Dino Zoff, kariyeri boyunca birçok başarı kazandı. Kupalar kaldırdı ve kırılması güç rekorlara imza attı. Tüm bunları yaparken unutulması güç maçlar oynadı. Bu maçlardan unutamadığı ve onun için en önemli olanını ise futbolun mabedinde oynamıştı. Maçın ardından ise manşetler onun için Dünya’nın en iyisi olduğunu, çekinmeden yazdı.
“Bana hiçbir şey sormayın. Size söyleyecek hiçbir şeyim yok. Lütfen beni yalnız bırakın!” 1978 Dünya Kupası’nın hemen ardından tüm gözler onun üzerine çevrilmişken, Dino Zoff’un ağzından bu sözler döküldü. İkinci tur son maçında Hollanda’ya karşı ve kupanın son maçı olan üçüncülük maçında Brezilya’ya karşı öyle maçlar oynamıştı ve öyle goller yemişti ki, o ana kadarki tüm kariyerini neredeyse hiçe sayar bir duruma düşmüştü. O kupadaki son iki maça kadar dünyanın en iyisiydi. Ancak tüm İtalyan basını ve futbol severlere göre kupanın kaçmasındaki başrol olarak gösterildi. İki maçta da İtalya, 1-0 öne geçmeyi başarmıştı. İkinci tur grup maçlarının sonuncusu olan Hollanda maçı, acının ilk yaşandığı maç oldu. İlk yarı İtalya’nın 1-0 üstünlüğüyle geçilmişti. İkinci yarıda ilk önce Brandts ceza sahası yayından Zoff’u avladı. Maçın sonlarına doğru İtalya sahasının ortalarından bir serbest vuruş kazanan Hollandalılar, Mavililerin bir anlık boşluğundan faydalanıp atışı paslaşarak hızlı bir şekilde kullandılar. Topu alan Arie Haan, yaklaşık 35 metreden öyle bir vuruş yaptı ki herkes topu ağlarda gördü. Tehlikenin bir tek Zoff farkındaydı ancak o da tüm çabasına rağmen topu çelemedi. Maç 2-1 Hollanda’nın galibiyetiyle bitti ve finalde Arjantin’in karşısına çıkan onlar oldular. Üçüncülük maçında da aynı senaryo tekrarlandı. İtalya ilk yarıyı 1-0 önde kapadı. Ancak ikinci yarı Brezilya, Nelinho ve Dirceu ile attığı iki golle maçı 2-1 kazanmayı başardı. İki gol de yine ceza sahası dışından gelmişti. Hele Nelinho’nun attığı gol, kupa tarihinin en unutulmaz golleri arasına da girmeyi başarmıştı.
Bu maçlar Zoff’u yıkıma uğrattı. Özellikle medyanın baskısı ve acımasız eleştiriler sinirlerini alt üst etmişti. Soğuk kanlılığıyla bilinen Kaptan, sabrının son noktasına kadar dayandı. Ancak en sonunda o da patladı ve medyaya kızdı. Konuşmayacağını söyledi; “Lütfen artık beni rahat bırakın!” dedi ve sustu.
Bu suskunluk bir buçuk yıl sürdü. Dino Zoff sadece işini yaptı. Onun için önemli olan sadece sahada yaptığı işti ve vermesi gereken cevapları sadece orada veriyordu. En sonunda konuştuğunda ise kırgın olduğu tek şeyin hak etmediği acımasızca eleştiriler olduğunu söyledi. Söylediği şeylerin çarpıtılarak, aslında hiç söylemediği şeylerin servis edilmesine çok kızdığını anlattı. O iki maçın travmasını ise üstünden atmıştı. Çünkü her şeyden önce o bir liderdi. Ve hem Juventus’un hem de İtalya Milli Takımı’nın en önemli parçalarından biri olmayı sürdürüyordu.
Uzun süre gol yememe rekoruyla anılan bir kaleci olarak, 1978 Dünya Kupasında yemiş oldu dört sansasyonel golü arkasında bırakmayı başarmıştı. Geriye dönüp hatırlaması istendiğinde unutamadığı maçlar listesinde o maçlar ilk sıralarda yer tutmuyordu onun için. Bahsettiğimiz gibi o, döneminin en iyisi olarak çok uzun süre gol yememe rekoruna sahip harika bir kaleciydi ve onun zihninde gol yediği maçlar arka plana atılmaya mahkumdu. Onun için en değerli maçlar listesinde çok daha değerli maçlar bulunuyordu. Bunlardan ilkiyse 1973 Kasım’ında Wembley’de İngiltere’ye karşı oynadıkları hazırlık maçıydı.
Unutulmaz Seri
68 Avrupa Şampiyonası çeyrek finalinde Zoff, Bulgaristan’a karşı oynadıkları maçta kaleyi ezeli rakibi Enrico Albertosi’den devraldı. İtalya Milli Takımı’nın birinci kalecisi olmuştu ve turnuva sonunda Napoli’ye Avrupa Şampiyonu madalyasıyla geri dönmeyi başardı. Hem de bunu daha dördüncü kez milli olmuşken yaptı. Daha sonra 70 Dünya Kupası’nda kale tekrar Enrico Albertosi’ye devredildi. Finale kadar ulaşan Mavililer, Brezilya’ya karşı 4-1 kaybettiler ve bu hayal kırıklığı sonrası Albertosi tekrar birinci kaleci pozisyonundan alındı. 1972’ye gelindiğinde Zoff artık İtalya’nın tescilli bir numarası olmuştu. 20 Eylül 1972’de İtalya, Yugoslavya ile 74 Dünya Kupası elemeleri önce son bir hazırlık maçı oynadı. Maçı İtalya 3-1 kazandı. Bu maçta Yugoslavya’nın attığı teselli golünün ise büyük bir önemi vardı. Dünya futbol tarihinin en uzun gol yememe serisinin başlangıcını bu gol oluşturuyordu. Ekim 72’de Lüksemburg’a karşı 4-0 kazandıkları maç ise serinin ilk maçı olarak kayıtlara geçti. İtalya’nın gümbür gümbür gelişi başlamıştı ve buna önderliği sahanın en gerisinden Dino Zoff yapıyordu.
Takvimler Kasım 1973’ü gösteriyordiğinde, Dino Zoff’un gol yememe serisi altı maça ulaşmıştı. İtalya içinde Türkiye, İsviçre ve Lüksemburg’un olduğu 74 Dünya Kupası eleme grubunu dört galibiyet iki beraberlikle lider bitirmiş, Dünya Kupası biletini cebine koymuştu. Hazırlık maçı için Londra’nın yolunu tuttular. Daha önce tarihlerinde Wembley’de İngiltere’yi hiç yenememişlerdi. İngiltere ise Dünya Kupası’na katılma hakkı elde edememişti. Buna rağmen teknik direktör Sir Alf Ramsey hala takımın başında görevdeydi. Alf Ramsey, takımına hala güveniyordu. Herkes eleme grubundaki başarısızlıktan sonra kadroda bir değişim olacağını düşünüyordu. Özellikle bir sonraki Avrupa Şampiyonası için yeni isimlerin kadroda kendine yer bulması bekleniyordu. Ancak sadece iki değişiklik olmuştu. Martin Osgood, Martin Chivers’ın yerine üç yıl aradan sonra ilk kez milli takıma çağrıldı. Bobby Moore da Norman Hunter’in yerine kadrodaki yerini almıştı.
Bir hazırlık maçı olmasına rağmen, hele ki İngiltere’nin Dünya Kupası’na katılamayacağını da düşünürsek yine de prestij için önemli bir maçtı. Bunun bilen İngilizler, Wembley’i doldurmuştu. O gece 80 bini aşkın taraftar tribündeydi. Maçın başlama düdüğüyle tribünlerdeki o enerji sahaya da yansımıştı. İngiltere maça baskılı başlama arzusundaydı ve bunu da daha ilk dakika dolmadan rakibine hissettirmek istedi. Öyle ki orta sahada kaptıkları topla yaptıkları hücumda daha ilk dakika dolmadan Michael Channon’la ilk şutlarını Zoff’un koruduğu kaleye gönderdiler. Bu baskı daha sonra sahanın en iyisi olan Anthony Currie’yle devam etti. İngiliz futbolcu oyunun yönlendirmesinin yanı sıra bulduğu her fırsatta topu Zoff’un koruduğu kaleye göndermeye çalıştı. Zoff ise her seferinde bu düellodan başarıyla ayrıldı. Gole ilk yaklaşan isim ise Manchester Cityli Collin Bell oldu. Orta sahanın ortasında Currie ile birlikte İtalya orta sahasını parçalayan Bell, altı pasın sağında buluştuğu topta vuruşunu yaptı ancak top kaleye paralel bir şekilde ilerlerken Facchetti’nin müdahalesiyle kornere çıktı. Devrenin bitiminde ise bu kez sahneye yine Anthony Currie çıktı. Ceza sahası içinde topla buluşan Currie’nin yaptığı vuruşu, Zoff parmaklarının ucuyla uzanarak kornere çelmeyi başardı. İkinci yarı ise İngiltere ataklarına sağanak yağmur eşlik etti. Soğukla birlikte bastıran yağmur, İtalya için işleri daha da zor bir hale sokmaya başladı. İngiltere baskılıydı ancak ikinci yarının ilk ciddi tehlikesi Riva’dan geldi. Rivera’nın pasıyla ceza sahasının solunda topla buluşan Riva, yaptığı vuruşla Peter Shilton’u ilk rahatsız eden İtalyan oldu. İngiliz kaleci topu güçlükle kornere çelmeyi başardı. Ancak daha sonra İngilizler sazı tekrar ellerine almayı başardılar ve İtalyanlar üstüne baskı kurmayı sürdürdüler. Zoff tek başına direnmeye devam ediyordu ve bu kez onu sınayan Emlyn Hughes oldu. Sol yağıyla çıkardığı sert şutu Zoff, güçlükle kornere çelmeyi başardı. Bu baskı maçın o anına kadar olduğu gibi sonuna kadar da devam etti. Ancak sona yaklaşırken İtalya, neredeyse tüm maç boyunca yapmadığı bir şey yaptı. Zoff’tan başlayarak topu kısa ve garanti paslarla rakip sahaya kadar taşıdılar. En son orta saha yayının az ilerisinde Rivera, Riva’yı sağ çizgiye doğru kaçırdı. Riva, topu yakalayıp ceza sahası çizgisine doğru girmeye çalışırken, Capello da altı pastaki yerini almıştı. Riva, çizgiye inip altı pas üstüne sert bir top gönderdi. Peter Shilton topu güçlükle penaltı noktasına doğru çeldi ancak orada Capello vardı. Sakince topu ağlara gönderen o sihirli dokunuşu yaptı ve top ağlarla buluştu. İtalya neredeyse hiçbir şey yapmadığı maçta Fabio Capello’nun ayağından bulduğu golle maçın son anlarına girilmişken öne geçmeyi başardı. Zoff’un kalede tek başına yaptığı direniş işe yaramış, bu direnişe Capello attığı golle destek vermişti. Son üç dakikada İngiltere gol için yeniden yüklenmeye çalışsa da rakip kalede ciddi bir tehlike yaratmayı başaramadı. Son düdük çaldı ve maç 1-0 İtalya’nın galibiyetiyle sonuçlandı. Bu skor İtalyanların Wembley’de elde ettikleri ilk galibiyet olarak kayıtlara geçmiş oldu. Zoff önderliğinde Maviler, Dünya Kupası öncesinde elde ettikleri yenilmezlik ve gol yememe serisinin yanı sıra bu galibiyetle de ciddi bir mesaj vermeyi başardılar.

Fabio Capello ve Dino Zoff aynı karede.
Herkesin Unutamadığı Maç
Capello, daha sonra futbolculuk kariyeri hakkında konuşurken bu maç için hep; “Tüm futbol kariyerimin bir özeti.” diye bahsedecekti. Gerçekten de öyleydi. Daha sonra bu stada İngiltere Milli Takımı teknik direktörü olarak da çıkacak olan Capello için de bu maçta attığı gol kariyerinde attığı en önemli iki-üç golden biriydi. Wembley’de, İngiltere’yi ilk kez yenmeyi başarmışlardı ve bu başarı da en büyük rol, takımının tek golünü atan Capello’da ve tüm İngiltere ataklarında tek başına ayakta kalan ve kaleye gelen tüm şutları çelmeyi başaran Dino Zoff’taydı. Onun içinse bu maç tüm kariyeri boyunca en unutamadığı maç olarak zihninin bir köşesine kazınmıştı. Kariyerinin devamında Dünya Kupası kaldırma başarısı da yaşayacak Zoff için, ülke futbol tarihinde daha önce Wembley’de yenemedikleri İngiltere’yi yenmek çok büyük anlam ifade edecekti. Öyle ki o maç aynı zamanda İngilizlerin büyük kaptanları Bobby Moore’a da veda maçı özelliği de taşıyordu. Efsane Billy Wright ile kaptanlık sayısını eşitlemiş, 90 kez sahaya kaptan olarak takımının önünde çıkmayı başarmıştı. Toplamda ise 108 kez milli formayı terleten Bobby Moore, o maçtan sonra İngilizlerin efsane kaptanlarından biri olarak milli takıma veda etti.
Zoff ise bu maçtan sonra gol yememe serisini 12 maça kadar çıkarmayı başardı. Toplamda 1142 dakika yani 19 saat iki dakika gol yemeden sahadan ayrılmayı başardı. Bu sürece; 74 Dünya Kupası eleme grubundaki tüm maçlar, son Dünya şampiyonu Brezilya, içeride ve dışarıda yendikleri İngiltere de dahildi. Ancak seri hiç umulmadık bir anda umulmadık bir takımın umulmadık bir oyuncusu tarafından bozuldu. Dünya Kupası gruplarında en az tanınan takımlarından birinin neredeyse hiç tanınmayan bir oyuncusu tarafından bu rekorun sonlanması, aynı bu rekor kadar ikonik oldu. Grup maçların ilkinde Haiti ile karşılaşan İtalya, 46’ıncı dakikada yediği golle 1-0 geriye düştü. Bu gol maç sonucuna bakıldığında hiçbir şey ifade etmiyordu aslında. Çünkü İtalya attığı üç golle maçı almayı bilmişti. Ancak yenilen o gol efsane Dino Zoff’un 12 maçlık rekor serisinin sonuna geldiğini ilan ediyordu. Golü, Emmanuel Sanon atmıştı. Zoff, tüm bu süre içinde dünyaca ünlü birçok forvetin karşısında devleşmiş, kalesini kapamayı bilmişti. Ancak Sanon’un golüne engel olamadı ve seri sonlandı. Onun için bu gol büyük bir rahatlamayı ifade ediyordu. Çünkü ne yaparsa yapsın, ya da takım olarak ne başarırlarsa başarsınlar sadece bu durumun konuşulmasından ve gol yememe rekorunun her geçen gün artmasından bahsedildiğini biliyordu. Bu durum da onu rahatsız ediyordu. Sonunda bundan kurtulduğu için de rahatlamıştı.
Kariyerinin ilerleyen yıllarında da sorulduğunda onun için ne 78 Dünya Kupası’nda yediği gollerden sonra onu uzun süre sessizliğe iten maçlar ne 82’de Dünya Kupası’nı kaldırdığı maçlar ne de Haiti maçında gol yememe rekorunun sona erdiği maçı hatırlıyordu. Onun için kariyerinin en önemli maçı Wembley’de, İngiltere’yi 1-0 yendikleri maç unutulmazlar listesinin başındaydı. Futbolun mucidi olarak kıtaya futbol kültür egemenliğini kurmuş İngilizleri, mabetlerinde ilk kez yendikleri maç onun için çok değerliydi. Hele ki o maçta takım olarak hücum anlamında ortaya neredeyse hiçbir varlık koyamamışken, akın akın gelen İngilizleri tek başına durdurmayı da başarmıştı. Bu maç İngilizlerin de hafızasına derin bir şekilde kazınmıştı. 1973 Ballon d’or oylamasında Zoff, Johan Cruyff’un ardından ikinci sırada yer aldı. Ancak İngiliz Newsweek dergisi Dino Zoff için o unutulmaz başlığı atmaktan çekinmedi; “Dünya’nın en iyisi.”