– Bir Sezgin RIZAOĞLU –
Hangimiz çocukken bilgisayar başında durmadan onu oynamadık ki? Hangimiz onun için okulu kırmadık veya arkadaşlarımızı ekmedik ki? Futbol menajerlik oyunlarının başlangıcına gidelim. Bizi o sandalyeye kilitleyen o ilk oyunun çıkışına…
Dünya dönüyor.
Her zamanki gibi gerçek zamanlı bir gösteri…
Bir 1973 yılı sabahı, İstanbul’un Sarıyer’inde bir evde küçük bir çocuk, önündeki kitaplara gömülmüş, ödevini yapıyor.
Ya da siz öyle sanın…
Daha doğrusu ailesi öyle sansın. Çünkü onun aklı hep meşin yuvarlakta. Kitaplarının arasına sakladığı, kendi yaptığı kağıttan futbol oyununda.
Kenan, ailesinin ona verdiği ödevleri yapıyor bir nevi… Çünkü “Futbol oynamak yok, ödevlerini yapacaksın” sözü hakim evin içinde.
Durur mu Kenan.
İçindeki futbol ateşini söndürür mü Kenan.
Alıyor eline kağıdı kalemi… Satırlara yazıyor futbolcuların ismini… Cemil Turan, İsmail Arca, Alpaslan Eratlı… Yanlarına değerlerini… Kendi takımına hangi futbolcuyu alacağını ölçüyor, biçiyor. Defans fazla güçsüz oldu diyor. Tamam işte şimdi oldu diyor.
Kaleminden zar yapıyor, atıyor da atıyor… O zar atıyor, takımı gollerini sıralıyor.
Birden odaya babası giriyor. Oysa daha sezon ortası kağıttan oyununda…
Baba görüyor Kenan’ın ders çalışmak yerine bir şeylerle oynadığını… Alıyor futbolcu isimlerinin yazılı olduğu kağıdı, sobaya atıyor.
“Ders çalışıp adam olacağına, nelerle oynuyorsun” diyor kızarak oğluna.
“Bir daha görmeyeyim…”
Kenan o günden sonra ödevlerine sarılıyor. En çok da ailesinin ona verdiği ödevlere… Üniversiteyi kazanıyor, makine mühendisi oluyor.
Oysa o her zaman futbolun içinde olmayı hayal ediyordu.
Dünya dönüyor.
Her zamanki gibi gerçek zamanlı bir gösteri…
Bir 1973 yılı sabahı, Devon’ın Paignton’sında bir evde küçük bir çocuk, önündeki kitaplara gömülmüş, ödevini yapıyor.
Ya da siz öyle sanın…
Daha doğrusu ailesi öyle sansın. Çünkü onun aklı hep meşin yuvarlakta. Kitaplarının arasına sakladığı, kendi yaptığı kağıttan futbol oyununda.
Kevin (Toms), ailesinin ona verdiği ödevleri yapıyor bir nevi…
Çünkü “Önce dersler…” sözü hakim evin içinde.
Durur mu Kevin.
İçindeki futbol ateşini söndürür mü Kevin.
Alıyor eline kağıdı kalemi… Satırlara yazıyor futbolcuların ismini… George Best, Ray Clemence, Bobby Moore… Yanlarına değerlerini… Kendi takımına hangi futbolcuyu alacağını ölçüyor, biçiyor. Forvet fazla güçsüz oldu diyor. Tamam işte şimdi oldu diyor.
Evde bulduğu zarı atıyor da atıyor… O zar atıyor, takımı gollerini sıralıyor.
Birden odaya babası giriyor. Oysa daha sezon ortası kağıttan oyununda…
Baba görüyor Kevin’ın ders çalışmak yerine bir şeylerle oynadığını… Eline alıyor futbolcu isimlerinin yazılı olduğu kağıdı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor.
Uzun uzun anlatıyor Kevin babasına… Babası şaşırıyor, kağıt üzerindeki menajerlik oyunun mantığına… Oğluna aferin diyor.
Kevin o günden sonra ödevlerine sarılıyor. En çok da ailesinin ona verdiği ödevlere… Üniversiteyi kazanıyor, yazılım mühendisi oluyor. 1982 yılında ilk futbol menajerlik oyunu Football Manager’ı ZX Spectrum için piyasaya sürüyor. Bu oyunla birlikte yepyeni bir bilgisayar oyunu türü açılıyor: futbol menajerliği simülasyonu. Oyun büyük bir başarı kazanıyor ve Amstrad PC, Commodore 64, BBC Micro gibi sistemlere uyarlanıyor.
Bilinen ilk menajerlik simülasyonu olan bu oyun serisi ancak 90’ların sonuna kadar devam ediyor. 2004 yılında ise Sports Interactive, dağıtıcısı Eidos’tan ayrılmasıyla Championship Manager isim hakkını kaybediyor ve seriye Football Manager ismiyle devam ediliyor.
Kevin’in yarattığı oyun zamanla hayatımızın bir parçası oldu. Oysa Kevin, o zamanlar bu kadar futbolun içinde olmayı hayal etmiyordu.