-Bir Batu ANADOLU yazısı-
1974 yılında George Best sahalarda değil magazin sayfalarında top koşturuyordu. Şahsına yapılan hırsızlık suçlaması ise onun için yeni başlangıçlara gebeydi.
Her zamanki gibi sahibi olduğu Slack Alice’te oturuyordu. Alkol konusunda kendi standartlarına göre henüz kantarın topuzu kaçmamıştı. İki dedektif bara gelerek kendisini gözaltına aldılar. Çok değil birkaç yıl önce sahada harikalar yaratan George Best, henüz bir ay önce barına gelen bir kadını dövdüğü gerekçesiyle para cezası almıştı ama bu sefer işlerin daha ciddi olduğu belliydi.
İki aya yakın bir süredir futbol oynamıyordu. Bu süre içerisinde efsanesi olduğu Manchester United küme düşmeme mücadelesi veriyordu. Pek de üzüldüğü söylenemezdi, takımın yeni hocası Docherty kendisini takımdan kovmasaydı ya! Çok umurunda değildi, daha çok içebiliyordu ve Dünya Güzeli seçilen Amerikalı kız arkadaşı Marjorie Wallace ile gönül rahatlığıyla vakit geçirmişti. Gerçi o da gitmişti ya! Formula 1’in ve Indianapolis 500’ün Amerikalı yarışçısı Peter Revson ile gününü gün ediyor olmalıydı. Kaybeden taraf Marjorie’ydi, evet!
Gözaltına alındığında başından aşağı kaynar sular döküldü. Hırsızlıkla suçlanıyordu. Marjorie’nin evinden kürkünü, mücevherlerini, pasaportunu ve hatta 20 sterlin değerindeki alkol şişelerini çaldığını iddia ediyorlardı. İşin vahim kısmı Marjorie ile birlikte ne yaptıklarını, nereye gittiklerini biliyorlardı. Futbolu gazetelerin arka sayfalarından birinci sayfaya taşıdığını iddia eden George, popülerliğinin yarattığı distopyanın içinde sıkışıp kalmıştı.
Gazeteler o süre içerisinde kendisini birinci sayfada konuk etmeye devam ettiler. Hırsızlığı ona çok yakıştırmışlardı. Tıpkı ünlü Fransız hırsız Marius Jacob ve ondan yola çıkılarak yaratılan Arsene Lupin gibi. Jacob, anarşist fikirlerden etkilenerek “fazla” ve “haksız” zengin kimselerin evlerini soymuştu. Lupin ise Jacob’a centilmen bir kişilik eklemişti. Best ise düzenden elde ettiği parayla düzeni eleştiren, sahaların anarşist futbolcusu; kızların sevgilisiydi. Basının gözünde hırsız gömleği, üstünde çok güzel durmuş olmalıydı.
George tüm suçlamaları reddederken Marjorie de onunla olan ilişkisini reddetmekle meşguldü. Gerçekte Peter’ı seviyordu ve George sadece ‘çekici bir adam ve arkadaş’tı. Zamanla yapılan suçlamalarda açıklar ortaya çıkmaya başladı. George ve Marjorie’nin birlikte gittikleri yerler biliniyordu ama tarihler yanlıştı. George gözaltına alındıktan 10 gün sonra Marjorie’nin pasaportu ve mücevherleri isimsiz bir mektupla Sunday People gazetesine gönderildi. Bir hafta sonra Marjorie’nin güzellik tacı bir telefon kulübesinde bulundu. Kısa bir süre sonra yaptığı antlaşmalara uygun hareket etmeyen Marjorie’nin tacı elinden alındı. İşler tersine, gözler Marjorie’ye dönmeye başlamıştı ki son darbenin haberi telefonla geldi: Peter Revson, Güney Afrika’da geçirdiği bir kaza sonucu hayatını kaybetmişti.
George, 27 Mart’ta mahkemeye çıkarıldı. Peter’ın yasını tutan Marjorie mahkemeye gelmedi ve tüm suçlamalar düştü. George özgürdü ama yıpranmış hissediyordu. Kendisine Marjorie’nin gözleriyle baktığında işe yaramaz bir adam gördü. Onun Peter’ı sevdiğini biliyordu ve kimsenin anısına saygısızlık etme niyetinde değildi. United sonrası İngiltere’yi terk ederek Güney Afrika’ya gitti ve kısa bir süre orada futbol oynadı. United sezon sonunda küme düşerken Marjorie, aşırı ilaç kullanımından hastaneye kaldırıldı. İkilinin yolları kısa bir süre sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde kesişti. George dönüşümlü olarak İngiltere’de ve Amerika’da forma giyiyordu, Marjorie ise yıldız tenis oyuncusu Jimmy Connors’un yanına taşınmıştı. George çeşitli suçlamalarla ve büyüleyici futboluyla kariyerini sona erdirirken, Marjorie televizyon alanında kariyer yapmaya başladı.
İkilinin birlikte geçirdiği kısa süre, ikisinin de hayatlarını etkileyecek kadar yoğundu ama George yaşananları magazin sayfaları için, kendisine yakıştırılan “gönül hırsızı” unvanıyla özetlemişti: “O benimle George Best olduğum için ben de onunla Dünya Güzeli seçildiği için birlikteydim. Yaşadığımızın tam anlamıyla arzularımızın paylaşımı olduğunu söyleyemem.”













