Albert Camus’nun ‘Yabancı’sında bir günün insan hayatında nelere mal olacağı en iyi şekilde verilir okuyucuya. Soljenitsin’in ‘İvan Denisoviç’in Bir Günü’ de o bir günün aslında neler barındırdığını… 1958 Dünya Kupası’nın esas yıldızını kaydıran ve bambaşka bir gencin dünya yıldızı olmasını sağlayan da o, ‘bir gün’dür işte…
Aleksandır Soljenitsin’in edebiyat dünyasına adını duyurduğu ilk eseri olan ‘İvan Denisoviç’in Bir Günü’, Sovyet çalışma kampında bir mahkûm olan İvan Denisoviç’in kampta geçirdiği bir günü bütün şiddetiyle en vurucu şekilde aktarır. Ağır şartlarda çalıştırılan mahkumların yaşadıkları, çalıştırıldıkları ortamın çetinliği ya da yerden bulunan bir sigara izmaritinden bile mutlu olan insanların neler yaşadığı, empati kurabilme yeteneği olan her insanın etkileyici bir şekilde aklına çakılır mıh gibi… İşte Eduard Streltsov’un da o muhteşem olabilecek kariyerini bitirme noktasına getiren ve Pele’nin yıldızlaştığı 1958 Dünya Kupası’nın dört gözle beklenen yıldızının belki de ‘İlk Futbol Yıldızı’ sıfatını Pele’ye kaptırmasının nedeni de bir gündür. Sadece bir gün…
İlk yankıyı 1955 uyandırır Streltsov, henüz 18 yaşında Sovyet Ligi gol kralı olduğunda. Torpedo Moskova formasıyla attığı 15 golle Sovyet Milli Takımı’nın dikkatini çeker. Nitekim 1956 Melbourne Olimpiyatları’nda da kadrodaki yerini almayı başarır. Final maçında sahadaki yerini alamasa da özellikle yarı finalde Bulgaristan’a attığı iki golle galibiyeti getirir. Antrenör Gavril Kacharin’in finalde şans vermediği yıldızımız, yerine oynayan forvet Nikita Simonyan’ın madalya teklifin ise ‘Ben bunun gibi daha çok kazanacağım’ cümlesiyle reddeder. Takip eden yıllar 1957 ve 1958’de Balon d’Or oylamalarında ilk 20’ye girmeyi başarmıştır. (13. Ve 7.) 1958 ise Streltsov’un beklediği anlardan birine sahne olacaktır…
İsveç’te düzenlenecek Dünya Kupası kadrosunda da yer bulan Streltsov, yeteneğini tüm dünyaya göstermesi için ilk fırsatını yakalar. Üstelik İsveç’in onun kariyerindeki yeri bir başkadır. İlk milli heyecanını İsveç karşısında yaşamış ve yedi gollü Sovyet zaferine üç golle destek atmıştır. 1958 Dünya Kupası için giyilecek formaların provası için takım arkadaşlarıyla buluşmaya giden Streltsov, olacaklardan habersizdir…
Buluşmak için karar aldığı arkadaşları Mikhail Ogonkhov ve Boris Tatushin, buluşmaya geç kalınca Sergei Salnikov ile karşılaşır. Salnikov’un birkaç kadeh içki teklifine sıcak bakar. İçki ile arası en az futbol kadar iyi olan Streltsov’un uzun süre beklediği Tatushin de pilot arkadaşı ve onun kız arkadaşı ile teşrif eder bir süre sonra. Sovyet Ordusu pilotlarından Eduard Karakhonov’un kız arkadaşının arkadaşı olan Marianna Lebedeva ise dünya futbol tarihini değiştirmek üzere oradadır…
Alkolünde etkisiyle Marianna ile yakınlaşan Streltsov, Karakhonov’un teklifi üzerine geceyi Marianna ile onun evinde geçirir. İşte o gece, Streltsov’un uzun süre uyanamayacağı bir kâbusun başlangıcı olur. Marianna Lebedeva, Streltsov’un ona tecavüz ettiğini iddia eder. Bu iddia Streltsov’un İskandinav hayalinin sonu olacaktır. Kadrodan çıkarılan ve tutuklanan Streltsov, suçu kabullenmese de içeriden çıkması imkansızdır artık… Dünya Kupası hayalleri suya düşen Streltsov için gulag günleri de başlamıştır. Çalışma kampında kaldığı sürede takımı Torpedo Moskova’nın kurulduğu ZIL Otomobil Fabrikası işçilerinin grevine kadar bir çok yol denense de, Streltsov özgürlüğüne kavuşamaz. Zaten bir çok insan göre de başına gelenlerin nedeni Torpedo Moskova ile olan bu gönül bağıdır. KGB takımı olan Dinamo Moskova ve ordunun takımı olan CSKA Moskova’nın tekliflerini reddeden ve Torpedo’da zaferler kazanmak istediğini belirten Streltsov, bir şantajla bu hale getirilmiştir. Bu iddia hala zaman zaman tartışma konusu olurken Streltsov 1963 yılında Brezhnev’in de devreye girmesiyle serbest kalır.
Kısa bir antrenman sürecinden sonra futbola ve Torpedo Moskova’sına kavuşan Streltsov, 1965 yılında Torpedo Moskova’yı şampiyonluğa taşır. Yıllar ondan eski hızını alsa da yeni mevkisi olan orta sahada takımını sırtına almayı bilir. 1967 ve 1968 yıllarında Sovyetlerde yılın futbolcusu seçilen kahramanımız, tekrar milli takımdaki yerini alsa da sabıkalıların yurt dışına çıkma yasağı olduğu Sovyetler Birliği’ni Dünya Kupası ya da Avrupa Şampiyonaları’nda temsil edemez.
1990 yılında gırtlak kanserinden hayata gözlerini yuman Streltsov, o gün olmasa Pele’nin tahtını ya da tacını alır mıydı bilinmez ama bu hayat hikayesini okuyan herkesin tek bir kelimede fikir birliği yaşayacağını düşünüyorum: ’Yazık!’