Toprak Saha – Aylık retro futbol e-mecmuası
  • Zat-ı Muhteremler
  • An-ı Şahaneler
  • Yad-ı Hafta
  • Fi Maçı
  • Kadim Takımlar
  • Cemiyet Haberleri
  • Malumat Saha
MALUMAT SAHA

Roman Hayatlar

Toprak Saha · Mayıs 2015

Süreyya Soner

-Bir Mustafa KOÇ yazısı-

Yıllarını işlerine, kendilerini ait hissettikleri kulüplere adayan emektarlara, anılarına göz atmaya var mısınız?

Oyun sadece izlediğimizden ibaret değil. Bu işin bir de mutfağı var. Asıl emek sarf edilen yer. Herkes sahaya çıkan ilk 11’e, kenardaki teknik direktöre, bir dahaki seçimde aday olup olmayacağı bile belli olmayan genelde kulübü bataklığa sürükleyen başkanlara odaklanmışken, arkada, mutfakta yıllarını vermiş emektarlar var. Aslında hepsi birer roman. Açsan okusan neler neler çıkar. Yıldızların kaprislerini mi, yabancı oyuncuların gariplikleri mi çekmediler. Sen sahaya çıkana odaklanırken onları oyuna hazırlayandan, sakatlandığında adalesine Bengay’ı süren doktoruna, sahadaki oyunu sana anlatanından, yabancı teknik adamın maç sonu kızgınlığını sakinleştirip sana çevirene, yeri geldiğinde şehrin en iyi kebapçısına götüren tercümanına kadar kimler kimler var. E, tribündeki emektarlarını da unutmamak lazım tabii. Nice bıçkın delikanlılar gençliklerini verdiler o tribünlere. Takımları peşinden ne yollar aşındırdılar. Bu emektarlardan seçtiklerimizden bir kaçının, roman gibi anılarından birkaç sayfa çevireceğiz. Bakalım neler çıkacak karşımıza.

Çeviren Adamlar

Yabancı oyuncuya da hocaya da hayranız. Nereden gelmiş, kariyeri neymiş fark etmez. Ülkeye kurtarıcı edasıyla getirdiğimiz bu adamların yanına bir de tercüman ekler nereye gitse peşinden yollarız. Bazı istisnalar hariç çok uzun süre kalamadıklarından dil öğrenmeye de pek yeltenmedikleri için tercümanlar onların burada elleri ayakları olurlar. Gerçi şimdilerde adları “Kişisel Asistan” oldu ya neyse. Türkçeden-Türkçeye çeviren Arçil ve Şota’nın tercümanı gibi en uçta örneklerimiz olsa da yıllarca kulübede, soyunma odasında ve antrenmanda hocanın her şeyi olan emektarlarımızı unutmamamız gerekir.

Gordon Milne, 1987’de Beşiktaş’ta göreve başladığında kulüpte hemen tercüman arayışları da başlar. Kulüpte divan üyeliği yapan Ali Emeç bu göreve getirilir ve Gordon ile birlikte altı buçuk yıl Beşiktaş’ta, daha sonraki yıllarsa Milne’nin Trabzonspor ve Bursaspor maceralarında da tercümanlığını yapar. 2009 yılında aramızdan ayrılan Emeç’e, onca yıl beraber çalıştığı Milne hakkında aklında ne kaldı diye sorulduğunda hep kendilerine söylenen; “Bu adam da bi Türkçe öğrenemedi!” sözünü anlatır. Özellikle Beşiktaş’ta çalıştığı dönem boyunca başarılı bir iş çıkaran İngiliz teknik adamı, eleştirecek başka yer kalmadığı için bu yolla yıpratılmaya çalışıldığını anlatır ve son röportajında yaşadığı şöyle bir anıyı anlatır; Bir gün uçağa bineceğiz bir iş adamı yaklaştı Gordon Milne ile konuşmak için. Uçağa bindikten sonra da benim yanıma geldi. “Ya çok iyi teknik adam ama bir türlü şu Türkçe’yi öğrenemedi.” Ben de dedim ki “Bu adam Edebiyat Fakültesi’nde öğretmen değil. Futbol öğretiyor ve yaptığı işi iyi yapıyor. Bu adamdan daha niye başka şeyler bekliyoruz ki.” Haklısınız dedi ve gitti.

Bir diğer tercümanımız ise Ahmet Akçan. Aynı zamanda antrenör de olan Akçan’a, aslında ülkeye çalışmaya gelen Alman Hocaların kadrolu tercümanı da diyebiliriz. Türkiye’deki kariyeri Jupp Derwall’le başlayan Ahmet Akçan, Karl-Heinz Feldkamp, Sigi Held, Greame Souness, Rainer Hollmann ve Hans Peter Briegel’le de çalıştı. Tercümanlıklarının yanı sıra yardımcı antrenörlüklerini de yaptı. Ancak onu bu göreve ilk atılma hikayesi çok ilginç. Almanya’da futbol oynarken bir taraftan da antrenörlük eğitimi alan Akçan, tatil için memleketi Bursa’ya gelir. Gazetelerden Galatasaray’ın Derwall için tercüman aradığı ilanı görür ve İstanbul’a tesislere gider. İlk görüşmesi olumlu geçtikten sonra göreve kabul edilir ve efsane ile başlayan kariyeri birçok teknik adamla devam eder.

Ahmet Akcan’ın Almanlarla olan işbirliğinin aynısını Cemşir Muratoğlu Yugoslavlarla yapmıştı. Novi Pazar doğumlu Muratoğlu, kısa süre futbol oynadıktan sonra Branko Stankoviç’in Beşiktaş’a gelmesiyle birlikte onun tercümanlığını ve yardımcılığını yapmaya başladı. Kariyeri de daha sonra aynı şekilde devam etti. Daha sonra Miloş Milutinoviç, Otto Bariç ve Vahid Halilhodzic’le de çalıştı. Onun anısı aslında tercümanların yaptığı işin, başka türlü bir zorluğunu gözler önüne seriyor. Bazen gerçekleri değil sadece söyleneni çevirmek zorunda olduğunu bize anlatıyor. 1997-1998 sezonunda Trabzon ile Fenerbahçe arasında oynanan olaylı kupa maçında Otto Bariç’in takımı sahadan çekmek için yaptıklarını bir de onun ağzından dinleyelim; “Otto Bariç orada rol yaptı. O durumdan dolayı utandım. Ancak benim görevim söylenenleri tercüme etmekti. Ben de konuşmalarını tercüme etmekle yetindim. Bariç’in neden böyle bir şey yaptığını herhalde herkes anlamıştır? Fenerbahçe maçın o anında Trabzonspor karşısında 1-0 mağlup durumdaydı ve sahada 10 kişi kalmıştı. Bariç de bu durumda rol yaparak, sonucu lehine çevirebileceğini zannetti. Takımın sahadan çekilme olayı ise sarı lacivertli yönetimle birlikte aldığı karardı. Belki hükmen galip ilan edilebileceklerini hesaba kattılar. Ancak dönemin Futbol Federasyonu yönetimi çok sağduyulu davrandı ve bu oyuna gelmedi.”

Doktor Civanım

Reşat Dermanver, soyadını mesleğine olan tutkusundan alan Fenerbahçe’nin efsane kulüp doktoruydu. Rıdvanlar, Tanjular Alman Wohlfahrt’a tedavi olmak için giderken, Puskas, Pele ve Eusebio gibi yıldızlar ona geliyordu. Sadece Fenerbahçe’nin değil, o aslında herkesin doktoruydu ama Fenerbahçe aşkı onun için bambaşkaydı. Ülke futbolu içinde yardım için ona gelen herkese de derman verdi. Doktorların sakat oynayamaz dediği Pele ve Puskas’a yaptığı tedavilerle ve maça yetiştirmesiyle hafızalara kazındı. Pele ile olan anısı da gelin kendi ağzından dinleyelim;

Pele’nin takımı İstanbul’a gelmişti. Fenerbahçe ile maç yapacaklardı. Ben muayenehanemdeydim. Bir baktım tercümanıyla birlikte Pele geldi. Tercümanı; “Doktor Bey, Pele sakat. Bakar mısınız?” dedi. Baktım kasıkta büyük bir kırmızı şişlik. Bir gün evvel maç yapmışlar o maçta sakatlanmış. “Pele oynayamazsın.” dedim. “Yo Doktor, ben burada oynamak için para alıyorum. Ben burada ölsem de oynayacağım. Çünkü yarın 30 bin kişi beni izlemek için gelecek. Sen beni sar sarmala çıkar sahaya.” dedi. Ben de sarıp sarmaladım onu gönderdim. Ertesi gün de çıktı oynadı, gol de attı ve 5 dakika sonra oyundan çıktı. Çok profesyonel ve efendi bir insandı. Sonra geldi ve bana; “Doktor bey ben paramın hakkını aldım.” dedi, öpüştük ayrıldık.

Yanıyorsun Fuat Abi

Sakar Şakir filminin efsane karakteri Gardırop Fuat, replikleriyle hafızalarımıza nasıl kazandıysa tribünlerin ilk amigolarından Karagümrüklü Gardırop Fuat da renkli karakteriyle öyle hafızalarımıza kazındı. Semtin bıçkın delikanlısı Fuat, tribüne liderlik yaparken Galatasaraylı Karıncaezmez Şevki, Fenerbahçeli Babahindi Suha, Beşiktaşlı Arap Necib gibi tribün emekçileriyle de kapışıyordu. Onlar aslında tribünlerde yeni oluşan anlayışın da öncüleriydi. Kavga da ettiler, maç öncesi tribünde kucaklaşıp, öpüşüp poz da verdiler. Bir sürü güzel anıyı da arkalarında bırakıp bayrağı gençlere teslim edip gittiler. Gardırop Fuat’ın anısı, efsane Kadri Aytaç’la. O sezon 1. Lig’e yükselen Karagümrük, Galatasaray’dan o dönem için büyük bir bedelle Kadri Aytaç’ı transfer etmişti. İyi de bir sezon geçirmişler, Beşiktaş’ı da Fenerbahçe’yi de yenmişlerdi. Ancak Galatasaray’a diş geçirememişlerdi. Taraftarlar da hemen homurdanmaya başlamıştı tabii. En başta da Gardrop Fuat. Kadri’nin Galatasaray’a karşı bilerek oynamadığını ima edip, istese gol atabileceğini tayfası ile konuşumaya başlamıştı. Bunu duyan Kadri de durur mu? Soluğu hemen hemen Fuat’ın yanında alır. “Ne diyorsun ulan, yüzüme söylesene!” diye Fuat’a çıkışır. Fuat da korkudan sesini çıkaramaz. Rakip tribünlere kükreyen delikanlı Kadri’ye gıkını çıkaramaz. Sonra da Kadri için; “Vallahi o şekilde yanıma gelince korktum Kadri’den, kabadayılığı da varmış, sevdim.” der ve Kadri’nin hakkını verir. Yine bir Fenerbahçe maçında rakip tribünlere saldırma planları yapan Fuat ve arkadaşlarını Kadri Aytaç’ın durdurduğunu da anlatır. Tam hareketlenecekleri sırada Kadri’nin attığı bakışla durup bu işten vaz geçerler. O gün yaşan olaydan sonra Kadri’ye karşı duydukları büyük saygıdan dolayı onu kırmak istemezler.

Malzemeciler Kralı

Beşiktaş’a yıllarını veren Malzemeci Süreyya Soner. Kimler geldi, kimler gitti ama o 34 yıldır baki kaldı. Yılların verdiği emek ona haklı olarak ün de getirdi. Taraflı tarafsız onu tanımayan yoktur. O kadar ki hakkın da belgesel bile çekildi. 34 yılın verdiği birikimle, en özel anlara en yakından tanıklık eden biri olarak tam bir kitap. Özellikle yabancı oyuncuların gözdesi hep o oldu. Her gelen onu sevdi ve bağrına bastı. Onun ansı da Beşiktaş’ta geçirdiği bir sezonda herkesin sevgilisi olan Les Ferdinand’la. Kendi ağzından dinleyelim; Bir defasında hastalandım. İki gün işe gelemedim. O zaman Les Ferdinand Beşiktaş’taydı. Tesistekilere sürekli beni soruyormuş. Arkadaşlar bıkıp, “Çok meraklıysan evine git” demişler. O da adresi almış, sora sora Zeytinburnu’na, evime gelmiş. Annem, balkondan görmüş, “Bir Arap seni soruyor” dedi. Baktım bizimki. Beni alıp, özel bir hastaneye götürdü. Üç gün orada bana baktı. Sonra alıp, tesise götürdü.

Yıllarını, emeklerini işlerine, kendilerini ait hissettikleri kulüplere adayan emektarların bir kaçından sadece birkaç satır okuduk. Çoğu arka planda oyuna emek verirken gözden kaçanların aslında oyun için ne kadar önemli olduklarını bir kez daha görmeye çalıştık. Onlarsız futbolun ne kadar eksik kalacağını unutmamak ve Süreyya örneğinde olduğu gibi emeklerinin karşılığının ölümsüzleşmesi dileğiyle…

PaylaşShare on Facebook0Share on Google+0Share on LinkedIn0Email this to someonePin on Pinterest0Share on Tumblr0Print this page
34. SayıFutbolun Diğer Emekçileri Özel Sayısı
Share Tweet

Toprak Saha

Eski Sayılardan

  • MALUMAT SAHA

    Ritüel

    Mayıs 2020
  • MALUMAT SAHA

    İtalyan Fedakarlığı

    Mayıs 2020
  • MALUMAT SAHA

    Evim Güzel Evim

    Mayıs 2020

REKLAM

REKLAM

ESKİ SAYILAR

TAKVİM-İ MAZİ

TAKVİM-İ MAZİ

@topraksaha_net

  • Şuan için bu twitter hesabının RSS beslemesi yüklenemez durumda.

Twitter'da @topraksaha_net Takip Et.

  • Anasayfa
  • İletişim

Toprak Saha © 2017. Tüm Hakları Saklıdır.