Kim söylemiş büyük futbolcudan büyük antrenör olmaz diye? Kim görmüş ama kim Kadri Aytaç’tan daha şık bir ikinci lig profesörünü? Karşınızda Kadri Aytaç…
‘Büyük futbolcudan büyük antrenör olur mu?’ tartışması, belki de 50. yılını devirdi dünya futbolunda. Johan Cruyff, Jupp Heynckes, Miguel Munoz ve Franz Beckenbauer, bu tartışmaya ‘evet, olur’ cephesinden bakmamızı sağlarken, en yakın olumsuz örnek olarak da Diego Maradona karşımıza çıkıyor. Bizim topraklarda da sıkça yapılan bu tartışmanın öyle bir örneği var ki, yorum sizin bakış açınıza kalmış. Kadri Aytaç, nam-ı diğer ‘Piç Kadri’.
1931 yazında İstanbul’da dünyaya gelen Kadri Aytaç, çocukluğunu Aynalı Çeşme’de geçirir ve futbolla da bu semtte tanışır. Azınlıkların futbola egemen olduğu mahallede kendisini kanıtlamayı başaran Aytaç, 1948 yılında Beyoğluspor’un dikkatini çeker ve 1951 yılına kadar bu kulüpte top koşturur. Oynadığı futbola kayıtsız kalamayan İstanbul devlerinden Galatasaray, renklerine katar genç orta saha oyuncusunu. Özellikle 1955 yılında takıma katılan Metin Oktay’la beraber, adını daha sık futbol dünyasına duyurmaya başlayan Kadri Aytaç, 1958 yılında 57 bin lira karşılığında Türk futbol tarihinin ilk büyük transferini yapar ve Karagümrük formasını geçirir sırtına. Bu transferle Türk futbol tarihine adını yazdıran Aytaç, Karagümrük takımı ile geçirdiği başarılı sezonlarla da büyük saygı kazanır. 25 Şubat 1959’da oynanan Karagümrük – Vefa maçında Karagümrük’ün kazandığı penaltı vuruşunu kullanan Aytaç, bir kez daha tarihe geçer. Bu penaltı, her ne kadar Baskın Soysal tarafından kurtarılsa da Türkiye Profesyonel Futbol Ligi’nin ilk penaltı vuruşu olmuştur. Karagümrük gibi bir semt takımını şampiyonluk yarışına sokan Kadri Aytaç’la ilgili Galatasaray cephesinde tartışmalar başlamıştır. Metin Oktay’ın Kadri olmadan etkili olamadığı yönünde eleştiriler gelse de Aytaç, Metin Oktay için: ‘ O futbolumuzun kralıdır. Ben ona top taşımakla mükellef sayarım kendimi’ diyecektir yıllar sonra.
Karagümrük’ten sonra Fenerbahçe ve Galatasaray formalarını da terleten, futbol dünyasının ‘Piç’ Kadri’si, 1966 yılında güneye göç eder ve Mersin İdman Yurdu’na transfer olur. İkinci Lig’de mücadele eden Mersin’de, hem henüz yıldızı parlamakta olan Osman Arpacıoğlu’nu gollerle buluşturur hem de antrenör Lefter Küçükandonyadis’in yardımcılığını üstlenir. Genç santrfor Osman Arpacıoğlu’nun 23 golü, Lefter’in futbol bilgisi ve Kadri Aytaç’ın muhteşem liderliğiyle Mersin İdman Yurdu şampiyonlukla kapatır 1966-1967 sezonunu. 1.Ligde Galatasaray ve Fenerbahçe ile büyük başarılar kazansa da Mersin ile kazandığı 2. Lig şampiyonluğu onun için bir başka devrin başlangıcı olacaktır.
Mersin İdman Yurdu’nda Türk futbolunun iki efsanesi Lefter ve Cihat Arman’ın yardımcılıklarını yapan Kadri Aytaç, 1969 yılında baş antrenör olarak Denizlispor’un başına geçer. Daha sonra kısa süreli Boluspor ve Adana Demirspor maceralarına atılsa da efsane olma yolunda ilk adımını Orduspor ile atar. 1974-1975 sezonunu 30 maçta sadece 13 gol yiyerek tamamlayan Aytaç’ın Orduspor’u, şampiyonluk maçında Balıkesirspor’u 4-1’le mağlup eder ve 2.Lig şampiyonluğuna ulaşır. 1. Lige yükselen Orduspor ile yollarını ayıran Kadri Aytaç, eski yuvası Mersin’e doğru yola koyulur. 1967’de kurulan Orduspor’a ilk 1.Lig heyecanını yaşatan Kadri Aytaç, 1970 yılında küme düşen ve birçok zorlukla mücadele eden Gençlerbirlği’nin yardımına koştuğunda ise tarihler 1982’yi göstermektedir. Diyarbakırspor’un durdurulamayan ikilisi Reşit Kaynak ve Vehbi Günay’ı kadroya dahil eden Kadri Aytaç, 30 maçta 61 gol atarak 2.Lig şampiyonluğuna ulaşan takımın mimarı olur. (Çiçeği burnunda başkan İlhan Cavcav’ı da es geçmemek lazım bu başarıda). Takip eden yıllarda da İzmir ve İstanbul’daki birçok takımın başına geçen unutulmaz futbol adamı, 2.Ligdeki son gösterisini de 1972’den beri 1.Lig yüzü göremeyen İstanbulspor ile yapar. Kalesini Mert Günok’un babası Mahir Günok’un koruduğu takımla 2.Ligde şampiyon olamasa da 1994-1995 sezonunda 1.Lige çıkmayı başarır. 1997 yılında Nişantaşıspor’u çalıştırarak yeşil sahalara veda eden Kadri Aytaç, 28 Mart 2003’te de hayattan müsaadesini ister. Orduspor’u çalıştırdığı yıllarda antrenmanda attığı şutların kale direğine çarpması nedeniyle kale direğinin eğri olduğu konusunda ısrar eden ve ‘ayağım şaşmaz benim’ diyen Kadri Aytaç’ın, ne kadar büyük bir futbol yeteneği olduğunu babasından sürekli dinleyen bendeniz, babamın bir anısını paylaşarak veda etmek isterim.
‘Konyaspor’u çalıştırırken, korner antrenmanlarında orta atardı. Bir gün sinirlendi, penaltı noktasına bir çuval koydurttu. Korner direğinin oradan başladı orta atmaya, attığı her top çuvalın içine giriyordu ve bunu yaptığında 60 yaşına geliyordu. Biz izleyemedik ama büyük topçu olduğu oradan belliydi’. Saha içinde milimetrik paslarıyla, saha kenarında da lig terfi etme konusunda profesör unvanını hak eden bu şık adamın önünde saygıyla eğiliyor tüm toprak sahalar…