-Bir Sezgin RIZAOĞLU yazısı –
1996 Yaz Olimpiyatları, kadın futbolunun yer aldığı ilk oyunlardı. Finali ise iki ezeli rakip yaptı. Dünyanın her yerinde milyonlarca kadına ulaştı…
Küçük Raphaella heyecanla odaya girdi. Hemen babasının yanına, koltuğun köşesine kıvrıldı. Baba kız coşkuyla televizyona bakmaya başladı. Rapha daha 15 yaşındaydı… Tıpkı babası gibi o da futbolcu olmak istiyordu. Hatta ondan daha ünlü olacak, ailesini bu fakir hayattan kurtaracaktı. Babası Jose giymemişti ama kendisi o sarı-yeşil milli formayı kesin giyecekti. Zaten Amazonas bölge karmasına da seçilmişti. Kendine inanıyor, Brezilya’nın gelecekteki yıldızı olacağına kesin gözüyle bakıyordu. Bir an hayal dünyasına gitti… ‘Bugün bu finalde ülkem yok ama yarın benim kaptanlığımda kupayı kesin havaya kaldıracağız’ diye düşünüyordu. Ve maçın başlama düdüğü çaldı. Rapha gerçek dünyaya geri döndü, maçı izlemeye başladı…
Jin Xaing o gün diğer günlerden daha erken kalkmıştı. Zaten her sabah 5’te kalkıyor, 6’da fabrikaya gidiyordu. Hiç bir zaman sahip olmayacağı, onunla sevdiklerinin hatırını asla soramayacağı o cep telefonlarının üretildiği fabrikaya… Ama bugün farklıydı. Televizyonda ‘büyük maç’ vardı. Ülkesi, kapitalist düşman Amerika’ya karşıydı ve Çin mutlaka kazanmalıydı. Üstelik takımda kuzeni de vardı. Aslında üç aile bu küçük evde kalıyordu. Annesiyle o ve iki teyzesinin aileleri… Biliyordu ki kuzeni Pekin’e kupayla dönerse, devlet başkanı Jiang Zemin tüm takımı ulusal kahraman ilan edecekti. ‘Kesin onun kaderi değişecek, belki bizim de…’ diye düşünüyordu Jin. Ve maçın başlama düdüğü çaldı. Jin gerçek dünyaya geri döndü, işe geç kalacağını bil bile o küçük televizyonda maçı izlemeye başladı…
Tribünde yerini alan Christine, çocukluğunda o çok sevdiği oyunu artık canlı izleyecekti. Kalbi neredeyse dayanamayacak gibiydi. Ee artık yaşı 70’e gelmişti… Ama biraz daha dayanmalı, en azında doksan bilemedin yüz yirmi dakika daha yaşamalıydı. Çünkü çocukken erkeklerle oynadığı bu oyuna tutkuyla bağlıydı. O zamanlar hep futbolcu olmayı düşlüyordu. Ama Kuzey Amerika’da kadınlara futbolun yasaklanmasıyla hayalini hiçbir zaman gerçekleştiremeyecekti. Yasaklar o dönemde yazılı değildi ama sözler bazen kalemden daha keskindi.
Ve maçın başlama düdüğü çaldı…
Tarih 1 Ağustos 1996’ydı. Yer, Georgia’nın Athens şehrindeki Sanford Stadyum’u… Yaz Olimpiyatları’nın final maçı… Futbol dışında da ezeli rakip olan Amerika Birleşik Devletleri ile Çin karşı karşıyaydı. Ma Yuanan yönetiminde Çin takımı maça Gao Hong, Wang Liping, Fan Yunjie, Xie Huilin, Zhao Lihong, Sun Wen, Liu Ailing, Liu Ying, Shi Guihong, Shui Quingxia, Sun Qingmei ilk onbiriyle çıktı. Kurt hoca Tony DiCicco yönetiminde Amerika takımı ise Briana Scurry, Brandi Chastain, Carla Overbeck, Joy Fawcett, Kristine Lilly, Julie Foudy, Tisha Venturini, Shannon MacMillan, Mia Hamm, Michelle Akers, Tiffeny Milbrett kadrosuyla sahadaydı. Maça hızlı başlayan Amerika, 19. dakikada MacMillan’ın golüyle 1-0 öne geçiyor, cevap ise 32. dakikada Sun Wen’den geliyordu: 1-1. İlk yarıda eşitlik bir türlü bozulmuyor, iki takımın futbolcuları soyunma odasına beraberlikle giriyordu. İkinci yarıda ise sahneye Milbrett çıktı ve Amerika’yı 2-1 öne geçirdi. Yuanan’ın üst üste hamleleri de yeterli olmuyor ve kupa kendi seyircisi önünde Amerika’ya gidiyordu.
Dünyada kadınların futbolla tanışması hayli eskilere dayanır. Yaklaşık 3 bin yıl önce Çin’de bugünkü futbolun temelini oluşturan oyuna kadınların da iştirak ettiği, gravürlerden biliniyordu. 12. yüzyılda İngiltere’de kadınların avam oyunlarına iştirak ettikleri yine kitaplarda yer alıyordu. 17. yüzyıl İskoçya’sında evli ve bekar kadınlar arasında yapılan karşılaşmalar, kadın dünyasında organize futbolun ilk adımıydı. Ama kadın futbolunun Olimpiyatlar’da yer alması için ilk oyunların üzerinden 100 yıl geçmesi beklenecekti. Çünkü ilk kez 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda tam madalyalı spor branşı oluyordu. Amerika ve Çin arasındaki o Olimpiyat finalini izlemek için 80 bin kişi tribünde, milyonlar ise televizyon karşısında yerini alıyordu. Raphaella, Jin, Christine, Tereza, Ayşe, Katherina… Maçı izleyen kadınların hepsinin de o gün ayrı hayalleri vardı.