li yaşlarda, Erhan Uysalefe’lerin seneler önce Göztepe’nin tenis şubesinin işletmesini almalarıyla başlamış oldu. Ancak benim zamanım biraz çalkantılı geçen Altınbaş yönetimi dönemine denk geliyordu. Haliyle kulüp içerisindeki gelgitler bize de bir hayli yansıyordu. “Acaba kulübün tenis şubesi kapatılacak mı?” sorusu günden güne kulağımıza çalınıyordu. Ben Altınbaş hikayesinin sonuna yetişemeden liseyi bitirip, tenise ara vermiştim bile. Liseyi Güzelyalı’nın göbeğinde okumak, üniversiteyi de İzmir’de okumak futbol kültüründen uzak kalma ihtimalimi sıfırladı.
Göztepe adına güzel günlerin tohumu 1955’te Güler-Gürsel Aksel kardeşlerin takıma transfer edilmesi ile atılır. Gürsel, futbolu bıraktığı sezon olan 1972’ye kadar takımının formasını aralıksız giyecektir. 1957’den, 1961’ye gelene kadar takım, Emin Çandarlı, Ruhi Karaduman, Andrea Cutik tarafından çalıştırılır. Ardından, 1961-1962 sezonunun başında, bir önceki sezon Cutik’in çevirmenlik, mihmandarlık ve yardımcılığını yapan Adnan Süvari takımın başına getirilir. 1962-1963 sezonuna gelindiğinde ise, Göztepe’nin efsane kadrosu denilen kadronun iskeleti kurulmuş olur; Ali Artuner, Çağlayan Derebaşı, Ceyhan Yazar, Nevzat Güzelırmak, Gürsel Aksel, Halil Kiraz, Nihat Yayöz ve Fevzi Zemzem artık kadrodadır.
1961-1962 sezonunda getirilen kuralla birlikte, İzmir takımları arasında ligde en iyi yeri elde eden takım Fuar Şehirleri Kupası’na gitmeye hak kazanır. Kupaya gitme hakkını kazanan ilk İzmir takımı Altay olurken, Göztepe ise 1963-1964 sezonunda ligi beşinci bitirmesine rağmen, ligi Altay’ın üzerinde bitirerek Avrupa defterini açmış olur.
1964-1965 sezonunda ilk defa Avrupa’da boy gösterecek olan Göztepe’nin rakibi Romen takımı Petrolul Ploieşti olur. İzmir ekibi ilk maçı evinde 0-1, deplasmanda ise 2-1 kaybeder. Yine de Göztepe’nin Avrupa defterindeki ilk golü Nihat Yayöz tarafından kaydedilmiş olur. 1965-1966 sezonunda yine Fuar Şehirleri Kupası’nda bu sefer rakip TSV 1860 München olur. Göztepe için tam bir hezimet olan maç ile ilgili Ertan Öznur, “İlk maçta 2-1 yendik. İkinci maçta sinirlendiler ve dokuz attılar” diyor. Göztepe, ikinci maçta, deplasmanda rakibine 9-1 mağlup olur ve kupaya veda eder.
1966-1967 sezonuna gelindiğinde kadro Avrupa’da oynamanın tadına iyice varmıştır. Artık rakiplerinden çekinceleri de kalmamaya başlar. Kadroya daha önceki senelerle birlikte; Hüseyin Yazıcı, Mehmet Işıkal, Mehmet Aydın, Ertan Öznur ve ‘Fuji ’Mehmet Türken’in de eklenmiş olması Göztepe’yi bir sonraki adıma hazırlar. Bu sezon Bologna ile oynadıkları Fuar Şehirleri Kupası’nda turu geçemeyen sarı kırmızılı ekip, ligi de dördüncü bitirerek gelecek seneyi bekler.
1967-1968 sezonunda üç büyüklerin transfer tekliflerine karşın kadro bozulmaz ve ünlü Atletico Madrid eşleşmesine doğru yol alınır. Cudi Vergili transfer teklifleri ile ilgili olarak, “Eğer Fevzi Zemzem bugün Göztepeli olarak anılıyorsa, transfer yapmadığı içindir” diyor. Ertan Öznur ise, “Transfer görüşmeleri oldu ama ayrılmadım. Bir gün, Papi’ye (Mehmet Işıkal) gidip, bir takımla anlaştığımı söyledim. Hemen, ‘ben de ayrılıyorum o zaman’ dedi” diyerek anlatıyor o günleri. Herkesin hem fikir olduğu ise takımı bir arada tutma konusunda kaptan Gürsel Aksel, yönetici Zeki Çırpıcı’nın çabaları ve takımdaki arkadaşlık bağının gücü.
1967-1968 sezonunda Göztepe Fuar Şehirleri Kupası’nda ilk olarak Belçika’nın Royal Antwerp takımı ile eşleşir. Deplasmanda 1-2 kazanan Göztepe, kendi evinde de 0-0 berabere kalarak bir sonraki turda Atletico Madrid’in rakibi olur. Belçika’da bilinenin aksine İngiltere milli takımı ile karşılaşmadıklarını, Adnan Süvari’nin takımı İngiltere’nin milli maçını izlemeye götürdüğünü, onlara, “Sizler benim gözümde İngiltere milli takımı oyuncularından daha değerlisiniz” dediğini söylüyor Fevzi Zemzem.
İkinci turda rakip Atletico Madrid’dir. İlk maçı deplasmanda 2-0 kaybeden Göztepe’nin turu geçmesine pek de umutlu bakılmaz. Atletico’lu futbolcular için, “Onlar İzmir’e maça değil, gezmeye gelmişlerdi” diyor Cenap Öztezel. Göztepe’nin maçı 3-0 kazanmasının ardından da İspanyolların korner direklerini sökerek hakemi dövmeye çalıştıklarını da ekliyor. Üçüncü turda rakip Fk Vojvodina’dır. Dönemin Yugoslav futbolu için, “Hepsi birbirinden zinde, yetenekli oyuncularla karşılaştık. İşimizin zor olacağını biliyorduk” diyor Nevzat Güzelırmak. Göztepe rakibine her iki maçta da 1-0 yenilerek turnuvaya veda eder.
1940-1950lerde “bir minibüs taraftarı var” denen kulüp artık Avrupa’da UEFA’nın resmi organizasyonu olan Kupa Galipleri Kupası’na göz kırpar. Ancak gitmek için bir sene daha bekleyecektir. Yine de takım, o dönemde Türkiye’de bir ilki gerçekleştireceği seneye girdiğinin az-çok farkındadır. O dönemki özgüvenlerini şöyle özetliyor Ertan Öznur, “İsterse Dünya Karması gelsin. Fark etmiyordu ki… Saha şartları eşit olduktan sonra… O da futbolcu, biz de futbolcuyuz. “
1968-1969 sezonuna gelindiğinde Fuar Şehirleri Kupası’nda ilk rakip Olympique Marseille olur. Göztepe kendi evinde 2-0 galip gelip, deplasmanda rakibine 2-0 yenilir. Turun kazananını kura atışı belirler. Atışa Gürsel Aksel gider. Ertan Öznur, “Kura için parayı havaya attıklarında yedek kulübesinden dışarı fırladım ‘kazandık’ diye. Ben dışarıya fırladığımda herkes ikna olmuştu kazandığımıza. En garibi de kura sonucuna bakmadan rakip takımın kaptanı ikna olmuştu” der. İkinci turda rakibi Romanya ekibi Argeş Piteşti olur. Diğer maçlara nazaran çok da zorlanmadan, kendi evinde 3-0, deplasmanda 3-2’lik skorla turu geçer İzmir ekibi. Üçüncü turda rakibi OFK Beograd olur. Deplasmanda 3-1 yenilmesine karşın, sarı kırmızılı ekip evinde 2-0 kazanır ve çeyrek finalde Hamburg’un rakibi olur. Hamburg, o sezon kendi liginde liderliğe oynar ve Göztepe ile bir türlü fikstürde anlaşamaz. Bunun üzerine maçtan çekilen Alman ekibi, Göztepe’nin tarihinin en büyük başarılarından birinin önünü açmış olur. Resmi bir UEFA organizasyonu olmamasına rağmen, Göztepe Avrupa’nın iki numaralı kupasında yarı finale kalır. Rakip güçlü Macar ekibi Ujpesti Dozsa olur. Ligde iddiasını devam ettirmeye çalışan, Türkiye Kupası’nı o sezon Galatasaray’a karşı oynadığı finalle evine götüren Göztepe, Fuar Şehirleri Kupası ve Kupa Galipleri Kupası’nın gediklisi rakibi karşısında dayanamaz ve elenir. “Bizden üstünlerdi, yıpranmıştık” diyor Güzelırmak bu eşleşme için. Ujpesti ise finalde Newcastle’a elenerek, turnuvayı ikinci bitirir. Göztepe kadrosu ise geçtiğimiz sezonlarla birlikte; Özer Yurteri, Güngör Çilekçiler ve Ali İhsan Okçuoğlu’nun da katılmasıyla son halini alır.
1969-1970 sezonunda artık sıra gelmiştir Kupa Galipleri Kupası’nda boy göstermeye. İlk turda rakip Lüksemburg ekibi Racing FC Union Luxembourg olur. Göztepe, kendi evinde 3-0 yendiği rakibini deplasmanda 2-3 yenerek ilk defa katıldığı kupa galipleri kupasında ilk turu atlar. İkinci turda rakip güçlü Galler ekibi Cardiff olur. Cardiff’in ileri hattında yakından tanıdığımız, fizik gücü ve kondisyonu ile ön plana çıkan Toshack vardır. “Kimseye önlem aldığımızı hatırlamıyorum. Çıkıp oynamak istiyorduk” diyor ilk maçla ilgili Ertan Öznur yine. Cudi Vergili ise, “Cardiff takım olarak maçtan önce İzmir’e geldi. İdman yapmak için sahaya çıktıklarında aya ayak basmış gibilerdi” diyor gülerek. İlk maçın rakip için şok olmasının sebeplerine ek olarak ekliyor Ertan Öznur, “Alsancak Stadı statüde çim gözüküyordu.” İlk maçı evinde 3-0 kazanan İzmir ekibinde goller Fevzi Zemzem, Ertan Öznur ve ‘Altın Kafa’ John Nielsen’den gelir. Deplasmanda zorlu rakibine 1-0 yenilen Göztepe yine de turu geçen taraf olur. Göztepe artık çeyrek finaldedir. Rakibi ise İtalyan devi Roma’dır. Sarı kırmızılı ekip deplasmanda 2-0 kaybeder. Ertan Öznur, “Landini diye bir adam vardı. Nereden çıktığını göremedik” diyor maçla ilgili. Cudi Vergili ise ekliyor, “Roma’da sadece yenilmedik, ayrıca soyulduk da. Maç öncesi antrenmanlarda bir kontrol ettik ki hepimizin parası çalınmış. Bir tek Papi (Mehmet Işıkal) ile Ertan’ın parası kalmıştı” diyor. Ertan Öznur da bunun tamamen şans olduğunu, paralarının sadece havluların altında kaldığını söylüyor. Göztepe-Roma eşleşmesinin ikinci maçı ise Ali Artuner’e Moskova Panteri lakabından sonra ikincisini kazandırıyordu. Birçok net kurtarışa imza atan kaleci Artuner maç sonucunun 0-0 kalmasındaki en büyük etken olur. Artuner, ‘Sihirli Kedi’ lakabını alırken, Roma teknik patronu Herrera’nın gözdeleri arasına girerek, İtalya’daki kaleci transferi yasağı, yurt dışı macerasını gerçekleştirememesine sebep olur.
1970-1971’e gelindiğinde kulüpte mali açıdan inişler çıkışlar baş gösterir. Maç hasılatları, Toto gelirlerine haciz gelir. Bir önceki sezon Türkiye Kupası finalinde Eskişehirspor’u geçen Göztepe yine Kupa Galipleri Kupası’nda oynamaya hak kazanır. Diğer senelere göre transferde de sönük kalan Göztepe, ilk turda yine Lüksemburg ekibi FC Union Luxembourg ile eşleşir. İlk maçı evinde 5-0 kazanan İzmir ekibi, deplasmanda rakibine 1-0 yenilmesine rağmen tur atlar. İkinci turda rakip Polonya ekibi Gornik Zabrze’dir. Her iki maçta da rakibine yenilen İzmir ekibi turnuvadan elenir. Sezon içerisinde kulüp başkanı Sebahattin Süvari’nin vefatı, kulübün güzel günlerinin biteceğinin habercisi olur. Ağabeyinin ölümü ardından Adnan Süvari’nin görevinden ayrılması, mali dengenin bir türlü kurulamaması, yaşlanan kadronun yeni jenerasyon yakalayamaması Göztepe’yi Türkiye adına ilkleri yaşattığı Avrupa arenasından epeyi uzaklaştırır. Sonraki sezonlarda maddi açıdan kâbus gibi günler geçiren kulüp, 2006’da kapanmanın kıyısından döner ve çözümü A.Ş olarak ilerlemekte bulur.
2006- 2007’de amatör kümeye düşen Göztepe’yi Altınbaş Holding alır. 2014 yılına kadar inişli-çıkışlı (daha çok inişli) bir grafik sergileyen kulüp, 2014 Temmuz ayında Mehmet Sepil’in başkanlığa gelmesiyle rahat bir nefes alır, son iki sezonunu da Süper Lig’de geçirir. Süper Lig’de oynadığı maçları Bornova Stadı’nda oynayan İzmir ekibinde yeni açılacak stadın haberi ve bununla birlikte kulübün tekrar semt takımı kültürüne dönüyor oluşu kişisel olarak bize de ilham verdi.
Arkadaşlarımla bir süredir Göztepe üzerine tartışıp, kulübün tarihi ile ilgili bir projenin üzerine kafa yormaya başlamamız da bu süreçte başlıyor. En azından fikirlerle yola çıkıp, kendi adımıza ilk adımları attık. İzmir’de kulüp yöneticileri ile görüşmeler sırasında ve sonrasında birbiri ardına dört röportaj gerçekleştirme imkânımız oldu. Bu yazıda maalesef yapılan röportajlarda konuşulan konuların fazla detayına giremedim. Umarım belgesel gerçekleşir, detayları oradan sizlerle paylaşmamız mümkün olur.