– Bir Batu Anadolu yazısı –
Yıkıntılarının üzerinde yeniden doğan bir ülke ve o ülkenin spor geleneğini tamamen değiştiren bir adam: Kunishige Kamamoto.
Bombardırman tüm hızıyla sürüyordu. 17 Şubat’ta başlayan “Dolu Tanesi Operasyonu” ile müttefik güçleri, Japon donanmasına son darbeyi vurmaya başlamış ve İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna giden yolu kısaltmıştı. Otuz tonluk Kotohira Maru teknesinin batırıldığı 15 Nisan 1944 günü; Japon İmparatorluğu’nun güneşli günleri yerini geceye bırakırken, Kyoto şehrinde bir aile için gün yeni doğuyordu. Kamamoto ailesi, Kunishige adını verecekleri oğullarını kollarına almıştı. İleride imparatorluğun formaliteye dönüşeceği ülkelerinde bir futbol imparatorunun fırtınalar estireceğinden habersizlerdi.
Japonya’nın savaş sonrası restorasyon döneminde büyüyen Kamamoto, ilkokulun dördüncü yılından itibaren futbola merak salar. O dönem için futbol, Japonya’da popüler olmayan bir spordur. Bölgesel amatör ligler dışında oynanmayan futbolun aksine sumo güreşi, dövüş sanatları ve Amerika’dan ithal edilen beyzbol daha çok ilgi çekmektedir. Bu ortamda Kamamoto, doğal yeteneği sayesinde daha kolay dikkat çekmeye başlar. Lisede Ulusal Spor Festivali’nde takımına bir şampiyonluk kazandırır ve iki yıl sonra takımıyla yurtdışı turuna çıkar. Liseyi bitirdikten sonra Yanmar Diesel takımına imza atar. Bu imza, yıllarca sürecek olan bir birlikteliğin ilk adımı olur.
1964 Yaz Olimpiyatları’na Tokyo’nun ev sahipliği yapmasıyla birlikte Japonya Futbol Takımı da bu organizasyonun bir parçası haline gelir. Japon yetkililer takımı çalıştırması için Alman teknik direktör Dettmar Cramer ile anlaşırlar. Cramer, henüz üniversitede okuyan Kamamoto’yu kadroya alır. Japon futbol takımı, grup aşamasında Arjantin’i devirip çeyrek finalde Çekoslovakya’ya elense de tarihi bir başarı elde eder. Teknik direktörlük dışında Japon futbolunda yarı profesyonel liglerin kurulması ve hocaların yetiştirilmesi konusunda da çalışmalar yapan Cramer, Almanya’ya dönerken Kamamoto’yu da yanına çağırır. Genç oyuncu Almanya’da bir yıl eğitim alırken döndüğünde herkesi şaşırtacaktır.
Yanmar Diesel formasıyla golleri sıralamaya başlayan genç forvet, Japonya’nın 1966 Dünya Kupası Elemeleri’ne katılmaması nedeniyle bir sonraki Olimpiyatlara hazırlanır. Mexico City’deki yaz oyunları, onun kariyeri için bir dönüm noktası olur. İlk maçında Nijerya’ya karşı üç gol atarak yıldızlaşır ve takımını çeyrek finale taşır. Rakip Fransa’dır ve kimse futbol geleneği olmayan güneşin oğullarına şans tanımamaktadır. Ama Kunigishe Kamamoto adını unutmayacaklardır. Japonya maçı 3-1 kazanırken o da takımını iki golle sırtlar. Yarı finalde, şampiyonluğa ulaşacak olan Macaristan’a mağlup olurlar. Ama üçüncülük maçında ev sahibi Meksika’yı, kırk bin seyirci önünde mağlup ederlerken maçın iki golü de yeni imparatordan gelir. Kamamoto turnuvayı altı maçta yedi golle tamamlayarak ismini dünyaya ezberletir.
Kazandığı bu başarı, ona Avrupa’nın da kapılarını açar. Almanya’dan Saarbrücken resmi teklif götürse de Kamamoto, “Eminim ki Japonya’da da on yıl içerisinde profesyonel lig kurulacaktır. Belki sonrasında teknik direktörlük yaparak da geçinebilirim.” diyerek ülkesinde kalmaya karar verir.
Olimpiyatlar sonrası Kamamoto için hedef, yine Meksika’da düzenlenecek olan Dünya Kupası’dır. Fakat hepatit virüsü nedeniyle futbola ara vermek zorunda kalır ve yeşil sahalar yerine hastane odalarını arşınlar. Ertesi yıl futbola döndüğünde ondan beklentiler düşüktür ama on dört maçta on altı gol atarak Altın ayakkabı ödülünü kazanarak cevabı sahada verir. Dünya Kupası’nda oynama hayalleri ise asla gerçekleşmeyecektir.
Kamamoto, ününü yetmişli yıllarda artırır. Yurtdışına yapılan turnelerde ve yardım maçlarında Beckenbauer, Cruyff, Overath, Pele gibi oyunculara karşı oynar. Bir Japon’a göre oldukça farklı olan fiziğiyle dikkat çeker. Şut ve kafa tekniği eşit derecede iyi, takım oyununa yatkınlığı ve ceza sahası bölgesinde çok rahat attığı şutlarıyla bir fenomen olarak anılır. Kendisi de o dönemleri, “Büyük oyunculara karşı oynamak, dünyanın en iyi futbolcularının nasıl olması gerektiğini gösterdi. Topa en az onlar kadar iyi vurabildiğimi düşündüm.” diyerek ifade eder.
Yetmişli yılların ortalarına doğru Kamamoto’nun attığı goller, oynadığı maç sayısını geride bırakırken Yanmar Diesel de lige iyice ağırlığını koyar. Milli takımda ise durum tam tersidir. Yarı profesyonel ligden Kamamoto’ya, Teruki Niyamoto ile Ken Naganuma dışında eşlik edebilecek kalitede oyuncular yetişmemektedir. Ülkenin futbola olan ilgisizliği de başarısızlıkları beraberinde getirir. Başarılı forvet de kariyerinin sonlarına yaklaştıkça futbol için çalışmayı kafasına koymuştur. 1977’de Milli Takım kariyerini sonlandırırken 61 maçta 55 gol atarak yanına yaklaşılamayan bir rekora imza atar. 1978’de Yanmar Diesel’e menajer oyuncu olur. Beş yıllık bu sürece; 35 yaşının üstünde bir şampiyonluk, bir altın ayakkabı ve 30’dan fazla gol sığdırır. Japon futbolunun ilk süper yıldızı, 1984’te Pele ve Overath’ın da katıldığı bir gösteri maçıyla kariyerini sonlandırırken ödüllerini koyacağı raf çoktan ağırlıktan çökmüştür: Dört şampiyonluk, üç imparatorluk kupası, yedi altın ayakkabı, iki kez asist krallığı, bir Olimpiyat madalyası ve iki yüzden fazla gol. İlerleyen yıllarda bu gol sayısına en çok yaklaşabilen oyuncu Kazuyoshi Miura olacak ama o da imparatorun elli gol kadar gerisinde kalacaktır.
Doksanlı yılların başından itibaren dört yıl Gamba Osaka’yı çalıştıran Kamamoto, bu dönemde Japonya’da profesyonel liglerin kurulmasına tanıklık eder. İlerleyen yıllarda Japonya Futbol Federasyonu başkan yardımcılığına getirilir. Profesyonellik ile artan oyuncu kalitesi, Japonya’yı 1998’de ilk kez Dünya Kupası’na taşır. Ama Kamamoto’nun hayalleri bununla sınırlı kalmaz. Ülke, 2002’de Güney Kore ile birlikte Dünya Kupası’nı düzenlemeye hak kazanır. Bu turnuvada ikinci turu gören Japonya; futbol tarihinin en büyük başarılarından birine imza atarken İmparator sahada olmasa da tribünde, bir ülkenin hayallerini gerçekleştirir. “Samuray Mavisi” büyük organizasyonların gediklisi haline gelirken, Kamamoto yıllar önce fitili ateşleyen bir kahraman olarak hak ettiği değeri alır.
Savaşla ve acıyla tarihe karışan Japon İmparatorluğu’nun çocukları bugün savaş meydanlarında değil yeşil sahalarda ter döküyorlar. Ve bu konuda son imparatorlarına çok şey borçlular.