-Bir Tunca ARSLAN yazısı-
Bu yazı için bilgisayarın başına oturduğumda Memduh Ün üç gündür yoğun bakımdaydı ve Beşiktaş az önce biten maçta Mersin İdmanyurdu’nu zor da olsa 2-1 yenmeyi başarmıştı. Birilerinin Ün’ün kulağına maçın skorunu, Beşiktaş’ın galibiyetini fısıldadığına eminim… Çünkü genel olarak futbolun, özel olarak da Beşiktaş’ın, 95 yaşındaki usta yönetmene tüm yaşamı boyunca güç ve keyif vermiş olduğunu bilmeyen yoktur.
Atıf Yılmaz anılarında, 1953’te çektiği, Memduh Ün’ün de oyuncu kadrosunda bulunduğu “Aşk Istıraptır”ın, zorluklarla ve dolayısıyla gerginlikle dolu setinden unutamadığı şu manzarayı anlatıyor:
“Memduh Ün’le arkadaşlığımız, böyle bir sahnenin sonunda başladı. Ertesi gün ortaya bir futbol topu çıktı… Memduh, topla profesyonel numaralara girişti. Meğer kısa bir süre önce Beşiktaş’ta, başka takımlarda futbol oynamış. Topa herkes bir ucundan dokunmaya başlayınca buzlar çözüldü.”
Devamını, Memduh Ün’ün futbol ve sinema tutkusu üzerine bir olay daha anlatarak şöyle getiriyor Atıf Yılmaz:
“Memduh yönetmenliğe başlamış… Mekan kırlık bir yer… Güneşin altında saatlerdir çalışan ekip perişan halde… Memduh’un tutkusunu bilen biri, çaktırmadan ortaya bir top yuvarlıyor. Memduh bir iki dokunuyor… ‘Bir prova daha’ diyor sonra, ama aklı topta… Bir iki dokunma daha, setten biri biraz uzaklaşan topu kapıp Memduh’a bir çalım atıyor… Koskoca Memduh Ün bu çalımı yiyecek adam mı? Filmi bırakıp topa girişiyor. Acele bir çift kale kuruluyor…. Yorulanlar gölgede ense yapmaya başlarken, iş paydos ediliyor ve maç başlıyor… (Atıf Yılmaz, “Söylemek Güzeldir”, Afa Yay., s.98, 1995)
Bu satırların sonunda parantez açıp şöyle bir de not düşmüş Atıf Yılmaz:
“Memduh Ün’ün 70 yaşını geçmesine rağmen yakın zamana kadar mahallenin çocuklarıyla, hem de 90 dakika, futbol oynadığını biliyor muydunuz?”
1920 doğumlu Memduh Ün, Vefa Lisesi’nin ardından girdiği tıp fakültesinde okurken Vefa, Galata, Langa gibi kulüplerin formasını giyerek futbol oynamaya başladı. 1941’de Baba Hakkı’lı, Şükrü’lü, Şeref’li Beşiktaş kadrosunda yer alarak yaşamında yepyeni bir sayfa açtı, şampiyonluk yaşadı. Tıp öğrenimini üçüncü sınıfta bıraktı, elektrik idaresinde memurluk yapmaya başladı. 1948’de biraz da gönülsüz biçimde Seyfi Havaeri’nin “Damga” filminde Turhan Ün adıyla rol alarak, Türkiye’de profesyonel futbolcu olarak top koşturduğu yeşil sahalardan beyazperdeye geçen ilk isim oldu. Fakat sinemayı sevdi ve kalıcı oldu. Söz açılmışken, Havaeri’nin “Damga” filminin senaryosunu, çocuk edebiyatımızda futbola dair çok özel yer edinmiş olan “Transfer Ahmet”in yazarı Fikret Arıt’ın bir öyküsünden uyarladığını da belirteyim.
2012’de Horizon Yayınları’nca basılan geniş hacimli anı kitabı “Futbolcudan Yönetmen”de, gerek futbol gerekse sinemaya dair bildiği, yaşadığı her şeyi açık sözlülükle anlattı Ün. Meraklılara, futbol ve sinema tarihimize ilişkin çok ilginç notlar içeren kitabı mutlaka okumalarını öneririm.
Futbolun bu denli içinde olan bir yönetmen, tutkusunu filmlerinde de yansıtmaktan geri duramazdı kuşkusuz. Özellikle yönettiği iki filmde çok belirgindir bu…
1986 yapımı Kemal Sunal’lı Memduh Ün filmi “Garip”, pek çok özelliğinin yanı sıra Kara Kartal sevdasının da sinemaya yansıdığı önemli örneklerden biridir.
Kemal Sunal geçinmek için ne iş olsa yapan futbol meraklısı, Beşiktaş’a aşık, kara kartallı kasketini başından eksik etmeyen bir genç olarak görürüz “Garip”te. Ekmeğini taştan çıkartan delikanlı, Galatasaray’lı bir arkadaşına ait olmasına karşın siyah-beyaz renklere boyadığı sandalın içinde, kundakta bir bebek bulur. Defalarca denemesine karşın bebeği kimseye bırakamayınca, yanına alır, sevgiyle büyütür. Kemal Sunal, bebeğin altını değiştirirken, “Sen Galatasaraylısın galiba, onlar da hemen su koyverirler”, ya da bebek ağlayınca, “Tamam sen kesin Galatasaraylısın, onlar çok ağlar” demektedir. Büyüyünce cin gibi bir kız olur bu ufaklık. Ancak, babasının “telkinleri” doğrultusunda Galatasaray taraftarıdır! Baba-kız sık sık birlikte maça giderler… Ün, net biçimde Beşiktaş sempatizanı bir film olan “Garip”te gerçek futbol maçlarından bolca görüntü kullanmıştır.
Memduh Ün’ün 1980’de çektiği, gene Kemal Sunal’lı “Devlet Kuşu”nda da bolca futbol muhabbeti vardır. Bakkal çırağı olan Mustafa (Kemal Sunal), hayta ve serseri ruhludur ama son derece dürüsttür. Babasının itirazlarına rağmen, top meraklısı erkek kardeşini futbol oynaması için teşvik eder. Mahalle maçlarından görüntüler arasında, Kemal Sunal’ı da başarıyla top sektirirken görürüz. Memduh Ün, bu sahne için Sunal’ı epeyce çalıştırmış olsa gerektir… Çocuklara, “Ayağına dümen tak oğlum, ben size böylemi öğrettim futbolu” diye seslenir Sunal. Çocukların top oynadığı sahaya inşaat yapılmak istenmesi ise işleri çığırından çıkartacaktır. Müteahhit Zülfikar Bey’in “İnşaat sahası değil, stadyum sanki” diye öfkelenmesi de yine sıkı bir mahalle maçından görüntülerle verilir.
Usta yönetmenimize acil şifalar, sinema ve futbol heyecanıyla dolu günler diliyorum.