-Bir Batu ANADOLU yazısı-
İskandinav oyuncular, özellikle 2000’li yıllardan sonra Türk futboluna giriş yaptılar. Ondan önce ise üç büyükler dışındaki takımlara pek uğramadılar, uğrayanlar ise pek iz bırakamadılar. Biz de kariyerli İskandinav oyuncuların Anadolu maceralarını derledik.
Roland Magnusson (1967-69 Altay)
Roland Magnusson sadece Anadolu’da değil, Türkiye’de forma giyen ilk İskandinav oyuncu olarak tarihe geçer. 1943 doğumlu Magnusson, kariyerine Djurgarden takımında başlar. Bu takımla İsveç şampiyonluğu yaşayan oyuncu, Altay umumi kaptanı İsfendiyar Sirel’in dikkatini çeker. Magnusson, 200 bin lira karşılığında İzmir ekibine transfer olur. Gazetelere yaptığı açıklamada en büyük özelliklerini hızlı olmak ve topa sert vurmak olarak açıklayan oyuncu, daha çok sol açık ve sol iç olarak oynamasına karşın Avrupa Kupaları’nda attığı goller nedeniyle golcü bir forvet oyuncusu olarak lanse edilir. Ligde tam olarak bu beklentilere karşılık veremez, hatta bir ara takımın ünlü golcüsü Ayfer Elmastaşoğlu ile arası açılır. Yine de özellikle “sünnet temizliktir” diyerek sünnet olması ve bu nedenle takım arkadaşları tarafından Hüseyin diye çağrılmasıyla zamanla herkesin sevgilisi olur! İsveç’te kendisine ‘Turken’ lakabı takılan Magnusson; İzmir’de yaşamaktan dolayı mutluluk duyduğunu, Türk futbolunun da çok kaliteli olduğunu söylese de gidişi, gelişinden daha sessiz olur. Kariyerini, altı yıl formasını terleteceği AIK Solna takımında sonlandırır.
John Nielsen (1969-71 Göztepe)
İzmir’in bir diğer takımı Göztepe’de forma giyen John Nielsen, adını Danimarka 2. Küme’de attığı gollerle duyurur. İki sezonda 35 gol kaydeden Nielsen, ilk olarak bir diğer sarı-kırmızılı takım olan Galatasaray’ın radarına girer. Metin Oktay’ın jübilesinden sonra teknik direktör Kaloperoviç’e önerilen Nielsen, hocadan veto yer. Nielsen’in, Kaloperoviç’in transferden komisyon istediğini iddia etmesi ise ortamı daha da gerer. Bu süreçte devreye giren Göztepe, oyuncuyla anlaşır ama bu sefer de Adnan Süvari krizi patlak verir. Transferden haberi olmayan Süvari, önce istifasını verse de dört gün sonra takımın başına döner. Bülent Eken’in de antrenör olarak yer aldığı takımda Nielsen, tıpkı Magnusson gibi Avrupa kupalarında fırtına gibi eser. 1969-70 sezonu Kupa Galipleri Kupası’nda Union Luxembourg’a 2, Cardiff’e ise 1 gol atar. Göztepe çeyrek finalde Roma’ya elenir. O sezon ligde sadece 3 gol atabilen Nielsen ertesi sezon tekrar eşleştikleri Union Luxembourg maçını da boş geçmez. Fakat ligde sadece 1 gol atabilmesi sonucu sezon sonunda Göztepe’ye veda ederek FC Bremerhaven’ın yolunu tutar. Göztepe’nin altın döneminde kadroda yer alan Nielsen, en son 2009 yılında oynanan Göztepe-Sarıyer maçında tribünde görülür.
Lars Olsen (1991-92 Trabzonspor)
Futbola Glostrup takımında başlayıp Koge BK ve Brondby formaları giyen Danimarka Milli Takım kaptanı Lars Olsen, 1991-92 sezonu için Trabzonspor ile anlaşır. 30 yaşında ilk kez yurt dışına çıkan deneyimli oyuncu, bordo mavililerin teknik direktörü Urbain Braems’in gözdesi olmakla birlikte Sepp Piontek sonrası Türkiye’ye akmaya başlayan Danimarkalı oyuncuların da öncüsüdür. Türkiye’ye geldiğinde “hayatımın futbolunu oynayacağım” demeciyle manşetleri süsleyen Olsen, kimi taraftarlarda ise ikinci baharını yaşamaya gelen bir oyuncu izlenimi uyandırır. Trabzonspor lige iyi giriş yapamazken Olsen de Türk futbolunun mantalitesini eleştirmeye başlar; ona göre herkes hücumu düşünmekte ve sürekli pozisyon vermektedirler. Avrupa kupalarında ise bordo mavili takımın kaptanlık pazubandı ona emanet edilir. Lyon’a karşı alınan 4-3’lük ve 4-1’lik galibiyetlerde sahadadır. Bu galibiyetlerin de coşkusuyla “Laz Olsen” olarak anılan futbolcunun yıldızı ise yine bir Avrupa maçında söner. UEFA Kupası 3. Turunda B1903 (bugünkü Kopenhag) takımına 1-0 ve 1-1’lik sonuçlarla elenilmesinde tüm suç doğal olarak “Casus Olsen”e aittir. Sezonun bitiminde Bursaspor’u 5-1 mağlup ederek kazanılan Türkiye Kupası’na rağmen Olsen’in ipi çoktan çekilmiştir. Lakin tecrübeli oyuncu sözleşmesini feshetmek için döndüğü Trabzon’a önemli bir apoletle iner: O yaz Danimarka, onun kaptanlığında Avrupa şampiyonluğunu kazanmıştır! Olsen de omuzlarda gelip sessiz sedasız ayrılanlar kervanına katılır.
Goran Sörloth (1993-94 Bursaspor)
Piontek’le başlayan Kuzey Avrupalı oyuncu akını sadece Danimarkalılar ile sınırlı kalmaz. 1993-94 sezonu için Bursaspor’un başına geçen Piontek, Fenerbahçe’nin de istediği Norveçli forvet oyuncusu Goran Sörloth’un peşine düşer. Yeşil beyazlıların fiyat yükseltmesi sonucunda Milli oyuncu, İstanbul aktarmalı olarak Bursa’ya gelir. Danimarkalı Frank Pingel ile birlikte oynamaya başlayan Sörloth da 32 yaşının verdiği deneyimle “ikinci baharımı yaşamaya geldim!” demekten geri kalmaz. Avrupa hedefiyle çıkılan sezonda Sörloth’un başı sakatlıklardan dolayı çok ağrır ve bir türlü tempo tutamaz. Aynı dönemde Milli Takım’dan da kopan oyuncu, sezonu 25 maçta 5 gol ile tamamlayabilir. Takım ise ligde 9. sırayı almıştır. 1994 Dünya Kupası kadrosunda yer alsa da sadece bir maç oynayabilen Sörloth’un adı sonrasında Antalyaspor ile anılır. Fakat onun tercihi Danimarka olur ve Viking takımında 1 yıl daha futbol oynayarak futbolu bırakır.
Atli Edvaldsson (1989-90 Gençlerbirliği)
Ankara’nın kırmızı-siyahlı ekibi, 1989-90 sezonu için İzlanda futbol tarihinin en kariyerli isimlerinden biriyle anlaşır. 32 yaşındaki orta saha oyuncusu Atli Edvaldsson, dokuz yıl Almanya’da forma giydikten sonra Türkiye’ye gelen ilk İzlandalı futbolcu unvanını kazanır. Edvaldsson, Gençlerbirliği’ne imza atsa da Türkiye’ye gelişi biraz gecikir. Aynı dönemde 1990 Dünya Kupası Elemeleri’nde Türkiye’nin rakibi olan İzlanda, takım kaptanı Edvaldsson’un öncülüğünde canımızı oldukça yakar. Ekim ayında Ankara’ya gelen oyuncu, iddialı ve samimi açıklamalar yapar. İzlanda Milli Takımı’ndan hocası olan Siegfried Held’in Galatasaray’ını eleştirerek “Bizim şampiyonluk şansımız onlardan fazla!” der. İlk maçında Bursaspor’a gol atarak iyi bir başlangıç yapan Edvaldsson, bir süre sonra takımın vasat performansına ortak olur. 23 maçta attığı 4 golle Gençlerbirliği’ni ancak 14. sıraya taşıyabilirken Galatasaray da sezonu 4. sırada bitirebilecektir! Bir yıllık macera sonunda Edvaldsson, emeklilik öncesinde son bir kez İzlanda’ya döner ve üç yılın sonunda jübilesini yapar.
Bent Christensen Arensoe (1997-98 Gençlerbirliği)
Gençlerbirliği’nde forma giyen Danimarkalı Bent Christensen Arensoe ise hücum hattında bekleneni veremeyenlerden olur. 1967 doğumlu Christensen, özellikle 1987-1991 yılları arasında Brondby’de oynadığı futbolla dikkat çeker. Üç kez gol kralı olan ve takımıyla 1991’de UEFA Kupası’nda yarı final gören Christensen, aynı yıl Schalke’ye geçer. Fakat oyuncunun ‘Turbo’ olan lakabı, buradaki kötü performansından sonra ‘Trabi-Bent’e (Trabi, eski bir Doğu Alman otomobil markası) dönüşür. Olympiacos ve Compostela ile Avrupa yolculuğuna devam eden Christensen, 1997 yılında Gençlerbirliği ile anlaşır. İlk maçında Dardanelspor’a attığı golle iyi bir başlangıç yapsa da sonraki maçlarda diğer forvet oyuncuları Patrick Pascal’ın ve genç Ümit Karan’ın gölgesinde kalır. Aralık ayına kadar 13 maçta 3 gol atabilen Christensen, dört ay sonunda kulüple ilişkisini keser ve Brondby’e döner. Gençlerbirliği sezon sonunda averajla ligde kalmayı başarırken Christensen ise 50 maçta atacağı 20 golle Brondby’e ligi ve kupayı kazandırarak kariyerini noktalar.