Doğu Bloku’nda siyaset her zaman futbolun içinde olmuştur. Buna direnler de. İşte size bir direnişin öyküsü; Spartak Moskova’nın kurucusu Nikolay Starostin’in hikayesi.
Küçük Sergeyevich kalabalığı yararak ilerliyordu. Elinden tuttuğu babasını da arkasından sürüklüyordu.”Haydi baba, geç kaldık!”. Küçük çocuğun heyecanını gören herkes ona ve babasına yer veriyordu. Nihayet kalabalığın en önüne, bariyerlerin oraya gelmişlerdi. Masal kitaplarından fırlamış gibi duran Kremlin Sarayı küçük Sergeyevich’in artık önünde yükseliyordu.
Birden heyecanı daha da arttı. Çünkü karşıdan dört tekerlekli büyük bir ayakkabı geliyordu. Ayakkabının içinde ise tuttuğu takımın futbolcuları vardı. Başta Nikolay Starostin ve üç erkek kardeşi olmak üzere Spartak Moskova’nın tüm oyuncuları dev ayakkabının içindeydi. Hepsi onları izlemek için gelenlere el sallıyordu.
O gün yani 18 Temmuz 1939’da binlerce kişi küçük Sergeyevich gibi Spor ve Kültür Şenliği için Kremlin Meydanı’nda toplanmıştı. Meydan 1924 yılından beri her yıl olduğu gibi o yıl da çok kalabalıktı. Herkes son iki yılın lig ve kupa şampiyonu, devletin değil halkın takımı, Spartak’ı izlemek için gelmişti. Öyle ya Starostin yönetiminde takım son iki yıldır her kulvarda Sovyet Gizli Servisi’nin Dinamo Moskova’sını, Kızıl Ordu’nun CSKA Moskova’sını, Demiryolları’nın Lokomotif Moskova’sını geride bırakmıştı.
Kremlin Sarayı’nın önünde halkı selamlayan Sparta’nın as ve yedek oyuncuları, Stalin’in önünde bir gösteri maçı yapmak için arabadan indiler. Aslında o gün maç Spartak ile Dinamo takımları arasında yapılacaktı. Ama devreye Stalin’in gizli polis şefi Laventin Pavloviç Beria girdi. Beria aynı zamanda Dinamo’nun başkanı, Spartaklı Starostin’in baş düşmanıydı. Hakemleri satın almasıyla ünlüydü. Oynanacak bu maçta da topun yanlışlıkla tribündeki Stalin’e çarpacağı endişesiyle takımını sahadan çekmişti. Sonuçta as ve yedek Spartalılar yeşil halıyla kaplı alanda karşı karşıya geldi. Normalde 30 dakika planlanan maç, halkın sevgisi ve Stalin’in ilgisiyle 43 dakika sürdü. Sonunda aslar, yedekleri 4-3 yendi. Strarostin ve arkadaşlarının performansı o gün gizli polis şefi Beria’yı fazlasıyla rahatsız etti. Maç bitince sinirle yerinden kalkıp, sandalyesini tekmeledi.
Nikolay Starostin, Spartak Moskova’nın kurucusuydu. 1902 yılında Moskova’da doğmuştu. Gençliğinde, yazları futbol kışları ise buz hokeyi oynamıştı. Zamanla her iki spor dalınında milli takımında yer almış, ikisinin de kaptanlığını yapmıştı. Laventin Beria ile yolları ise 1920’de toprak sahalarda kesişmişti. Beria o dönemde daha siyasete atılmamış, Gürcistan’da futbol oynuyordu. Sol açıktı. O maçta Starostin tekniği ile Beria’yı alt etmişti. Beria faullerle o gün onu durdurmaya çalışmış ama becerememişti. Hatta daha sonra anılarınında Starostin, Beri’dan bahsederken şöyle diyecekti: “Beria sert oynayan bir futbolcuydu. O Gürcü adam herkesin hakkından kaba kuvvetle gelebileceğini düşünürdü.”
Yıllar sonra Beria, Stalin’in gizli polis şefi oldu. Starostin ise 1935 yılında Spartak Moskova’yı kurdu. Futbolla Mansfield Ticaret Okulu’nda okurken tanışmış, kariyerine de Moskova Spor Birliği’nde başlamıştı. Daha sonra Krasnaya Presnya adını alacak olan kulüp o dönemde büyüyen kulüplerden biriydi. Bilet satışlarından ve Rusya’yı dolaşarak oynadığı maçlardan kazanılan parayla kendi stadlarını inşa ettiler. Starostin’in popüleritesi iyice artmıştı. O dönemde spor sahalarının kontrolünü elinde bulunduran Genç Komünist Ligi (KOMOSOL)’un genel sekreteri Alexander Kosarev ile tanışmış, yakın arkadaş olmuşlardı. İkili Aralık 1934’te devletin spor politikasına karşı yeni bir organizasyon kurma kararı aldılar. Kulüp ismi için Ankakuşu, Atak, Fırtına, Yıldız, Zafer gibi isimler sonrasında Rafaello Giovagnoli’nin Spartaküs kitabından esinlenerek Spartak isminde karar kıldılar. Nikolay düzene karşı isyanı sembolize eden bu ismi kullanmayı çok istiyordu. Hatta takımın logosunu da bizzat kendi çizecekti.
Hemen ertesi yıl, 1936 yılında, kulüp Sovyet Birinci Ligi’nde yer almış ve zamanla Dinamo ve CSKA ile baş edebilecek bir takım olmuştu. Öyle ki eski rakip, yeni Dinamo Moskova başkanı Beria’nın da Nikolay düşmanlığı hortlamıştı. Özellikle o gün Stalin’in Spartak’ı hayranla izlemesi Beria için bardağı taşıran son damla olmuştu. Artık maç sahada değil kapalı kapılar ardında oynanacaktı.
O maçtan sonra Nikolay Starostin yıllarca tutuklanacağı o günü bekledi. Önce yakın arkadaşı Kosarev tutuklanıp vuruldu. Ardından 1942 yılının bir gece vakti, yatağında uyuyan Nikolay bir an gözlerini açtığında başına dayanmış iki silah namlusu ve odayı aydınlatan bir meşaleyle karşılaştı. İnsan gölgeleri de duvarların her yerindeydi. Hemen tutuklandı, kardeşleriyle birlikte ‘Devlet Baba’ Stalin’e suikastla suçlandı. Beraat ettiler ama yine ‘gizli’ eller devreye girdi. Starostin kardeşler doğuya sürgüne gönderildi. Starostin yaklaşık 10 yıl Sibirya bozkırlarında kaldı. Burada futbol oynamaya devam etti. Öyle ki sürgüne gittiği her kampın komutanı, onu futbol takımının antrenörü yapmaya çalıştı.
Yine bir gece, 1948 yılında, Starostin’in telefonu çaldı. Arayan Stalin’in 18 yaşındaki oğlu Vasili’ydi. Ülkenin en genç generali, onu yeni kurduğu takımının başında görmek istiyordu. 6 yıl sonra Nikolay başkente geri döndü ama yine ayrılık onu bekliyordu. Gizli polis şefi Beria, tekrar araya girdi ve ünlü yıldızı bu sefer Kazakistan’a sürgüne gönderdi.
Bu sürgün dönemi de 6 yıl sürecekti. 1953 Martı’nda baba Stalin vefat etti. Aynı yılın 23 Aralık’ında Beria ‘rejim karşıtı olmak’ ve ‘Stalin’i öldürmek’ten suçlu bulundu. Hemen idam edildi. Kaderin cilvesine bakın ki Starostin’i Stalin’e suikastle teşebbüsüyle suçlayan kişi, yıllar sonra aynı suçtan idam edilmişti.
Nihayet 1954 yılında Starostin, bir daha hiç terk etmemek üzere Moskova’ya geri döndü. İtibarı geri verildi. Önce Sovyetler Birliği Takımı’nın antrenörlüğüne getirildi. Ardından Spartak Moskova’nın başkanlığına. Ve o başkanlığı 1992 yılına kadar hiç bırakmadı.
Stalin döneminde kapalı kapılar ardında oynanan oyunları hep kaybeden Spartak Moskova, Sovyetler döneminde on iki kez ligi kazanırken, on kez de kupa şampiyonu oldu. 1991’den sonraki dönemde ise dokuz kez şampiyon olmayı başardı.