– Bir Batu ANADOLU yazısı –
Bazı zaferler meydanlarda kazanılır bazıları ise topla, yeşil sahalarda. Ama ikincisinin yaratacağı kıvılcım, meydanlara barış olarak dönebilir.
5 Temmuz 1962 Stadyumu’nda yüz binin üzerinde taraftarın gözlerini yeşil sahaya diktiği günden 50 yıl öncesiydi. Cezayirli bir Berberi yazar olan Mouloud Mammeri, “Hayır kardeşim. Yeterince acı çektik, şimdi fakir için talihli olma zamanı.” cümlesini kağıda dökmüştü. Romanının ismi “Adil’in Uykusu”ydu. Adaletin uykudan uyanması ve zor durumda olanın zafer kazanması için stadyuma adını veren tarih beklenmişti: Cezayir’in bağımsızlığını ilan etmesi. Ama adaletin terazisi şaşmakta gecikmemiş ve bazıları diğerlerine göre daha eşit olmuştu. Mammeri’nin de mensubu olduğu Berberi halkı, Arapların baskısı altında zor günler geçiriyordu. 1980’de Mammeri’nin öncülüğünü yaptığı Berberi halk hareketinin fırtınası başka bir fırtınayı da tetiklemişti: Futbol.
80’li yıllara kadar futbol sahnesinde rolü olmayan Cezayir isimli bir aktör, 1980 Afrika Uluslar Kupası’nın finalinde Nijerya’nın karşısına çıkma cesaretini gösteriyordu. Ülkedeki Arap Berberi çatışmasının aksine iki halktan da futbolcuların bir arada oynadığı bu takımın finalde aldığı yenilgi elbette Berberi halk hareketinin sonuçları kadar büyük bir facia değildi. Ama o gün ekilen tohumların yeşermesi için on yıl beklemek gerekecekti.
16 Mart 1990 günü tablo daha farklıydı. Cezayir’deki 5 Temmuz 1962 Stadyumu’nda toplanan kalabalık coşkuyla takımını alkışlıyordu. Araplar ile Berberiler omuz omuza vererek Nijerya ile oynanacak final maçı için tribünleri doldurmuşlardı. Önce futbol sahasında yeşeren kardeşlik tüm ülkeye sıçramıştı. Oynadığı beş maçı da kazanarak finale çıkan Cezayir, herkesin takımıydı. Ve bu hikayeye yazılacak bir mutlu sonun da devrim niteliğinde olması şarttı.
38. dakikaya kadar ortada giden maçın devrime dönüşmesi kalede başlar. Ülkede Fransa etkisinin fazlasıyla hissedildiği Setif şehrinde büyüyen kaleci Antar Osmani’nin topu oyuna sokması, ülkenin de bağımsızlığının temsilidir. Sola atılan topu kontrol eden Ait Abderrahmani, emaneti Megharia’ya teslim eder. Megharia, hakimiyetin keyfini fazla uzatmadan Serrar’a bırakır. Nijeryalı oyuncuların baskısı ona 1980’nin acı hatıralarını hatırlatmış olacak ki top yeniden Ait Abderrahmani’ye geçer. Kendi sahasında top çeviren Cezayirli oyuncular, baskı altındaki düzenlerini bozmaları gerektiğini anlarlar. Ait Abderrahmani sol kanattan depara kalkarak uyuyan devi uyandırır. Santra çizgisini geçtikten sonra herkes topun Rabah Madjer ile buluşacağından emin gibidir. Üç sene önce Porto’ya Avrupa şampiyonluğunu kazandıran efsane oyuncu, milli takımın da komutanıdır. Ama gün savaşın değil barışın günüdür. Topla buluşan Madjer değil, Berberilerin Kabiliye bölgesinden Moussa Saib isimli bir genç olur. Topu göğsüyle kontrol ederek geriye hamle yapan Saib daralan alanı açar ve kendisi gibi bir Berberi olan devrimin adını görür: Cherif Oudjani. Saib, süper kartalların savunmasından sıyrılan “devrim”e topu atar. Fransa lig tarihinin en golcü oyuncularından Ahmed Oudjani’nin oğlu olan Cherif de ceza sahası dışındaki yarım yay üzerinde topu önüne alır ve kimsenin beklemediği bir çabuklukla, sağ ayağının içiyle vurur. Milli takımın on, Cezayir’in ise on yıllardır beklediği o hayal, Nijerya kalecisinin bakakaldığı güzel bir tabloya dönüşür. Sahada kenetlenen on bir, Cezayir’de kenetlenen yüz binler halini alır. “Çöl Tilkileri”nin “Süper Kartallar”ı devirdiği o gün futbol baharıyla birlikte Berberi baharını da getirir.
1989’da bu dünyadan göçen Mouloud Mammeri, gurur duyacağı bu tabloyu göremez ama iki Berberi oyuncunun Cezayir’e yaşattığı gurur bazı utançların da tarihe karışmasını sağlar. Berberi dili ulusal bir dil olarak kabul edilmesine rağmen demokratikleşme hareketleri, Cezayir’in futboldaki başarısı gibi kalıcı olmaz. 2013 Afrika Uluslar Kupası, Cezayir için yeni devrimlere neden olur mu bilinmez ama Oudjani’nin şutu bir kıvılcım yaratabildiyse fazlası için umutlanmamak için hiçbir neden yok.