Toprak Saha – Aylık retro futbol e-mecmuası
  • Zat-ı Muhteremler
  • An-ı Şahaneler
  • Yad-ı Hafta
  • Fi Maçı
  • Kadim Takımlar
  • Cemiyet Haberleri
  • Malumat Saha
MALUMAT SAHA

Dünya Kupası Tarihi’nin En İyi 11’i (?)

Toprak Saha · Haziran 2014

-Bir Toprak Saha Tartışması-

Büyük bir yükün altına girdik ve Dünya Kupası tarihinin en iyi 11’ini seçelim dedik. En iyiler konusunda tartışmalar uzayınca da bu 11 toplantısını tüm detaylarıyla sizinle paylaşma kararı aldık. Buyurun.

İlhan: En baştan söyleyeyim 10 numara seçiminde kavga yok! Kaleciden başlayalım mı? Bir ton efsane kaleci arasından favoriniz kim?

Batu: Aklıma ilk gelen kaleci Sovyetlerin “Kara Panter”i LevYashin. Belki takım hiç kupa kazanmadı ya da final oynamadı ama yer aldığı üç turnuvada Yashin’in performansı hep belirleyici oldu. 1958’de oynanan Brezilya maçını faciadan döndürdü, 62’de hatalar yapsa da 66’da Sovyetler’in en büyük başarısı olan dördüncülüğü elde etmesinde baş aktördü. Ayrıca bana göre refleksleri ve savunma organizasyonunu yönetmesiyle futbol tarihinin ilk büyük kalecisidir.

İlhan: Yashin ağanın büyüklüğü su götürmez ama Dünya Kupası deyince aklıma 74, 74 deyince de aklıma Sepp Maier gelir. Bana göre kupa tarihinde finaldeki en iyi performans Turek ve Maier’in performanslarıdır. Turek, finale kadar berbat oynadığı için ben Maier diyorum.

Sezgin: Beyler, ne Sovyet ‘Kara Panter’ Yashin, ne Hollandalı Jongbloed, ne Alman panzeri/panteri Maier, ne Prag kedisi lakaplı Çekoslovak Planicka, ne de Dino Zoff (İtalya), Taffarel (Brezilya), Zamora (İspanya) veya Banks (İngiltere)…  Ben biraz daha romantik akımdan yana olacağım. Benim Dünya Kupası ilk 11’inde kalecim, 1950 Brezilya kadrosunun kalecisi Barbosa. Evet, bildiğimiz Barbosa… 1950 Finali’nde Uruguay’dan yediği golle hatırlanan Brezilyalı kalecinin, dönemin en iyisi olduğunu hep atlarız. Belki o golü yemeseydi bugün Brezilya’nın halk kahramanı da olacaktı. Ama o, ülkede istenmeyen adam ilan edildi. Barbosa, 1993 yılında Brezilya kampına alınmadığında şöyle demişti: “Brezilya’da en büyük suç için bile verilen ceza otuz yıldır. Ben ise tam kırk üç yıldır, işlememiş olduğum bir suçun cezasını çekiyorum.” Babalar, gelin onun cezasını biz kaldıralım ve gelmiş geçmiş en iyi on birin kalesine koyalım. Diğer kaleciler zaten yeteri kadar takdir edildi.

İlhan: Anlaşıldı, biz kalecide anlaşamayacağız. Gelin defansa geçelim, efsane 11’inizin savunma duvarını ören emektar ustalarınız kimler?

Sezgin: Tamam siz düşüne durun, ben defansımı sahaya diziyorum. Defansın göbeğini Avrupa’nın iki yakasına emanet ediyorum: bir tarafta Batı Almanya ile bir şampiyonluk, bir ikincilik, bir de yarı final gören, ‘İmparator / Der Kaiser’ lakaplı Franz Beckenbauer ve diğer tarafta İtalya ile dört Dünya Kupası’nda yer alan, tekniği ve oyunu okuyabilme özelliğiyle efsane Franco Baresi… İmparator geriden oyunu kuracak, Baresi ise kaptırılan toplarda, hazırlıksız yakalanan takımın savunma sigortası olacak. Sol bekte ise bir Brezilya efsanesi var: Roberto Carlos. Ne kadar şanslıyız ki onu çıplak gözle izleme imkanımız oldu. Bergomi, Carlos, Cafu, Thuram… Sağ bek için de çok aday var ama on birime kupayı havaya kaldıran ilk kişiyi alıyorum. Güney Amerika’da istikrarın simgesi, bazılarına göre de Uruguay tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu olan Jose Nasazzi. Onun kaptanlığında Uruguay önce iki Olimpiyat altını kazanmış, ardından ülkesinde düzenlenen ilk Dünya Kupası’nı havaya kaldırmıştı.

İlhan: Şimdi savunma dendi mi ‘İmparator’suz olmaz. Bana göre Dünya Kupası ellerine en çok yakışan kaptan olan Franz Beckenbauer, tartışmasız savunmanın lideri olur. Yanında da bir diğer büyük kaptan Bobby Moore’u koyuyorum. Göbekteki iki adamın da ayak tekniği üst seviyede, savunma bilgisi ise tartışılmaz ve ikisi de ‘şampiyon’. Sağ bekim ise bek mefhumunda devrim yapan bir isim Carlos Alberto. O da büyük bir kaptan ama en önemli özelliği 1970 Brezilya Milli Takımı’nın hücumlarına yaptığı süper destekler ve İtalya’ya attığı enfes gol. Gerets ve Amoros gibi kupaya damga vuran iki sağ beki de unutmamak lazım tabii. Defansın solunu ise büyük sol bek Antonio Cabrini’ye emanet ediyorum. Bana göre 1982’de kupayı alan İtalya’nın en önemli parçasıdır Cabrini. Brezilya maçındaki ilk golde attığı orta her şeyi anlatıyor zaten.

Batu: İmparator konusunda anlaştık o halde. Gerçi Beckenbauer demişken partneri Schwarzenbeck’i de izninizle kısaca bir anayım. Savunmanın ortasına en az İmparator kadar inatçı bir ismi, Daniel Passarella’yı koymadan olmaz. 1978’de Arjantin’le kupayı kaldırmakla kalmaz, 1986’da allem eder kallem eder adını kadroya yazdırıp kupayı iki kez kazanan efsaneler arasına girer. Hem yüzden fazla golüyle, golcü defans geleneğinin en önemli isimlerindendir. Sağ bekim, bir dönem Galatasaray’ı çalıştıran Eric Gerets. 1982-1990 arası üç Dünya Kupası’nda oynayan Belçikalı, bu hücum odaklı takımın savunmasının sigortasıdır. Mesela 1982’de genç Maradona’ya göz açtırmamıştır. Sol bekte ise Ruud Krol’u tek geçerim. Aslında savunmanın her pozisyonunun hatta liberonun da hakkını sonuna kadar veren Hollandalı kanımca en iyi futbolunu sol bek olarak 1974’te sergiler.

Sezgin: Hadi savunmamız geçit vermedi orta sahamız ne alemde?

İlhan: Ben orta sahaya ilk olarak Macar efsanesi Bozsik’i yerleştiriyorum. 1954 Dünya Kupası’ndaki o muhteşem Macarlar’ın beyni olan büyük orta saha oyuncusu, belki de futbol tarihinin ilk maestrosudur. Bozsik’le oyunu arkadan da kurabilirim. Onun önünde Hollanda’nın 1974’teki dinamosu Neeskens ve 1982’nin en iyilerinden olan Falcao’yu düşünürüm hep. Oyunu değil iki yönlü, 122 yönlü bile oynayabilen iki haf. Geldik 10 numaraya. Benim yorumumu söylememe gerek yok aslında. Bana göre kupayı kazanamayan en büyük oyuncu olan Zico, tabii ki bu takımın 10 numarası olur. Socrates’in de dediği gibi: “Maradona daha yetenekli olabilir ama Zico kadar yaratıcı olamaz!”

Sezgin: Geldik mi en zorlu yere! O kadar çok aday var ki! Neyse, sol kanadımda ‘minik kuş’ isimli çılgın Brezilyalı kanat oyuncusu Garincha var. 1958, 1962 ve 1966’da izleyenleri fazlasıyla büyüledi. Zamanında Avrupa’da üç-dört kişinin yaptığı bindirmeleri o tek başına yapardı. Ters kanatta da olsa yine yapar o bindirmeleri. Her takımın isteyeceği bir oyuncu yani. Sağa ise biraz felsefe, biraz mücadele, biraz da demokrasi şart! O zaman çare ‘Doktor’ Sokrates. 1982 Dünya Kupası esnasında günde 60 sigara içmesini her ne kadar onaylamasam da o bu kadronun vazgeçilmesi bence. Ortada ise iki maestro Hollandalı Cruyff ve Arjantinli Maradona. Onlar için ansiklopedi yazılır, 59 kupona dağıtılır. Burada onları iki kelamla geçiştirsek ayıp olur yani. Sahi orta saha biraz Brezilyalı ağırlıklı mı oldu? İlhan kızacak, “İtalya’ya ayıp oluyor baba!” diyecek ama Dünya Kupası demek biraz da Brezilya demek değil mi? Batu sen ne diyorsun?

Batu: Orta sahanın ortasında, 1950 Dünya Kupası finalinin kaderini değiştiren Uruguaylı Obdulio Varela bulunuyor. Brezilya karşısında takımın savunma ağırlıklı oynamasını isteyen hocası Juan Lopez’in aksine hücumu teşvik etmiş, kendisi de rakibe göz açtırmamıştır. Sağ açıkta Sezgin’e katılarak taraftarın sevgilisi Garrincha diyorum. Futboluyla “Bu futbolcu hangi gezegenden?” sorusunun ilk sorulduğu oyunculardan olan Brezilyalı, sahadaki sakin duruşu ve ona tezat fırtınalı hayatıyla her daim fenomen olmayı başardı. Sol açıkta Altın Takım Macaristan’dan Zoltan Czibor var. Kendi attığı kadar arkadaşlarına da altın tepside goller sunar. 10 numaraya duygusal davranıp Fritz Walter’i koyarım. Öldürmeyen Allah öldürmüyor misali 2. Dünya Savaşı’ndan Macarların yardımıyla sağ çıkıp 1954’te onları deviren efsane kaptan, şüphesiz Alman kaptan ekolünün de ilk temsilcisi.

Sezgin: Forvet seçiminde işimiz hem kolay hem zor gibi. Bu orta sahalarla hücumdaki oyuncuların topa dokunması yeterli olacaktır ama baskı da oldukça yüksek. Ne dersiniz?

İlhan: Evet, Dünya Kupası Brezilya demektir Sezgin. Sana katılıyorum ama kupaya damga vuran birçok beynelmilel yıldız var. O yüzden her ülkeden futbolcu olması taraftarıyım. Forvet seçiminde de bunu dikkate alacağım. Yoksa Hıncal Uluç’un bir zamanlar klişesi olan “mantık olarak” kalıbıyla başlarsam seçime; ‘Harbi’ Ronaldo ve Gerd Müller, bu 11’in golcüleri olur ama benim tercihlerim farklı olacak. 74, 78 ve 82’de Polonya’nın gol yollarını açan, dökülen saçlarına inat saç uzatan adam Grzegorz Lato, forvetteki ilk tercihim. Her ne kadar sağ açık olsa da, kısa forvet olarak da iş yapar bence. Lato’nun yanına da babamın idolü Mario Kempes’i koyarım. Hem onun da benim gibi saçları uzun ve bıyığı var. Her halde 78 Arjantin takımında sevdiğim tek oyuncudur Kempes. Avrupa’da da fena işler yapmamıştır. Forvet ikilim Kempes ve Lato.

Batu: Aklımdan Klinsmann, Müller, Puşkaş gibi isimler geçse de yarattıkları etki açısından Just Fontaine ile Paolo Rossi diyorum. Fontaine, 1958 Dünya Kupası’nın her maçında gol atmayı başararak 13 golle neredeyse dünya üçüncülüğünü tek başına getirdi. Günümüzdeki istatistiklere bakıldığında kırılması neredeyse imkansız bir rekorun sahibi olarak kadroda bulunmayı hak ediyor. Hani en kötü kendisini 15 dakika oynatırım da jübilesini yapmış olur. Rossi ise 1982’de turnuvaya ayakta uyuyarak başlayan İtalya’yı Arap atına döndürmeyi başardı. Brezilya maçıyla birlikte en kritik turlarda takımını taşırken bunu iki yıllık futbol orucundan sonra gerçekleştirmesi muazzam iş. Benzer bir patlamayı 94’te Roberto Baggio da yaptı ama Rossi kupayı ülkesine götürerek ondan bir adım önde olmayı başardı.

Sezgin: Bak, yine anlaşamadık. Eee, ekoller farklı… (Kahkahalar)  Forvette ilk sıraya ‘Binbaşı’ Ferenc Puşkaş’ı yazıyorum arkadaşlar. Kocsis’li, Czibor’lu Hidegkuti’li 1954 Macaristan’ın kaptanını ve büyük golcüsünü kadroya almadan olmaz. Gizli forvetim o. Tamam kabul ediyorum, binbaşı ilk bakışta bir futbolcu için şişman ve küçük görünüyor ama iş ceza sahasına gelince kimse ondan daha faz devleşemez. Ah o 1954 Finali’nde kupayı havaya kaldırabilseydi keşke. Kendisi Macar değil de Fransız, İngiliz ya da Brezilyalı olsaydı, “Pele mi, Maradona mı?” tartışmasına üçüncü bir ortak daha gelirdi. Hazır Pele demişken, orta sahada Maradona tercihimden dolayı Pele’yi maalesef kadroya almıyorum. Alsam kesin tartışma çıkar maçlarda. Onun yerine dayımın en has adamı, Federal Alman Gerd Müller’i alıyorum. İlhan, senin dediğin gibi efsane Dünya Kupası 11’in golcüsü o. Toparlarsam forvet ikilim Puşkaş ve Müller.

Batu: Evet, beyler; 11’leri tamamladık. Kadroların son hali bu mudur?

İlhan: Adam bir milyon 10 numara arasında Fritz Walter dedi ya! Sezgin, senin takımı da Mustafa Denizli çalıştırır. Garrincha’yı ancak Mustafa hoca ters kanata alırdı. Ben ufak düzeltmeler yapacağım. “Her ülkeden bir yıldız” sloganıyla yola çıktım ama iki Alman üç Brezilyalı var kadromda. Beckenbauer ve Zico’nun yerlerini sabitleyip değişikliklere başlıyorum. Kalede S.S.C.B’nin akrobatik kalecisi Rinat Dasaev oynar. Her ne kadar kupada büyük başarıları olmasa da büyük kalecidir vesselam. Sağ bekte Carlos Alberto’dan tekrar tekrar özür dileyerek Eric Gerets’e formayı veriyorum. Özellikle 1986’daki S.S.C.B-Belçika maçında müthiş oynamıştır. Orta sahada Falcao’dan formayı almak beni kahrediyor ama Alain Giresse de o açığı kapar. 82 ve 86’nın büyüleyen takımı Fransa’dan bir topçu olmazsa olmazdı. Hem Giresse, o takımın orta sahadaki her şeyidir. Nitekim kadromun son hali şu: Dasaev – Gerets, Beckenbauer, Moore, Cabrini – Bozsik, Giresse, Neeskens, Zico – Lato, Kempes.

Sezgin: Bir sohbetimizde de Garrincha ve Mustafa Hoca aynı senaryonun parçası oldu ya; bence Taht Oyunları’nın senaristi bıraksın o işi Florida’ya yerleşsin… (Kahkahalar) İlhan, aslında ben bu takım için Sacchi’yi düşünmüştüm ama o da ayrı bir tartışma konusu. Bu arada Batu, sayende kadromu bir ara sorgulamadım değil. Roberto Baggio nerden çıktı şimdi? Tam onu unutmaya çalışıyordum. Neyse… Kendimle çok mücadele ettim ama yine de kadromda değişikliğe gitmeyeceğim. Roberto Baggio’ya şimdilik buradan saygılarımı sunuyorum… Bir de itiraf ediyorum kalede Barbosa’yı da sorguladım. Sonra kendi kendime dedim ki: “Tamam kaleci yalnız adamdır da, kupa tarihinde Barbosa da çok yalnız kaldı baba!”. Yok, Brezilyalı’yla yola devam zaten! Kaleciye güven şart. Neyse kadromu koruyorum beyler: Barbosa – Roberto Carlos, Beckenbauer, Baresi, Nasazzi – Garincha, Cruyff, Maradona, Sokrates – Puşkaş, Gerd Müller.

Batu: 10 numara tercihim infial yaratsa da kendisine bir kupa borcumuz var, ödememiz lazım. O nedenle Yashin – Gerets, Beckenbauer, Passarella, Krol – Garrincha, Varela, Walter, Czibor – Fontaine, Rossi.

 

 

 

PaylaşShare on Facebook0Share on Google+0Share on LinkedIn0Email this to someonePin on Pinterest0Share on Tumblr0Print this page
23. SayıDünya Kupaları Özel SayısıDünya Kupası Efsane 11'i
Share Tweet

Toprak Saha

Eski Sayılardan

  • MALUMAT SAHA

    Ritüel

    Mayıs 2020
  • MALUMAT SAHA

    İtalyan Fedakarlığı

    Mayıs 2020
  • MALUMAT SAHA

    Evim Güzel Evim

    Mayıs 2020

REKLAM

REKLAM

ESKİ SAYILAR

TAKVİM-İ MAZİ

TAKVİM-İ MAZİ

@topraksaha_net

  • Şuan için bu twitter hesabının RSS beslemesi yüklenemez durumda.

Twitter'da @topraksaha_net Takip Et.

  • Anasayfa
  • İletişim

Toprak Saha © 2017. Tüm Hakları Saklıdır.