Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde, seri penaltılarda yıldızlaşan Steaua kalecisi Helmuth Duckadam bir anda Avrupa’nın en söz edilen ismi olmuştu. Ancak ardından yaşananlar onu kupayı kazandırdığına pişman edecekti.
1986 Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde yaşananlar Avrupa futbol tarihinde penaltıların özel bir yere konmasına katkı yapmıştı. Sezonun sürpriz takımı Steaua Bükreş ve Barcelona’nın karşı karşıya geldiği maçta, oyun normal süresi ve uzatmalar beraberlikle sonuçlanınca sonuç penaltılarla belirlenmişti. Ancak o seri penaltı vuruşları Avrupa’nın bir anda zirvesine çıkıp, aynı hızla çakılan bir kaleciyi dünyaya tanıtmıştı.
Penaltı vuruşlarına geçildiğinde aslında herkes Katalanların kupayı evine götüreceğini düşünüyordu. Hem bir Doğu Avrupa ülkesinin Avrupa’da kupa kazandığı da görülmüş bir şey değildi. Barcelona’da topun başına ilk gelen José Ramón Alexanko oldu. Kalecinin sağına doğru gönderdiği penaltıyı kaçırdı. Olabilirdi! Kaçan bir penaltıdan bir şey olmazdı, hem Rumenler de ilkini kaçırmıştı. İkinci penaltıyı atmak için topun başına bu kez Angel Pedraza geldi. O da aynı yere vurdu, o da kaçırdı. Barcelona seyircisi şaşkındı ama hala kendilerinden emindi. Üçüncüsü için Pichi Alonso geldi. İki kez aynı yere atlayıp topu çıkarmayı başaran kaleciyi avlamak için yine aynı köşeye vurdu. Ancak onu da kaleci çıkardı. Artık tribündeki 50 bin Barcelonalı taraftarı büyük bir endişe sarmıştı. Dördüncü penaltı için Marcos Alonso Pena geldi. O bu kez ters köşeye vurdu ama o top da kalecinin ellerinde dışarı doğru sekti.
Art arda o dört penaltıyı da kurtarmayı başaran yeşil formalı, bıyıklı adamın adı Helmut Duckadam’dı. İnanılmaz bir performansla kupayı takımına kazandırmayı başarmıştı ancak birkaç gün içinde yaşayacaklarından dolayı bundan pişmanlık duyacaktı.
Duckadam, bu muazzam performansı gösterdiğinde 27 yaşındaydı. Bu yaş aynı zamanda onun futbolu bıraktığı yaştı. Resmi kaynaklara göre futbolu bırakmasının sebebi Sevilla’daki o finalde kısa bir süre sonra çok nadir görülen bir kan hastalığına yakalanmasıydı. Ancak futbolu bırakmasına neden olan olaylar hakkındaki söylentiler hiç de öyle demiyordu.
Kullanılamayan Mercedes
Romanyalı kaleci hakkında, futbolu bıraktıktan sonra iki farklı iddia ortaya atıldı. Bunlardan ilkine göre, maçı izleyen Real Madrid Başkanı, Barcelona’nın kupayı almasına engel olan Duckadam’a bir Mercedes hediye etmek istedi. O dönem Steaua Bükreş’in başında Romanya Devlet Başkanı Çavuşesku’nun oğlu Nicu vardı ve hiçbir zaman Duckadam’la arası iyi olmamıştı.
Duckadam daha arabayı almadan Nicu’nun bundan haberi olmuştu ve onunla konuşmak istemişti. Görüşmede Duckadam’a “Lüks bir arabaya binmek komünist ilkelere uymaz, senden o arabayı istiyorum” demişti. Neye uğradığını şaşıran Duckadam ise bunu reddetti. Bunun üzerine Romanya gizli polisi parmaklarından birini, bir daha top oynayamaması için kırdı.
Duckadam daha sonra, doğduğu şehir olan Semlac’a yerleşmiş ve sınır görevlisi olarak çalışmaya başlamıştı. Orada bir futbol okulu açan Rumen eldiven daha sonra ekonomik sıkıntıya girmiş ve o finalde aldığı madalyasını bile satmak zorunda kalmıştı.
Diktatörün oğluyla av
İkinci bir söylentiye göre Duckadam’ın Avrupa’da bu kadar ünlü olması yine Başkan Çavuşesku’nun oğlu Nicu’yu çok rahatsız etmişti. Onu fena halde kıskanıyordu. Kupa için verilen yemekte Romanya Başkanı bizzat Duckadam’a şampanya ikram etmişti. Ancak Duckadam adetler gereği söylenmesi gereken “Çok yaşa Başkomutan “sözlerini söylemeyi unutup sadece teşekkür etmişti. Buna rağmen ortamda herhangi bir gerginlik olmamıştı.
İlerleyen dakikalarda Nicu, Duckadam’ın yanına bir kez daha gelerek onu ava davet etmişti. Daveti kabul eden Duckadam, av sırasında Nicu tarafından silahla vuruldu. Bu nedenle futbolu bırakmak zorunda kaldı.
Tabii ki bu iki iddia da Duckadam tarafından yalanlandı. Onun yaptığı açıklamaya göre final maçında sağ kolunda daha önce hissetmediği bir ağrı hissetmiş. Maçtan sonra göründüğü doktor onun nadir görülen kan hastalığına yakalandığını söylemiş. Hatta Rumen kaleci, yerel gazetelerden birine “Eğer maçtan önce doktora görünseydim, muhtemelen doktor maçta oynamamı yasaklardı” demiş. Ancak bu açıklamalar, Romanya halkını ve futbol kamuoyunu hiçbir zaman tatmin etmedi.
Duckadam 1989’da futbola geri döndü ama hiçbir zaman eski performansını yakalayamadı. Onun kariyerinin zirvesindeyken, birdenbire futbolu bırakmasına neden olan şeyin ne olduğu sorusu bugün dahi tam olarak tatmin edici bir cevap bulmuş değil. Bilinen tek şey, Doğu Avrupa’ya getirilen ilk Avrupa kupasında hiçbir zaman unutulmayacak bir performansa imza atıp “penaltı katili” lakabına sahip olduğu.