– Bir Sezgin RIZAOĞLU yazısı-
Geçtiğimiz günlerde eski milli futbolcu Tayfun Korkut, Alman Bundesliga takımlarından Hannover 96’nın teknik direktörlüğüne getirildi. Bu vesileyle biz de Bundesliga’da çalışan ilk Türk hoca ve bu toprakların yetiştirdiği en iyi kalecilerden biri olan Özcan Arkoç’un hayatına misafir olduk.
“Yıl 1959. 10 Haziran Çarşamba günü. Mithatpaşa’da öyle bir maç var ki sormayın. Galatasaray, Fenerbahçe’den şampiyonluk koparmak için sahaya çıkıyor… 38. dakika doldu. 39’a girmek üzereyiz. Nuri aldı topu, sol taraftan Metin (Oktay)’e doğru geçirdi… Deniz tarafındaki kaleye doğru gidiyor Metin. Tehlikeli olabilir mi henüz belli değil… Kafasını kaldırdı Metin, çapraza baktı. Kalede Özcan var. Vurdu Metin, kaleye doğru gidiyor. Goool. Gooooooool. Metiiiiin. 1 – 0… Fenerbahçe: 0 Galatasaray: 1. Umulmadık anda umulmadık bir gol. Fenerbahçeliler ‘top avuta çıktı’ diye itiraz ediyorlar. Ağları yırttı geçti top! Özcan şaşkın, taraftarlar şaşkın ama Galatasaray 1 – 0 galip durumda.”
O gün Metin Oktay’ın ağları yırtan golü spiker Orhan Ayhan’ın kelimeleriyle yıllar sonra 45’lik bir plakta futbol severlere böyle ulaştı. Dillerden hiç düşmedi o gol. Yıllar yılı hep anlatıldı… Tamam o gol unutulmazdı ama golü yiyen kaleci Özcan Arkoç’un hikayesi yıllar içinde unutuldu. Öyle ki Tayfun Korkut geçtiğimiz günlerde Hannover 96’nın başına geçtiğinde, medya bolca ‘Bundesliga’nın ilk Türk teknik direktörü’ başlıkları attı. Oysa Almanya Birinci Ligi’nde takım çalıştıran ilk teknik adam Özcan Arkoç’tu.
Özcan Arkoç, 1939 yılında Tekirdağ Hayrabolu’da doğdu. Ortaokul yıllarında, derslerden sonra Alpullu Şekerspor’un toprak sahasında arkadaşlarıyla top oynar ve o okul elbiseleriyle kaleye geçerdi. Çok geçmeden Alpullu Şekerspor’un kalecisi ona “Kaleci olmak ister misin?” diye sordu. Böylece o soruyla Özcan’ın kalecilik serüveni başladı. İki sene sonra rota Vefa’ydı. Oysa o yıllar Vefa’da kaleci bolluğu vardı. Genç Özcan da Vefa’nın 7 kalecisinden biriydi. Üstelik içlerinden biri de milli kaleciydi. Özcan yeteneğiyle onca kalecinin arasından sıyrılarak Vefa’nın İtalyan teknik direktörü Giovanni “Nini” Varglien’in gözüne girmeyi başardı ve 1955-56 sezonunda kaleye geçti. Üstelik sadece 17 yaşındaydı.
1958’de Fenerbahçe’ye transfer oldu. Aynı sezon Sarı Kanaryalar, İstanbul Profesyonel Ligi’nin namağlup şampiyonu olurken o, kalesinde sadece 7 gol gördü. Fenerbahçe de en az gol yiyen takım oldu.
Zaman profesyonelleşme zamanıydı… 1959’da Türkiye Birinci Ligi kuruldu. Ligin ilk şampiyonu Fenerbahçe’nin kalecisi yine Özcan Arkoç’tu. O sezon yazının başında Orhan Ayhan’ın anlattığı o unutulmaz golü yedi yemesine ama rövanş maçında takımı sahadan 4-0 galip ayrılacak ve Arkoç da arkadaşlarıyla beraber tribünlerin önünde şampiyonluk turu atacaktı. 1962 senesinde beklenmedik bir şekilde Beşiktaş’a transfer oldu yıldız kaleci. Bir röportajında bu durumu şöyle açıklayacaktı: “Ufak bir anlaşmazlıktan dolayı F.Bahçe’den ayrılmaya mecbur kaldım.” Siyah beyazlılarda Fenerbahçe’den aldığı ücretin beşte birini alması da sözlerinin en büyük kanıtıydı.
Bu transferle Asya yakasından Avrupa yakasına geçmişti geçmesine ama onun aklında hep Avrupa’nın aslında oynama arzusu vardı. O yıllarda Genç Milli Takımlar’da yurt dışında maçlara çıkıyordu, orada oynama arzusu her seferinde içinde kıpır kıpırdı. Çünkü orada sahalar iyiydi! Hele de o yıllarda bir kaleci için oynadığın sahanın önemi ayrıydı. Çünkü golü engellemek için yapılan her atlayışın bir inişi de vardı. Sonunda 1961 yılında kendi imkanlarıyla Bayern Münih’in antrenmanlarına katılmak üzere Almanya’nın yolunu tuttu. Olmadı ama yılmadı. Ertesi yıl bu sefer Frankfurt’un antrenmanlarına çıktı. Sonuç yine hüsrandı. Tam umudunu kesiyordu ki 1964 yılında, Fenerbahçe’den eski teknik direktörü Ignac Molnar onu Viyana’ya davet etti. Önce Rapid Viyana takımıyla antrenmanlara çıktı. Ardından da Austria Viyana ile. Onun için yapılan özel maçta sonunda Austria takımının yöneticilerinin gözüne girdi. Hemen transfer teklifi sundular. Beşiktaş’a da o dönemin parasıyla 4.500 dolar bonservis ödendi.
Artık Özcan Arkoç’un gurbet günleri başlamıştı. Üç yıl Austria macerasından sonra yolu bu sefer Hamburg’a düştü. Bu transferin ilginç hikayesi Aksiyon Dergisi’nin 15 Kasım 2010 sayısındaki Özcan Arkoç yazısında şöyle anlatılır: “Kalecisi sakatlanan Hamburg telaş içindedir. Bu arada Hamburglu bir gazeteci Viyana’daki başka bir gazeteci arkadaşıyla görüşürken Hamburg’un kaleci aradığını da araya sıkıştırır. Viyana’daki gazeteci de Özcan Arkoç’u tavsiye eder. Sonrasında antrenörler görüşür. Ve bu transfer gerçekleşir.”
Hamburg’da geçirdiği 8 sene boyunca unutulmaz maçlar çıkardı yıldız kaleci. En unutulmaz maçı ise 1968’de Kupa Galipleri Kupası finalinde Milan’la oynanan maçta kaleye geçmesiydi. Hamburg şanssız iki gol yiyerek Milan’a kaybetti o gece. Özcan Arkoç’un tek teselli ise bir Avrupa Finali’nde sahaya ilk onbirde çıkan ilk Türk futbolcu unvanını almasıydı.
1967-75 yılları arasında kesintisiz Alman kulübünün file bekçiliğini yaptı. 1975’te aşil tendonundaki sakatlıktan dolayı futbolculuk kariyerini noktalayan Arkoç, ardından Hamburg kulübünün yardımcı antrenörü oldu. Alman takımı 1976-77 sezonunda Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nı kaldırırken takımın bir parçasıydı. Futbol oynarken bu kupayı finalde kaybetmişti ama 2 yıl sonra yardımcı antrenör olarak bu kupayı kazanma gururunu yaşadı. 1977-78 sezonunda Kupa Galipleri Kupası’nden elendikleri için gönderilen teknik adam (ilerleyen yıllarda dünyanın en çok takım çalıştıran hocası unvanını alacak olan) Rudi Gutendorf’un yerine Hamburger SV’nin teknik direktörlüğüne getirildi. Arkoç, Bundesliga’da takım çalıştıran ilk Türk teknik direktör olmuştu. O sezon takımda kimler yoktu ki; Felix Magath, Kevin Keegan… Takımın başına geçtikten bir ay sonra ilk büyük sınavına çıktı Özcan: UEFA Süper Kupa finalinde Liverpool ile karşılaştı. O dönem iki maç üzerinden oynanan finalin ilk ayağı 1-1 bitmişti. Ancak deplasmandaki rövanş maçında aldıkları 6-0’lık mağlubiyet kötü bir hatıra olarak anı defterinde yerini aldı. Takımının ligde orta sıralarda yer alması, Almanya Kupası’nda çeyrek finalde Schalke 04’e elenmesi ve kendisinin futbolcular üzerinde baskı kuramaması nedeniyle sezon sonunda görevden alındı. Arkoç, Bundesliga’da takım çalıştıran ilk Türk teknik direktör olmuştu.
Bir sonraki sezonunun ikinci yarısı 2. lig lideri Wormatia Worms ‘u çalıştırmaya başladı. Nisan ayında takım lig üçüncülüğüne düşünce takımdan ayrılmak zorunda kaldı. 1979’da yine bir diğer ikinci lig takımı Holstein Kiel’in başına geçti. Ancak burada da başarı sağlayamayıp 13. haftanın sonunda takımdan ayrılmak zorunda kaldı. Antrenörlük kariyerini ise her şeyin başladığı yerde, Türkiye’de bitirdi. 1983-84 sezonunda Kocaelispor’un başına getirildi. Tarihin cilvesine bakın ki; ligin orta sıralarında yer alan Kocaelispor ile yollarını, Nisan 84’te sezon bitmeden ayırdı.
Arkoç belki teknik direktör olarak Türkiye ve Almanya’da büyük başarılara imza atmamıştı ama Türk futbolunun geleceğine kaynak yaratmış, Almanların korkulu rüyasına dönüşecek olan bir projeye imza atmıştı. 1983 senesinde Futbol Federasyonu’na bir öneride bulundu: Frankfurt’a bir büro kurulsun ve oradan bütün Avrupa’daki gurbetçi futbolcular gözlensin! Önerisi kabul edildi ve Yıldıray, Hamit Altıntop, Nuri Şahin’ın gibi gurbetçilerin Türk Milli takımı forması giymelerinin yolu açıldı…
Türk futbol tarihinin ünlü kalecilerinden Fatih Uraz, ‘Adamın Abdalı Kaleci Olur’ kitabında Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi iki kalecisinden biridir der Özcan Arkoç için. Ne yazık ki o da tarihin tozlu sayfalarında unutuldu gitti. Bugün sizin unutulmaz futbolcular klasöründe yeri baki olduysa ne mutlu bize.