Toprak Saha – Aylık retro futbol e-mecmuası
  • Zat-ı Muhteremler
  • An-ı Şahaneler
  • Yad-ı Hafta
  • Fi Maçı
  • Kadim Takımlar
  • Cemiyet Haberleri
  • Malumat Saha
YAD-I HAFTA

Toprak Sahalardaki Mustafa Kemal

Sezgin Rızaoğlu · Kasım 2013

75 yıl önce aramızdan ayrılan Mustafa Kemal Atatürk’ün futbolla ilişkisi nasıldı? Hangi takımı destekliyordu? Kurdurduğu takım hangisiydi? İsim babası olduğu takım? Peki izlediği ilk maç? Gerçekten bir maçta oynayıp gol atmış mıydı? İşte karşınızda Atatürk ve futbol üzerine geniş bir derleme.

Liderlerin, devlet adamlarının sporla özellikle de futbolla her zaman bir ilişkisi olmuştur. –Liderlik anlamında kötü örnek ama – İspanya’da Franco dönemi Real Madrid’siz düşünülemez. İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tıpkı annesi gibi fanatik Arsenal taraftarıdır. Güney Amerikalı devrimci Ernesto Che Guevara, Rosario Central sempatizanı olduğunu ve futbolu çok sevdiğini hiçbir zaman saklamaz. Bir diğer kötü örnek, Adolf Hitler, o dönemki popüleritesinden dolayı Shalke 04 taraftarıdır. İtalya siyasetine damga vuran Berlusconi’nin futbol tutkusunu ve Milan’la olan ilişkisini duymayan kalmamıştır. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin büyük lideri Nelson Mandela ise Liverpool’u desteklemektedir.

Peki Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün futbolla ilişkisi nasıldı? Hangi takımı destekliyordu? Beşiktaş’ı mı, Galatasaray’ı mı, Fenerbahçe’yi mi, İzmir takımlarını mı? Kendi kurdurduğu Muhafızgücü’nü mü? Yoksa isim babası olduğu Güneşspor’u mu? Peki izlediği ilk futbol maçı hangisiydi? Gerçekten bir futbol maçında oynayıp gol atmış mıydı? Bu noktada, konuyla ilgili yazılmış en geniş kapsamlı kitap olan Süleyman Bulut’un ‘Atatürk Hangi Takımı Tutuyordu?’ çalışmasını anmadan olmaz.

Büyük iddia: Atatürk, Maccabi Tel Aviv’e karşı oynadı.

Geçtiğimiz yıllarda İsrail Futbol Federasyonu’nun ait bir internet sitesinde Asher Goldberg imzalı makale yayınlanır. Makalede Goldberg, Mustafa Kemal’in Tel Aviv-Yafo şehrinde futbol oynadığını hatta Maccabi Tel-Aviv takımına karşı Osmanlı ordusu subaylarından oluşan takımın bir parçası olduğunu belirtir. Yine aynı yazıda, 2-2 biten maçta beraberlik golünü Mustafa Kemal adında genç bir albayın attığı anlatılır. Haber, günümüz Türk tarihçileri tarafından anında yalanlandı. Sözü o tarihçilerden birine, Türk Tarih Kurumu eski başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’na bırakalım: “1915 yılında bunun olmasının imkanı yok. Çünkü o tarihte Çanakkale Savaşı var; ölüm kalım savaşı. Bu iddiayı atanların hayal güçleri iyi ancak tarih bilgileri çok kötü”.

Bir lider, dört başlama vuruşu.

Çoğu kaynağa göre Mustafa Kemal Atatürk’ün izlediği ilk futbol maçı, 6 Nisan 1914 günü Selimiye Kışlası’nda oynanan ve Galatasaray’ın Romanya Karması’ nı 4-2 yendiği maçtır. Araştırmacı ve Galatasaray Müzesi eski müdür yardımcısı Adnan Işık, ‘Atatürk’ün Futbol Merakı’ çalışmasında dönemin Galatarasaray  Spor Kulübü başkanı Ali Sami Yen’in binbaşı rütbesindeki Mustafa Kemal’i bu maça davet ettiğini, bu davetin Atatürk’e geç ulaştığını belirtir. Hala kulüp müzesinde yer alan, Mustafa Kemal’in davete teşekkür niteliğindeki cevap mektubunda ise şunlar yazmaktadır: “Davet mektubunuzu ancak dün sabah aldım. Fakat ben o gün doğrudan gidip maçı izledim.” Mustafa Kemal daha o yıllarda binbaşı rütbesindedir.

1922 yılının Temmuz ortaları… Anadolu Ajansı, Atatürk’e bağlı ordu birliklerinin katılacağı bir futbol turnuvası düzenlendiğini haber verir. 1. ve 2. Ordu takımlarının karşılaşacağı maçın yeri Akşehir’dir. Ve nihayet, maç günü yani 28 Temmuz gelip çatar. Akşehirliler, maçın oynanacağı sahayı hıncahınç doldurmuştur. Gazi Mustafa Kemal, yanında Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa ve 2. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa ile birlikte en ön safhada yerlerini alır. Zaten komutanların o gün futbol maçını izleyecekleri, günlerdir gazetelerde yayınlanmıştır. Bu haberler düşman kuvvetleri tarafında, Türklerin daha bir süre taarruza girişemeyecekleri yolundaki kanaati daha da kuvvetlendirir. Aslında maç göstermeliktir, zekice düşünülmüş bir kamuflajdır. O gün Mustafa Kemal, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa, maçtan önce biraraya gelip taarruz planını bir kez daha gözden geçirirler. Görüşler birleştirilir. Maçtan sonra ise tüm komutanlar cephe karargahında biraraya gelirler ve kolordu komutanları  “Büyük Taarruz” planını o akşam bizzat Mustafa Kemal’den öğrenirler. Atatürk, Akşehir’deki o günden Nutuk’ta şöyle söz eder: “O final maçında verdiğim taarruz emrinin tarihini, Vekiller Heyeti’ne de bildirmemiştik. Artık, onlara resmi olarak duyurmanın zamanı gelmişti…”  Sonrasında her şey planlandığı şekilde olur. Ordu bu maçtan sadece bir ay sonra, Büyük Taarruz’la birlikte kesin zafere ulaşır. Böylece, o günkü futbol maçı, Türkiye’nin kaderini değiştirmiştir. O günkü maçın sonucu mu? Karşılıklı atılan gollerle 2-2 bitmiştir.

Mustafa Kemal bir başka maç anısı ise İzmir’dedir. Mütareke yıllarında şehri ziyaret eder. O dönem Altay bir İngiliz donanma karması ile Alsancak’ta karşı karşıya gelir.  Atatürk, Büyük Taarruz sonrası İzmir’e ilk girenler arasında yer alan Süvari Grup Komutanı Fahrettin Paşa ile maçı izler. Altay güzel bir oyundan sonra İngilizler’i yenince Gazi Paşa, Altay kulübü için takdirlerini belirtir.

Yıl 1928. Aylardan Ağustos. Hükümet tarafından dünyaca ünlü İtalyan heykeltraş Pietro Canonica’ya yapımı ısmarlanan Cumhuriyet Abidesi’nin açılışı yapılır. 10 Ağustos günü ise Galatasaray kulübü bu abide için bir turnuva düzenler: ‘Gazi Büstü Kupası’. Maç Fenerbahçe ve Galatasaray kulüpleri arasında Taksim Stadı’nda oynanır ve 3-3 biter. Dönemin kulüp başkanı Necmeddin Sadak, Mustafa Kemal’i bizzat kupa maçına davet eder. Büyük Önder kibarca, işleri vesilesiyle davete katılamayacağını belirtir. Ama 4 Eylül 1928’de Sadak’a yazdığı mektupta kulübe teşekkür eder.

Hangi takımı tutuyordu?

Beşiktaş kulübüne göre Atatürk en büyük Beşiktaşlı’dır. Bu iddia Vala Somalı’nın Türk Sporu’nda Bir Asır Beşiktaş Spor Tarihi kitabında belgeleriyle detaylı şekilde anlatılır. Balkan  Savaşları sırasında Selanik kaybedilince İstanbul’a büyük bir göç başlar. Mustafa Kemal Atatürk, annesi Zübeyde Hanım ve kız kardeşi Makbule Hanım’la birlikte İstanbul Beşiktaş Akaretler’de 76 numaralı evde yaşamaya başlar. Bu ev, Beşiktaş’ın antrenman sahasına komşudur. Atatürk sık sık sahaya iner ve Beşiktaşlı gençlerin çalışmalarını izler. Yine bir ziyaretinde, 1915 yılında, Beşiktaşlı yöneticiler Ahmet Fetgeri ve Fuat Balkan Bey’le sohbeti sırasında “Efendiler, sizlerin ve sporcularınızın ciddi çalışmalarını çeviklik ve maharetlerini zevkle ve ayrıca dikkatle izliyorum. Sizi candan kutlar başarılarınızı her zaman duymak isterim” der. Ayrıca kitaba göre Beşiktaş’ın sadece ilk Futbol Takımı’ndan 8’inin Çanakkale ve Kafkasya Cepheleri’nde şehit düşmesi Mustafa Kemal Paşa’nın sevgisini pekiştiren yüzlerce olaydan sadece bir iki örnektir. Yine Vala Somalı’ya göre 1915 ile 1920 yılları arasında Mustafa Kemal Atatürk, görevi icabı sık sık İstanbul dışına çıktığı günlerde, birlikte oturduğu annesi ile kız kardeşini Siyah-Beyazlı sporcu ve idarecilere emanet eder. Maalesef o dönemlere ait fotoğraf ve belgeler büyük bir yangında yok olmuştur.

Fenerbahçe Spor Kulübü ise Atatürk’ün Fenerbahçeli olduğunu üç ana olaya bağlar. Birincisi; 3 Mayıs 1918 tarihinde Fenerbahçe Kulübü’ne yaptığı ziyarettir. Ziyaret sırasında kupaların sergilendiği bölümü gezdikten sonra kendisine uzatılan anı defterine “Fenerbahçe Spor Kulübü’nün her tarafta beğenilip değer verilen, ortaya çıkmış eser ve çalışmalarını duymuş ve bu kulübü ziyaret edip bu işte emeği, yardımı olanları kutlamayı görev bilmiştim. Bu görev ancak bugün yerine getirilebilmiştir. Takdir ettiğimi ve kutladığımı buraya kaydetmekle övünüyorum” yazar. İkinci olay ise; 10 Ağustos 1928’deki Galatasaray Kulüp Başkanı Necmeddin Sadak, Galatasaraylı Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati, Galatasaraylı gazeteci Ruşen Eşref, Fenerbahçeli Hüseyin Vasıf Çınar ve Fenerbahçeli Mehmet Sabri Toprak’la birlikte Atatürk’ün yer aldığı Dolmabahçe Sarayı’ndaki yemektir. Bazı kaynaklara gore o akşam Mustafa Kemal, Galatasaray Kulübü Başkanı Necmeddin Sadak’a dönüp “Bugün oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçı n’oldu” diye sorar. “3–3 bitti Paşam” yanıtını alınca “Ya, öyle mi? Biz de burada 3–3 berabereyiz” diye cevap verir. Sarı-lacivertlilere göre son büyük kanıt ise 5 Haziran 1932 gecesi Fenerbahçe’nin Kuşdili’ndeki ahşap lokalinde yangın çıkması üzerine gazetelerin başlattığı yardım kampanyası için kulübe para göndererek destek vermiş olmasıdır.

Atatürk’ün Galatasaray camiasıyla olan ilişkisi ise 2 Aralık 1930, 28 Ocak 1932 ve 1 Temmuz 1933 tarihlerindeki Galatasaray Lisesi ziyaretleriyle somutlaşmıştır. Ayrıca bir Galatasaray Müzesi ziyaretinde, dönemin kulüp başkanı Sadak’a yazdığı ‘Gazi Büstü Kupası’ mektubunu görür. “Bu kıymetli müzeye fotoğrafım lazım, imzalayıp vereyim” der. İmzalı fotoğrafını 18 Eylül 1928’de müzeye gönderdir. Sarı-kırmızılı camiada anlatılan bir başka hikaye ise şöyledir: Atatürk, Florya Köşkü çevresinde, Salih Bozok ve Kılıç Ali ile yürüyüş yapıyordur. Bu sırada içlerinde Salih Bozok’un ve Kılıç Ali’nin oğullarının da bulunduğu bir grup genç kendi aralarında şakalaşır. Atatürk, Bozok’a dönerek “Kim bu gürültü yapanlar” diye sorar. Salih Bozok, biraz sıkılarak cevap verir: “Bizim çocuklar Paşam.” Bunun üzerine Atatürk “Haa desenize bizim kulübün çocukları!” der ve yürüyüşe devam eder.

Gündüz Kılıç’ın Atatürk anısı

Mustafa Kemal Atatürk’ün futbolla ilgili bir başka anısı da en yakın arkadaşlarından Kılıç Ali’nin oğlu ve devrinin ünlü futbolcusu Gündüz Kılıç’ladır. Atatürk yakın arkadaşı Kılıç Ali’nin evine ziyaret için uğradığında evde başka kimse bulunmadığı için gencecik Gündüz Kılıç tarafından ağırlanır. Bundan sonrasını Gündüz Kılıç’ın kaleminden nakledelim: “…Atatürk şerbetini yudumlarken, “Gel şöyle otur da seninle konuşalım biraz “ dedi ve bana karşısındaki koltuğu gösterdi. Oturdum amma içimin yağları eridi. İşin asıl zor tarafının bundan sonra başlayacağını hissediyordum. Çünkü Atatürk’ün özellikle gençlere değişik zeka soruları sorarak onları imtihan etmekten pek hoşlandığını biliyordum. Mahcup olmak korkusu bütün benliğimi sarmıştı. Fakat çok şükür sorduğu korktuğum türden olmadı. O sıralarda milli futbol takımımız, Halkevleri Takımı adı altında Rusya’da 5-6 maç yapmıştı. Maçların çoğunda fena sonuçlar alınmıştı. Yaşımın pek genç olmasına rağmen ben de o kadroda vardım. Ülkesinde olup biten herşeyle ilgilenen Atatürk’ün Rusya yenilgileri de gözünden kaçmamıştı. İlk sorusu “Neden yenildiniz?” oldu. Kemküm ederek bir şeyler söylemeye çalıştım. Atatürk pek üstelemeden ikinci sorusunu sordu: “Peki bu yenilgiler seni çok üzdü mü?” Son derece üzüldüğümü anlatmaya çalışırken bir el hareketiyle beni susturup kendi konuştu: “Dünyada yenilmeyen kimse, yenilmeyen ordu, yenilmeyen takım, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenildikten sonra üzülmek de tabiidir. Ancak bu üzüntü insanın maneviyatını yokedecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yenilen hemen toparlanmalı, kendini yeneni yenmek için olanca gücüyle, azimle daha çok çalışmalıdır” dedi. Sonra futbolun nasıl oynandığını anlatmamı istedi. Hemen bir kağıt-kalem aldım. Oyun sahasını çizerek, o zamanki deyimleri ile müdafileri, muavinleri ve mucahimleri yerlerine yerleştirip, onların görevlerini ve ana kaidelerini anlattım. Atatürk: “Yahu desene bizim harp oyunları gibi bir şey sizin oyun da. Sizin iş de strateji bilgisi ve kurmay kafası ister” diye ekledi ve önemser önemser başını salladı..”

İsim babası olduğu takım, bizzat kurdurduğu kulüp.

18 Temmuz 1920 günü, Atatürk’ün emriyle Muhafız Alayı adında bir spor kulübü kurulur. Başta futbol olmak üzere atletizm, binicilik, bisiklet, polo gibi spor dallarında faaliyet gösteren kulüp 1 Haziran 1923 günü Muhafızgücü adını alır.

1933 yılında ise Ateş-Güneş Spor Kulübü Atatürk’ün yaveri Cevat Abbas Güler ve Galatasaray’dan ayrılan Yusuf Ziya Öniş, Eşref Şefik Atabey, Kemal Rıfat Kalpakçıoğlu, Ulvi Ziya Yenal gibi birçok ünlü sporcu tarafından kurulur. Cevat Abbas Gürer dışında kulübün kurucuları arasında Atatürk’e yakın başka kişiler de bulunur. Bu nedenle, kimi kaynaklara göre, Mustafa Kemal bu kulübe bir yakınlık duyar, bunu da kulübün adının ‘Güneş’e çevrilmesi yolundaki direktifiyle ayrıca kanıtlar. Ayrıca kulübü iki defa ziyaret eder, burada Fuat Köprülü gibi dönemin ünlü bilim adamlarıyla dil ve tarih konusunda tartışmalar yapar. Kulüp, Atatürk’ün ölümünden sonra 1939 yılında kendini fesheder.

İzmir, futbol ve Atatürk

Mustafa Kemal Atatürk, İzmir’in yeniden Türk kuvvetlerinin kontrolü altına girdiği gün, geceyi Karşıyaka Kulübü Başkanı’nın köşkünde geçirir. O yıllarda İzmir’de Göztepe, Altınordu, İzmirspor ve Bucaspor gibi kulüpler henüz kurulmamıştır. Karşıyaka ile birlikte tek Türk takımı Altay’dır. 13 Ekim 1925 tarihinde kulübü ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk kulübün şeref defterine şu satırları yazar: “Karşıyaka Spor Kulübü’nde karşı karşıya bulunduğum gençlik iftihara çok şayandır. Bu gençlik muvacehesinde istikbalin kuvveti, saadeti ne bariz görülmektedir.” Haziran 1926 tarihinde Atatürk’ün kulübe ikinci ziyareti gerçekleşir. Üstelik o yıl Karşıyaka, İzmir şampiyonu olmuştur. İsmet İnönü ve Fahrettin Altay ile kulübü ziyaret eden Atatürk, Karşıyaka Spor Kulübü’nün cepheden döndükten sonra yeniden kurmuş olduğu takımıyla İzmir Ligi’nde yabancı rakipleri ile yaptığı mücadele sonucunda hiç gol yemeden şampiyon olduğunu öğrenir ve bunun üzerine kulübün ambleminde ay-yıldız kullanılmasını ister.Bu ziyaretinde de şeref defterine şunları yazar: “Bu defaki ziyaretimde geçen aylarda masarrıf ve mesai hizmetin kıymetli asarını gördüm. Teşekkür ve tebrik ederim.”

Bir diğer İzmir-Futbol-Atatürk ilişkisinin merkezinde olan takım ise Altay’dır. Dönemin ünlü paşalarından Fahrettin Altay, Altay soyadını nasıl aldığını şöyle anlatır; “Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Paşa ile mütareke yıllarında İzmir’i ziyaretimizde Altay bir İngiliz donanma karması ile Alsancak’ta oynuyordu. Maçı beraber izledik. Altay çok güzel bir oyundan sonra İngiliz’leri yenince Ulu Önder çok duygulandı, gururlandı. Aradan epey zaman geçti. Gazi Mustafa Kemal Paşa, İran ile bir sınır anlaşmazlığını halletmek üzere beni görevlendirdi ve Tebriz’e gittim. Tebriz’de bulunduğum sırada; mecliste Soyadı Kanunu müzakere edilmiş ve ittifakla Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya Atatürk soyadı verilmişti. Bütün yurt kendisini yeni soyadından dolayı tebrik ediyordu. Ben de hemen bir telgraf çekmiş ve kendilerini kutlamıştım. Atatürk’ten ertesi gün gelen cevab-ı telgraf şöyle idi: “Sayın Fahrettin Altay Paşa, Ben de seni tebrik eder Altay gibi şanlı şerefli günler dilerim.” Telgrafı aldığım zaman gözlerim dolu idi. Atatürk çok mütehassıs olduğu ve beraberce izlediğimiz Altay maçının hatırasına izafeten bana Altay soyadını layık görmüştü.”

Futbol açısından, Samsun Al Yıldız Spor Kulübü ziyareti, Mersin İdman Yurdu hatira defterinin imzalanması, ve Ankaragücü renklerinin çıkış hikâyesi derken takvimler 10 Kasım 1938’i gösterdi… Saat neredeyse dokuzu beş geçmek üzereydi. Hayat denen hakem, son kez saatini kontrol etti. Birkaç saniye sonra… “Vakit tamam” dedi ve –maalesef- bitiş düdüğünü erkenden çaldı. Halkına ilk yarı ‘vatan’ savunması, ikinci yarı ‘çağdaşlaşma’ hücumu oynatan; hasta bir imparatorluktan “total’ bir devlet yaratan genç Türkiye’nin büyük lideri Mustafa Kemal Atatürk, gözyaşları içinde ebedi yolculuğa çıktı.  Huzur içinde yat büyük adam…

 

PaylaşShare on Facebook1Share on Google+0Share on LinkedIn0Email this to someonePin on Pinterest0Share on Tumblr0Print this page
16. SayıAltayAnkaragücüAtatürk ve futbolBeşiktaşFenerbahçeFutbolda Hüzün SayısıGalatasarayGazi Büstü KupasıGündüz KılıçGüneşsporKarşıyakaMersin İdman YurduMuhafızgücüMustafa Kemal Atatürk
Share Tweet
sezgin@topraksaha.net'

Sezgin Rızaoğlu

Eski Sayılardan

  • YAD-I HAFTA

    Kazım’ın Trabzon’u

    Ağustos 2017
  • YAD-I HAFTA

    Benim Takımım

    Ağustos 2017
  • YAD-I HAFTA

    Hollanda Her Zaman Turuncu Değildir

    Mayıs 2017

REKLAM

REKLAM

ESKİ SAYILAR

TAKVİM-İ MAZİ

TAKVİM-İ MAZİ

@topraksaha_net

  • topraksaha_net 1948’de bugün; Lefter Küçükandonyanis ilk kez milli takım formasını giydi. Atina’da oynanan maçta Türkiye, Yunanist… t.co/LkVVJNsVf4 Tarih: 24 Dakika önce via TweetDeck Cevap - Retweet - Favori
  • RT @SocratesDergi: Juventus-Napoli maçları, literatürde ‘derbi’ olarak yer almıyor olabilir. Fakat aralarındaki maçlar, sıklıkla büyük hikâ… Tarih: 16 Saat önce via Twitter Web Client Cevap - Retweet - Favori
  • 2006’da bugün, Newcastle United ve İngiliz futbolunun efsanesi Alan Shearer emekliliğini açıkladı. t.co/7WxOAcj0MM Tarih: 22 Saat önce via TweetDeck Cevap - Retweet - Favori

Twitter'da @topraksaha_net Takip Et.

  • Anasayfa
  • İletişim

Toprak Saha © 2017. Tüm Hakları Saklıdır.