-Bir Mustafa KOÇ yazısı-
İki kafadarın dibe batmış hayatlarını ve dostluklarını anlatan bir filmde işin içine bir de Dünya Kupası girerse tadından yenmez. Hele bir de müziklerini Eric Clapton yaptıysa…
Dublin, Kasım 1989. Brendan Reeves, nam-ı değer “Bimbo”, fırıncı olarak çalıştığı işinden atılır. En yakın arkadaşı Larry zaten işsiz aylak bir babadır. Brendan ile birlikte her akşam pubda kafa kafaya verip bu işe çözüm bulmaya çalışlar, yuvarlanan biralar eşliğinde ve ne kadar işsiz olsalar da bira için her zaman paraları vardır. Aylar bu şekilde geçer. Tam işsizlikten ve parasızlıktan çok bunaldıkları bir gün, ortak bir arkadaşları kanlarına girer ve terkedilmiş bir karavanı alıp fast food işine girmelerini bu işten çok para kazanacaklarını anlatır. Bimbo gaza gelir ve karısını da ikna ederek Larry’e bu işi yapmaları gerektiğini söyler ve işten kovulduğunda aldığı tazminat ile karavanı alıp onu modifiye ederler. Tam bu sırada da 1990 Dünya Kupası başlar ve İtalya’da, umut vadeden tüm İrlandalıları heyecanlandıran bir takım sahne alır. Tüm kasaba pubda toplanıp Dünya Kupası’nı izlemeye başlarlar.
E, o İrlanda da umut edilecek bir takımdır tabii ki. İrlanda Cumhuriyeti, ilk ışığı Euro 88 elemelerinde verdi. Bulgaristan, Belçika, İskoçya ve Lüksemburg’unda bulunduğu eleme grubundan dört galibiyet, üç beraberlik ve bir yenilgiyle birincilikle çıktılar ve kupaya katılma hakkı kazandılar. Kupada çok zorlu bir grup vardı. Sovyetler Birliği, Hollanda ve İngiltere ile aynı grupta bir üst tura çıkma mücadelesi verdiler. İlk maçta İngiltere’yi, Houghton’un golü ile yediler ve harika bir başlangıç yaptılar. İkinci maçta ise grubun iddialı takımı Sovyetler Birliği ile karşılaştılar ve maç 1-1 beraberlikle bitti. Ancak son maçta Hollanda’ya 1-0 kaybettiler ve gruptan çıkma şanslarını bir puanla kaybettiler. Fakat İngiltere’nin üstünde grubu üçüncü olarak bitirmeyi başarmışlardı.
Sıra 1990 Dünya Kupası elemelerine gelmişti. İspanya ve Kuzey İrlanda ile aynı grupta yer aldılar ve İrlanda Cumhuriyeti kaldığı yerden devam etti. Eleme gurubunu, İspanya’nın bir puan gerisinde 12 puanla ve tek mağlubiyetle ikinci sırada bitirdiler. Bu tek mağlubiyet de grup birincisi İspanya karşısında alınmıştı. Yine umut vaat eden bir performansla İtalya yolunu tutmuştu takım. Tüm İrlanda da publarda, televizyon karşısında heyecanla takımın bu kez guruptan çıkmasını umut ediyordu.
Bizim kafadarlar da Bimbo’s Burger adını koydukları karavanlarını pubın önüne çekerler ve maçlarla birlikte heyecanla müşterilerini beklemeye başlarlar. İrlanda Cumhuriyeti de kupada yine Hollanda ve İngiltere ile aynı gruba düşer. Ancak bu kez İngiltere daha derli toplu bir takımla kupadadır ve Euro 88’e göre çok daha iyi oyun sergilerler. İlk maç iki takım karşı karşıya gelir. Lineker’in hemen maçın başında attığı gole, İrlanda Cumhuriyeti Sheedy ile karşılık verir ve maç 1-1 sona erer. İrlanda Cumhuriyeti, İngiltere’ye yine çelmeyi takmıştır.
Bu coşkuyla başlayan turnuva bizim kafadarlarında işine yarar ve sokaklara dökülen taraftarlar maç sonlarında soluğu koşarak “Karavan”ın başında alırlar. Kupayla birlikte Bimbo ve Larry’nin işleri de harika bir başlangıç yapmıştır.
Grubun ikinci maçında İrlanda Cumhuriyeti, Mısır ile beraber kalır ve gruptan çıkmak için son maç büyük önem kazanmıştır. Son maç ise kupanın da iddialı takımlarından Hollanda ile oynanacaktır. Grubun ilk maçında İngiltere’ye karşı olduğu gibi Hollanda karşısında da maçın hemen maçında yenik duruma düşer İrlandalılar, maçın son bölümünde eşitliği yakalarlar ve üç puanla grupta ikinci olarak çıkma şansını elde ederler. Hollanda ise aynı puanla en iyi üçüncü kategorisinden kupaya devam eder. İkinci turda rakip Hagi’li-Popescu’lu Romanya’dırı. Maç 0-0 eşitlikle biter ve penaltı atışlarına geçilir. İki takım da dörder penaltıyı golle sonuçlandırır. Son penaltılarda Rumen Timofte penaltıyı kaçırır ve İrlanda adına topun başına O’Leary geçer. Topu ağlara gönderen O’Leary, tüm İrlanda’yı tekrar sokaklara dökmeyi başarır. Sıra çeyrek finale gelmiştir ve rakip kupada gümbür gümbür giden ev sahibi İtalya’dır.
Tüm kasaba bu kez çeyrek final heyecanıyla pubda toplanır. Ancak bu kez Roma Olimpiyat Stad’ında İtalya karşısında varlık gösterebilmek çok zordur. Kupanın golcüsü Schillaci, 38. Dakikada İtalya’yı öne geçirir ve maç bu şekilde sona erer. Hayeller bu maçla sonlanır ancak İrlanda Cumhuriyeti harika bir turnuva geçirmiştir.
Kupanın heyecanı ile harika günler geçiren kafadarların işleri, İrlanda Cumhuriyeti’nin elenmesi, kupanın da bitişi ile yavaş yavaş durulmaya başlar. İşler azaldıkça da sorunlar artar. Sık sık tartışmaya başlarlar. Özellikle de Larry, Bimbo’nun kendine patronluk taslamasını kendine yediremez ve en sonunda büyük bir kavga ederler. Karavanın arkadaşlıklarına zarar vereceğini düşünen Bimbo ise çok içtikleri bir gecenin sonunda yanına Larry’i de alır ve karavanı denize sürüp ondan kurtulurlar.
Hüzünlü anlarda, sihirli gitarıyla araya giren Eric Clapton bu güzel hikâyenin arasında kulaklarımızın pasını siler. 1990 Dünya Kupası’na selam çakan, iki kafadarın komik ve aynı zamanda hüzünlü hikâyesi, “Futbol ve Sinema” dediğimizde unutulmazlar arasına kendine en güzel yerlerden birini edinir.