İyi bir futbolculuk ve antrenörlük kariyeri inşa etmek zor zanaat. Üstelik her ikisini yaparken eğlenceli biri olmak hiç de alışık olduğumuz bir olgu değil. Pia Sundhage, sırf bunun için bile alkışı hak ediyor.
Disiplin anlayışı garip bir ülkeyiz vesselam. ‘Höt-zöt’ olmadan da nizam sağlanabileceği, pek kabul görmeyen bir ihtimal. Futbol sahalarında da sık sık tartışma konusu olan ‘disiplin’ mefhumu için hala kafa yapısını değiştiremedi birçok futbol yöneticisi ve oyuna gönül verenler. Aslında bu tezi çürüten uygulamalar hiç de azımsanmayacak sayıda. İşte bu azımsanmayacak icraatlara imza atan muhterem zatlardan birisi de, İsveç futbolunun ikonlarından Pia Sundhage.
Pia Sundhage, futbola katkısı büyük olan İskandinav topraklarında henüz çocuk yaşta ışıldamaya başlar. Kadın futbolunun İsveç’te amatör olarak oynandığı 70’li yıllarda topun peşinden koşmaya başlayan Sundhage, henüz 15 yaşında milli formayı sırtına geçirir. 70’li yılların ortasından yakalayıp, 90’lı yılların göbeğine kadar ilerlettiği futbolculuk kariyerinde birçok başarıya imza atar. Futbola IFK Ulricehamn takımında başlayan yıldız, Falköpings KIK ve Jitex takımlarında 70’li yılları geride bırakır. Sundhage, esas patlamayı gerçekleştireceği Östers IF takımına ise 1982 yılında transfer olur. İki sezon formasını giydiği takımda 65 gol atan süper forvet, 1984’te eski takımı Jitex’e geri döner. Aynı yılın bahar ayları ise Sundhage’nin profesyonelliğe adımı niteliğindedir. İlk kez resmi olarak düzenlenen Kadınlar Avrupa Şampiyonası’nda Norveç, Finlandiya ve İzlanda’nın bulunduğu eleme grubundan lider çıkan ve finallere katılan İsveç, Sundhage’nin golleriyle şampiyonluğa gider. Çift maç üzerinden oynanan turnuvanın yarı finalinde İtalya ağlarında toplamda üç gol bırakan golcü, İsveç’te oynanan finalin ilk maçında, İngiltere karşısındaki galibiyet golüne de şık bir kafa vuruşuyla imzasını koyar. Rövanşta 1-0 İngiltere lehine sonuçlanan karşılaşma, uzatmalar oynanmadan penaltılara gider. Ulus olarak penaltı özürlü olan İngiltere, iki penaltı kaçırmıştır ve İsveç’in son penaltısı için topun başına Pia geçer. Düzgün bir vuruşla, sık sık yaptığı ‘topu ağlarla buluşturma’ vazifesini yerine getiren 11 numara, ilk Avrupa Şampiyonası’nda kupayı İsveç’e getirir. Aynı zamanda turnuvanın gol kralı da olan Sundhage, o sezon İtalya’nın Lazio takımına transfer olarak profesyonelliğe adım atar. Susanne Augustesen ve Caroline Morace gibi golcülere mavi-beyazlı formayı giydiren Lazio, Serie A Femminile (İtalya Kadınlar Ligi) sahnesine bir büyük golcüyü daha sunmuştur. İtalya’da 17 kez ağları havalandıran Sundhage, daha sonra ülkesine döner ve sırasıyla; Stattena, Jitex ve Hammarby formalarını giyer. Tam 146 kez giydiği ve 71 gol attığı İsveç Milli Takımı formasını da terletmeye devam eden büyük golcü, Avrupa Şampiyonalarında iki gümüş, bir bronz; Dünya Kupalarında da 1991 yılındaki bronz madalya başarılarında başrolü oynar. 1989 yılında Wembley’de oynanan ve İsveç’in 2-0 kazandığı İngiltere-İsveç karşılaşmasında takımının ilk golünü atan Sundhage, futbolun mabedi Wembley’de gol atan ilk kadın olarak futbol tarihine şık bir imza daha kondurur. Hammarby’de futbol oynadığı esnada iki seneliğine takımın antrenörlüğünü de üstlenen Pia, topçuluk kariyerinden sonraki rotasını belirlemiştir…
Tarih 27 Eylül 2007. İki dünya, iki de olimpiyat şampiyonu ABD Kadın Milli Takımı, 2007 Dünya Şampiyonası’nda bir şok yaşar. Çin’de oynanan turnuvanın yarı finalinde Brezilya’ya 4-0 mağlup olan ABD, soğuk bir duşla kupaya veda eder. Hope Solo’ya kaleyi emanet etmediği için sıkça eleştirilen Greg Ryan’ın görevine son verileceği kesin gibidir. Nitekim Ryan’la yollar ayrılır. Yerine geçen isim ise Pia Sundhage olur. ABD Kadın Milli Takımı’nın tarihindeki üçüncü kadın antrenör olan Pia, takımın başına geçen ilk yabancı antrenördür. Takıma geldiği gibi değişiklik hissedilir. Hope Solo’ya eldivenler emanet edilir ve ‘pivot santrfor’ kavramının kadın futbolundaki temsilcisi Abby Wambach üzerine bir sistem uygulanır. Takımın yeteneğinden şüphe duymayan antrenör Sundhage, topsuz oyun ve sistem üzerine bir çalışma yapar. Bu arada takım içinde de disiplini kendi yöntemleriyle sağlar. Büyük bir yıldız olmasına rağmen alçakgönüllülüğünden ödün vermeyen İsveçli, bünyesinde barındırmadığı egoyu da takımın içine sokmaz. Gitarını alıp, Bob Dylan’dan Chuck Berry’e birçok icrada da bulunan Sundhage, ‘kolej takımı’ havasına sokar ABD’yi. Kasım ayında göreve gelen kahramanımız, ilk önemli turnuvasına Çin’de çıkar. Four Nations Kupası’nda takımının başında sahaya çıkan Sundhage, ilk kupasını kazanır. 2008 Pekin Olimpiyatları öncesinde son önemli turnuvasını Portekiz’de oynayan ABD, Pia Sundhage önderliğinde Algarve Kupası’nı da müzesine koyar. Beklenen turnuva da kapıya dayanmıştır: Amerikalı sporseverler için yeryüzündeki bütün turnuvaların üstüne konan Olimpiyat Oyunları.
Pekin Olimpiyatları’na Norveç mağlubiyetiyle başlayan ABD, kalan iki maçını kazanarak kendisini üst tura atar. Çeyrek finalde Kanada’yı, yarı finalde de Japonya’yı geçen ABD, Carli Lloyd’un uzatma dakikalarında attığı golle Brezilya’yı 1-0 yener ve altın madalyaya uzanır. Olimpiyatlara bir nevi ambargo koyan ABD, bir altın madalyayı daha cebe atmıştır. Görevinin ilk yılı dolmadan üç kupayı kapan Sundhage ve takımı hız kesmeyecektir. İki Algarve Kupası daha kazanacak olan ABDli kadınlar, bir Four Nations Kupası ve 2012 Londra Olimpiyatları’nda da bir altın madalya daha kazanır. Bu arada 2011 Dünya Şampiyonası’nda da penaltı atışları sonucunda Japonya’ya mağlup olarak ikincilikle yetinir. Takımın başında 107 maça çıkan ve bu karşılaşmaların 91’inde sahadan galip ayrılan Sundhage, 2012 yılında ABD’deki görevini bırakır. Eve dönüş zamanı gelmiştir…
Kendi evinde oynanacak olan Avrupa Şampiyonası’nda gözünü zirveye diken İsveç, takımı en tepeye ulaştıracak isim için kararını vermiştir. Attığı gollerle ülkesine ilk ve tek kıta şampiyonluğunu yaşatan Pia Sundhage’den başkası değildir bu isim. Takımın başına geçer geçmez bir kez daha değişim rüzgarları estiren Pia, bir bakıma ABD’deki sistemini devam ettirir. Elinde gitarı, sahada bol presli, bol kanat organizasyonlu bir futbol oynatma hevesiyle Pia, aynı Pia’dır. Zaman zaman ABD’deki oyun sisteminin İsveç’e uygun olmadığı gerekçesiyle eleştirilere maruz kalsa da, 2013 Avrupa Şampiyonası’nda takımını yarı finale kadar taşır. Yarı finalde, Avrupa Şampiyonası tarihinin en başarılı takımı olan Almanya’ya -son altı kupanın şampiyonu- 1-0 mağlup olan İsveç, kupaya veda eder. Doksan dakikanın sonunda üzülmektense ilerisi için planlar yapmayı seçen Pia Sundhage, 2015 Dünya Şampiyonası için kolları sıvamaya başlamıştır bile.
FIFA tarafından yapılan ‘Yüzyılın Kadın Futbolcusu’ oylamasında altıncı sıradaki yerini alan Pia Sundhage, 2012 yılında da FIFA’nın ‘Yılın Antrenörü’ ödülünü kazanmasını bildi. Gitarı ve tevazusuyla takımdaki disiplini sağlayan bu mühim futbol insanı, ‘Büyük futbolcudan büyük antrenör olmaz!’ tezine de ters bir çalım atmayı başardı. İdealist Pia Sundhage’nin bir sonraki hedefi, İsveç Erkek Milli Takımı’nın başına geçmek olabilir mi? Ne dersiniz?