Gole engel olmaları beklenirken, penaltı noktasına gelip topu ağlarla buluşturuyorlardı. Takımlarına gol anlamında da ekstra katkı sağlayan kaleciler, futbolun çok daha renkli bir hale gelmesinde başrol oynuyordu.
1988-89 sezonunun 31. haftasıydı. Ali Sami Yen’de Galatasaray, ligden düşmesi kesinleşmiş Kahramanmaraşspor’u ağırlıyordu. Bulduğu gollerle sarı kırmızılılar, maçın daha başlarında skoru 4-0’a getirmiş. Ama ardı ardına ataklarla skoru artırmak amacında, hafta içi Steaue Bükreş ile oynayacakları Şampiyon Kulüpler Kupası yarı final ikinci maçı öncesinde moral peşindeydiler. İlk maçı 4-0 kaybetmişlerdi.
37. dakikada Galatasaraylı Arif Kocabıyık’ın ortasını kovalayan Mirsad Kovacevic, Kahramanmaraşspor ceza alanında düşürülünce hakem penaltı noktasını gösterdi. Tribünlerden hep bir ağızdan “Simo gol gol gol…” sesleri duyulmaya başlandı. Taraftarlar penaltıyı kalecileri Simovic’in kullanmasını istiyordu. Malum ayaklarını çok iyi kullanıyordu ve skor da açılmıştı. Üstelik o takımda o sezon gol atmayan ender kişilerden biriydi. Kenar yönetimle göz göze gelen Yugoslav kaleci, onayı alınca koşar adımlarla topun başına geçti. Hakemin düdüğünü duyar duymaz plase bir vuruşla rakip kaleci Ferhat’ı avlayarak takımının 5. golüne imza attı.
Zoran Simovic o gün, penaltıdan gol atan kaleciler arasına adını yazdırmıştı. O listede kimler yoktu ki…
Mesela… Bazı kaynaklara göre, mükemmel kalecilik meziyetlerinin yanı sıra Türk futbolunun gelmiş geçmiş en iyi penaltıcılarından biri olarak adlandırılan Demirsporlu Abdülkadir Duran.
Anlatılanlara göre 1920 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Arun, semtinin takımı Topkapı’da futbola başlamış ve kısa sürede gösterdiği başarı sonucu dönemin güçlü takımlarından Vefa’ya transfer olmuş. Tam Beşiktaş’a transferi konuşulurken yine o yıllarda Anadolu’nun güçlü ekiplerinden Eskişehir Demirspor’a yolu düşmüş. Daha sonra askerlik nedeniyle gittiği Ankara’da bir süre Ankara Demirspor formasını giymiş. Daha sonra tekrar Eskişehir Demirspor’a dönerek bu forma altında futbola veda etmiş. Oynadığı takımlarda, kısa boyuna rağmen kalesinde devleşmiş. Rakip kalecinin zaaflarını çok iyi bilirmiş, attığı penaltıyı kaçırdığı görülmezmiş. Kim bilir, onunla ilgili çok fazla kaynak olmadığı için belki de o dönemden bugüne kalan bir şehir efsanesiydi penaltıları…
Eskişehir deyince bir diğer penaltıcı kaleciyi anmadan olmaz. Eskişehir’de doğan ve futbola aynı şehrin takımı Işıkspor’da başlayan, Beşiktaş’ta hem kaleci hem de teknik direktör olarak görev yapan Türk futbolunun unutulmaz kalecilerinden Rasim Kara.
Işıkspor’un ardından Uşakspor, Eskişehir Demirspor ve Bursaspor formaları da giyen Rasim Kara, Beşiktaş’a transfer olarak 9 yıl siyah-beyazlı ekibin kalesini korudu. Sadece kalesini korumakla kalmadı maçlarda penaltı atışlarını da kullanmasıyla hep akıllarda kaldı. Bu özelliğini Eskişehir’den hocası Zekai Tabakoğlu’na borçluydu. Hatta yolları o Bursaspor’a transfer olduğunda iki kez kesişmişti. Üstelik o anlarda penaltı atışları da vardı. Fethi Aytuna’ya verdiği röportajda Rasim Kara, o günleri şöyle anlatıyordu:
“Gel zaman git zaman, ben Bursaspor’a transfer olduğumda Zekai hoca Demirspor’da antrenördü. Kupada eşleştik. Demirspor zayıf diye biraz eksik kadroyla çıktık. 2-0 galipken 2-2 oldu. Uzatmalar da bitti, penaltılara geçildi. Ben bir penaltı kurtardım, bir de penaltı attım, hocaya gidip geçmiş olsun dedim. Bir sene sonra Zekai hoca Eskişehirspor’a geldi. Eskişehir ile Bursa arasındaki rekabetin geçmişinde ölüler bile var. 16 plakalı arabaları Porsuk çayına atıyorlar mesela. Bursa’ya maça geldiler. Durum 0-0 iken penaltı oldu. Kaptan Sinan topu aldı, dikti. Fakat penaltıyı ben atmak istiyorum. Bendeki hırsa bak, kaçırsam sattı bile diyebilirler. Ben hocamız rahmetli Beton Mustafa’nın yanına gittim, ‘Hocam şu penaltıyı ben atayım,’ dedim. ‘Atar mısın?’ diye sorunca, ‘Atarım,’ dedim. Ben bir yandan koşuyorum penaltı noktasına doğru, bir yandan da kaptan diye bağırıyorum. Eskişehir kalesinde sonra Fener’e giden Fuat vardı. Tam doksana attım.”
Rasim Kara, Bursaspor ve milli takımda çıkardığı başarılı maçların ardından 1976-77 sezonunda Beşiktaş’a transfer oldu. Burada da penaltıdan dört gol atmayı başardı. Yine aynı röportajında iyi penaltı atmasının sırrını şöyle anlatıyordu Kara:
“Lise bitip Demirspor’a geçtiğim dönemde, ölü sezonda penaltı pavyonunda kaleci olarak çalışmamdı. Hem penaltı kurtarmama çok faydası oldu, hem de boş zamanlarımda penaltı atıyordum ve nokta atışlar yapıyordum.”
Peki; Türk futbol tarihinin en golcü yerli kalecileri kimlerdi? Bu noktada biz futbol severlerin karşısına iki isim çıkıyor: Metin Akçevre ve Ekrem Aydın.
Metin Akçevre ya da nam-ı diğer ‘Küçük Metin’, 90’ların başında Türk futbol severlerin aşina olduğu bir isimdi. Gordon Milne döneminde Beşiktaş’ın müzmin yedek kalecisi olan Akçevre, sonradan Gaziantepspor, Siirt Jetpaspor, Orduspor ve Şanlıurfaspor’da görev yaptı, attığı penaltı golleriyle dikkat çekti. Türkiye Futbol Federasyonu’nun bilgi bankasına göre Süper Lig’de altı, 2. Lig’de altı, 3. Lig’de bir, Türkiye Kupası’nda ise dört olmak üzere toplamda 17 penaltı golü attı.
2002-2003 sezonunda Şanlıurfaspor formasıyla penaltıdan beş gole ulaştığında gazetelere şu demeci verdi: ‘‘Burada güzel bir yıl geçiriyorum. Türkiye liglerinin en az gol yiyen kalecisiyim. Ayrıca, kullandığım 5 penaltıyı da gole çevirmem, bana ayrı bir onur veriyor. Bundan sonra atacağım penaltılarla da gol sayımı en az 10’a çıkartacağıma inanıyorum.’’ Başarılı kaleci o sezon hedefine ulaşamasa da Türk kaleciler arasında fazlasıyla iz bırakmayı başardı.
1974’te dünyaya gelen Ekrem Aydın ise futbol kariyerinde sırasıyla Sivasspor, Divriğispor, Tokatspor ve Aksarayspor formalarını giydi. 136 maçta kalesini koruyan başarılı eldiven 1999-2000 sezonunda Divriğispor formasıyla beş, 2000-01 sezonunda Tokatspor adına dört kez ağları havalandırdı. Attığı dokuz gol de 3. Lig’de’ydi.
Galatasaraylı Simovic’in penaltı golüyle başladığımız yolculuğa yine ülkemizde forma giyen yabancı isimlerle devam edelim. Bu sefer rotamız Bulgaristan…
Ivko Ganchev kariyerine komşunun Beroe Stara Zagora takımında başladı. 1992 yılının yazında Bursaspor’a transfer oldu. Timsahların beşincilikten aşağı düşmediği sezonlarda kalesini gole kapatan Bulgar kaleci, yeşil-beyazlıların o unutulmaz Intertoto yürüyüşünün de kahramanlarındandı. 1999 yılında Çaykur Rizespor ile anlaşıp bir sezon sonra futbolu bıraktı. Hatıralarda Beroe ve Bursaspor’da az da olsa attığı penaltı golleri kaldı.

Bursaspor, 1995-96 sezonunda ülkemizi ilk kez düzenlenen Intertoto Kupası’nda temsil etti. Kaleci Gancev, Karslruhe’ye penaltı atıyor.
Dimitar Ivankov ise Bulgaristan’ın en önemli takımlarından biri olan Levski Sofya’da gösterdiği başarılı performansla Kapıkule’yi çekip Kayserispor yolunu tuttu. Bulgar milli takımının da kalesini yıllarca koruyan Ivankov, penaltılara kalan 2008 yılındaki Türkiye Kupası finalinde penaltıdan iki defa ağları sarstı ve Kayserispor’un Gençlerbirliği’ni yenip kupayı kazanmasında önemli rol oynadı. Aynı yıl Bursaspor’a transfer olan Ivankov, yeşil-beyazlıların futbol tarihimizin beşinci şampiyonu olarak taçlandığı 2009-10 sezonunda dört gole daha imza attı. Bulgar file bekçisi, kariyeri boyunca hepsi penaltıdan olmak üzere tam 42 gol sevinci yaşadı. Onunla aynı dönemde Bursaspor’da forma giyen Mustafa Keçeli, Ruhan Çancılar’a verdiği röportajında Ivankov’un penaltıcı özelliğini şöyle anlatıyordu:
“Penaltı olduğunda kaçırdığını hiç görmedim. Hepimiz takımın penaltıcısının Ivankov olduğunu kabullenmiştik. Zaten dünyada ciddi bir istatistiği vardı. Örneğin; kullandığı 3 penaltının 2’sini kaçırsaydı o zaman oyuncular ‘ben de atayım’ derdi ama Ivankov hiç kaçırmazdı. Antrenmanlarda ekstra çalışma yapardı. Ezbere penaltı da atmazdı. Önce kalecinin nereye gideceğine bakardı, kalecinin reaksiyonuna gore topa vururdu. Çok zordur bu şekilde penaltı atmak.”
Kapıkule Sınır Kapısı’nın ve hatta Bulgaristan’ın ötesine geçmemiz gerekirse karşımıza çıkacak penaltıcı kaleciler listenin başlarında ise malumunuz her yerde karşımıza çıkan isimler var: Rogerio Ceni ve Jose Luis Chilavert.
Tarihin en çok gol atan kalecisi olan Brezilyalı Rogerio Ceni, penaltı ve serbest vuruşlardaki gol sayısı ve istikrarlı çizgisiyle zirveyi kimseye bırakmıyor. Elleri kadar ayaklarını da iyi kullanan Güney Amerikalı kaleci ekolünden olan Brezilyalı eldiven, 1992’de ilk kez profesyonel olarak formasını giydiği Sao Paulo’dan hiç ayrılmadı. Bu süreçte 50’den fazla penaltı golü attı.
Uluslararası turnuvaları takip edenlerin yakından tanıdığı bir yıldıza geldi sıra: Jose Luis Chilavert. Sırasıyla San Lorenzo, Real Zaragoza, Velez Sarsfield, Penarol, Strasbourg, Sportivo Luqueno, Guarani formaları giyen ve kariyerinde toplam 62 golü olan Chilavert, bu golleri bir kısmını penaltı noktasından attı. Asıl unutulmaz olan ise Ferro Carril Oeste karşısında Velez Sarsfield formasıyla üç gol atmasıydı. Üç gol de penaltıdandı ve hat-trick yapan tek kaleci olarak tarihe geçtiğini de paylaşalım buradan.
Haydi, yüzümüzü biraz da Avrupa’ya dönelim. Golcü kaleci deyince aklımıza gelen isimlerden biri Bundesliga tarihine geçen Hans-Jörg Butt. Penaltılardaki isabet yüzdesiyle ünlenen ve Hamburg, Bayer Leverkusen, Bayern Münih gibi takımların formasını giyen Alman file bekçisi toplamda 36 penaltı golü attı.
O kadar penaltıcı kaleci ismi zikrettik ama o ilk penaltı golünü atan kaleciye hiç değinmedik. Bu sefer bir transatlantiğe atlayıp okyanusu geçmemiz gerekecek…
Tarih 26 Ocak 1930. Arjantin Ligi’nde Chacarita ve Atletico Tigre takımları karşılaşıyordu. Topu penaltı noktasına koyan Chacarita kalecisi Eduardo Alterio, şık bir vuruşla golü atıyor ve profesyonel liglerde ilk penaltı golünü atan kaleci olarak adını tarihe yazdırıyordu.
Aynı transatlantikle yaşlı kıta Avrupa’ya geri dönersek, uluslararası resmi turnuvalarda penaltıdan gol atan kaleciyi de ziyaret edebiliriz.
İlk kez düzenlenen Avrupa Uluslar Kupası‘nın Fransa‘da yapılacak yarı final ve finali öncesinde ilk eleme maçı 5 Nisan 1959‘da Dublin‘de İrlanda Cumhuriyeti ile Çekoslovakya arasında yapıldı. İrlanda Cumhuriyeti maçı, Liam Tuohy‘nin kafa golü ve kaptan Noel Cantwell‘in penaltısıyla 2-0 kazandı. Rövanş maçında Çekoslovakya 4-0‘lık galibiyete ulaştı. Bu maçtaki gollerden biri Çekoslovak kaleci Imrich Stacho’ya aitti. Stacho golünü penaltından attı.
Simovic’in Kahramanmaraşspor’a karşı kullandığı penaltı aslında onun ilk atışı değildi. 12 Haziran 1985’de Fenerbahçe, Türkiye Ligi, Galatasaray ise Federasyon Kupası şampiyonu olarak Cumhurbaşkanlığı Kupası maçında karşı karşıya gelmişti. Normal sürede ve uzatma dakikalarında eşitlik bozulmamış, 1-1 biten karşılaşmanın ardından seri penaltı atışlarına geçilmişti. Galatasaray adına topun başına ilk Simovic geçmiş ama meşin yuvarlağı ağlarla buluşturmayı başaramamıştı. Evet, kalecilerin penaltı noktasına gelip topu ağlarla buluşturması futbolu çok daha renkli yapıyordu yapmasına ama o gün Simovic, kalecilerin de usta golcülerden bir farkı olmadığını tüm futbol severlere gösteriyordu: Kaleciler de kaçırır!