Tüm dünyada yüz milyonlarca futbolsever 4 yılda bir düzenlenen Dünya Kupası’nı bekliyor. Kupa tarihi, başarıları ve zaferleri kadar ilginç hikayeleri de içerisinde barındırıyor. Geçmiş kupalarda yaşanan bazı ilginç anları sizler için derledik.
GARRİNCHA’NIN KÖPEĞİ
1962 Dünya Kupası çeyrek finalinde Brezilya ve İngiltere karşı karşıya gelir. Maç devam ederken sahaya giren davetsiz bir misafir kupa tarihinde yerini alır. Maç sırasında siyah bir köpek futbolcularla birlikte oyun alanında koşturmaya başlar. İlk başta hakem maçı durdurmaz ama top taça çıkınca futbolcular köpeği yakalamak için hamle yaparlar. İlk hamle İngiltere kalecisi Springett’ten gelir. Ardından kıvrak çalımlarıyla meşhur Brezilyalı Garrincha da ona bir hamle yapar. Köpek hepsinden kurtulmayı başarır.
Sonunda İngiliz futbolcu Jimmy Greaves ilginç bir şekilde köpeğe yaklaşır ve taraftarların alkışları, kahkahaları eşliğinde onu yakalar. Karşılaşma kaldığı yerden devam eder. Maçı 3-1’lik sonuçla Brezilya kazanır. Sambacılar yarı finalde Şili’yi, finalde de Çekoslovakya’yı yenerek kupayı ikinci kez evine götürür. Brezilyalı Garrincha’nın evine götürdüğü başka bir şey daha vardır. İngiltere maçında onu çalımlayıp geçen köpeği sahiplendiğinden bahsedilir. Ona ‘Bi’ adını vermiştir. İki şampiyonluk anlamına gelen ‘Bicampeonato’ kelimesinin kısaltmasıdır.
ZAİRE FRİKİĞİ
1974 Dünya Kupası’nda Zaire ilk maçta İskoçya’ya 2-0, sonrasında ise Yugoslavya’ya 9-0 yenilmiştir. Kupada son karşılaşmaları ise Brezilya maçıdır. Dakikalar 84’ü gösterdiğinde Sambacılar karşısında 3-0 yenik durumdadırlar. Afrika temsilcisi farkın açılmaması için elinden geleni yapıyordur. Brezilya o dakikada kaleyi cepheden gören bir yerden serbest vuruş kazanır. Rivelino ve Jairzinho topun gerisinde hakemin düdüğünü beklerken, birden o çalan düdükle birlikte Zaireli Mwepu Ilunga barajdan koparak topa vurur ve topu sahanın diğer yarısına yollar. Dünya Kupası tarihinin en ilginç ve kimilerine göre en komik(?) anlarından biri yaşanmıştır. Ama aslında o hareketin arkasında bir trajedi vardır.
Batı Almanya’daki o Dünya Kupası’na katılma hakkı kazanan “Zaire Leoparları” futbola yabancı değildir. Onlar 1968 ve 1974 Afrika Uluslar Kupası’nı kazanmışlardır. O dönem ülkeyi Amerika destekli askeri darbeyle iktidara gelen Mobutu Sese Seko yönetiyordur. Futbolu da bir propaganda silahı olarak kullanıyordur. İlk iki maçta alınan farklı sonuçlar diktatör Mobutu’yu kızdırır. Futbolcuların kaldığı hotele korumalarını gönderip, Brezilya maçında üç golden fazlasını yemeleri halinde Zaire’ye dönemeyeceklerini hatırlatır. İşte maçtaki o dakika düdükle birlikte fırlayıp, o topa var gücüyle vuran Ilunga’nki bir iş bilmezlik değil, isyandır. Bir gol daha yemeleri halinde ülkelerinde futbolcuları ve ailelerini bekleyen despotik bir lidere karşı isyan…
REKORU SONLANDIRAN HAİTİ
Haitili Emmanuel Sanon’un dünya kupasında attığı bu gol hem ülkesi hem de İtalyan kaleci Dino Zoff için unutulmaz olacaktır… Haiti Milli Takımı’nın Kuzey ve Orta Amerika elemelerini lider bitirip 1974 Dünya Kupası’na katılması büyük başarıydır. Turnuvadaki ilk maçları Münih’te İtalya’ya karşıydır. İtalyan kaleci Dino Zoff, Almanya’ya uluslararası maçlarda iki yıldır gol yememiş bir kaleci olarak gelmiştir. Maçın başlama vuruşu öncesinde kalesi tam 1096 dakikadır gole kapalıdır. Ama bu rekoru 46 dakika sonra sonlandıracak kişiyse Haiti’nin forveti Sanon olacaktır.
İtalya maçı Rivera, Benetti ve Anastasi’nin golleri ile 3-1 kazansa da Haitili forvet attığı golle hem takımını öne geçirecek hem de ülkesinin dünya kupaları tarihindeki ilk golünü atarak kendisi tarihe geçecektir. Grupta ise İtalyanlar, Polonya ve Arjantin’in gerisinde kalıp elenecektir… Tek galibiyetleri de işte bu Haiti maçı olacaktır. Haiti ise grupta hiç galibiyet alamasa da Arjantin karşısında bir gol daha bulacak, o gol de yine takımın ‘yıldızı’ Sanon’dan gelecektir.
HAVADA BİTEN MAÇ
1978 Dünya Kupası’nda Brezilya ile İsveç arasında oynanan ilk tur grup maçında Galli hakem Clive Thomas’ın son dakikada verdiği karar tartışmalara neden olur. Maç 1-1 devam ederken, son dakikada Brezilya korner atışı kazanır. Kornerden gelen topu Zico kafayla ağlara gönderirken, hakem Thomas, meşin yuvarlak havadayken maçın bitiş düdüğünü çaldığını belirtir ve golü iptal eder. Brezilyalıların tüm itirazlarına rağmen karşılaşma 1-1 sonuçlanır.
AMERİKAN RÜYASI
1950 Dünya Kupası’nın en unutulmaz maçı tartışmasız Uruguay’ın Maracana’da evsahibi Brezilya’yı yenmesidir. İkincisi ise futbol tarihinin en büyük sürprizlerinden biri olan bir eleme grubu maçıdır. O günkü tabirle “Futbolun babası” olarak kabul edilen İngilizler, bu dalda adı sanı duyulmamış Amerika Birleşik Devletleri’ne sürpriz bir şekilde 1-0 yenilir. Öyle ki; maç öncesinde İngilizlerin kıracağı gol rekorunun kaç olacağı tartışılıyordur. Hatta ajanslar maçın sonucunu Avrupa’ya bildirdiğine, bazı gazeteciler bu skoru teleks hatası sanır, İngiltere 10 – 1 galip diye yazan gazete bile olur; bazı basın kuruluşları neticeden söz etmeme kararı alır.
Amerika’da ise komik bir gelişme yaşanır. O durum, Simon Kuper’in “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir” kitabında şöyle bahsedilir: “1950’deki Amerika takımı, İngiltere’yi 1-0 yenmişti ama geri dönerken, tasarruf etmek amacıyla futbolcular iki ayrı uçağa binmişlerdi. Onları havaalanında bir tek kişi karşılamıştı: geciktiği için, kocasını azarlamaya gelmiş olan bir futbolcu eşi.”
SİYAH FORMALI İTALYA
Birçok ülkenin milli takım formaları, yıllar içinde büyük değişimlere uğrar. Bazıları ise hep bir renkle anılır ve değişimler onun etrafında döner: İtalya Milli Takımı gibi. Her seferinde mavinin tonları değişir. Her ne kadar “Gök Mavililer” Rusya’daki turnuvada olamasa da başarıları ve formalarıyla her Dünya Kupası’nda hafızalarda olacaktır.
İtalya, Dünya Kupalarına ilk kez (ev sahipliği yaptığı ve kazandığı) 1934 yılında katılır. O turnuvadan itibaren ağırlıklı olarak ‘Azurri’ yani ‘Gök Mavisi’ olarak anılan formayı tercih eder. İkinci renkleri ise beyazdır. Ülke bayrağının renkleri yeşil-beyaz-kırmızı olsa da milli formanın rengi, cumhuriyetin kurulmasına öncülük eden ve 1946’da tarihe karışan Savoy Hanedanı’nın bayrağından geliyordur. Mavi ve beyaz dışında İtalyan milli futbolcuların Dünya Kupaları’nda giydiği bir forma daha vardır: siyah forma.
Fransa’da düzenlenen 1938 Dünya Kupası’nda İtalya, ev sahibi karşısında oynayacağı çeyrek final karşılaşmasına siyah formayla çıkar. Siyah renk o dönem iktidarda olan Mussolini’ye bağlılık yemini eden faşist paramiliter grupların rengidir. Başlama vuruşundan önce İtalyan futbolcular, Paris’te stadyumu dolduran futbolseverlerin karşısında Mussolini’nin faşist selamını da verirler.
GÖZLÜKLÜ FUTBOLCU
Güney Amerika ülkesi Uruguay’da yapılan ilk Dünya Kupası’ndan 4 yıl sonra organizasyon Avrupa’ya taşınır. İtalya’da düzenlenen 1934 Dünya Kupası’nın ilginç futbolcularından biri de kuşkusuz Leopold “Poldi” Kielholz’ dir. İsviçre’nin golcüsü gözündeki problemden dolayı maçlara gözlükle çıkar. Turnuvadaki ilk maçta Hollanda karşısında da gözlükle oynar ve o mücadelede iki gol atar. İlk golü aynı zamanda İsviçre’nin dünya kupalarındaki ilk golüdür. Leopold, milli takım kariyerinde çıktığı 17 maçta 12 gol atar. Gözlük ve Hollanda deyince Edgar Davids’i de anmamak olmaz.
ÇIPLAK AYAKLAR
Hindistan, 1950 Dünya Kupası’na katılma hakkı elde eder. Asya temsilcisinin ufak bir isteği olur: sahada çıplak ayaklarla mücadele etmek. Çünkü o dönem Hindistan’da futbol çıplak ayakla oynanır. Ama istekleri FIFA tarafından hemen geri çevrilir. Hindistan da krampon giyme şartında diretilmesi üzerine turnuvaya katılmama kararı alır. Kimi kaynaklara göre ise bu kararın arkasında, o dönem Hindistan’ın mali problemler yaşaması yatar ve yetkililer ‘çıplak ayakları’ bahane eder.