-Bir Batu ANADOLU yazısı-
2008’de çıktığı Süper Lig’e adeta demir atan Eskişehirspor, bu tarihten önce en son 1994-95 sezonunda 1. Lig’e yükselmişti. O çıkışın öyküsü…
Gazetelerin salı günleri yayınlanan Futbol Panorama köşelerinde hepimiz haftanın takımı, oyuncuları, gol krallığı bölümlerine bakmışızdır. Bir de en altta, adeta gözlerden kaçırılmak istenircesine küçük puntolarla yazılmış 2. ve 3. Lig takımları yer alırlar. Onlarca grup, yüzlerce takım, binlerce maç! Tek hedef bir üst lige yükselmek ya da alt lige düşmemektedir. Puan durumlarının ortalarında ise oradan oraya salınan; belki de sezon bitse de gitsek diyen takımlar vardır. Birinci Lig’den pek bir farkı yok diyebilirsiniz ama 1. Lig’de sadece 18 takım yer alırken bu statü karmaşasında ise dediğimiz gibi yüzlerce takım yollarını bulmaya çalışırlar.
1994-95 2. Lig sezonuna baktığımızda da tablo farksızdır. İkinci Lig takımları önce bölgelerine göre 5 gruba ayrılırlar ve 10’lu gruplarda 18’er maç oynarlar. İlk ikiye girenler; kendilerini Yükselme Grubu’na atarak şanslıdırlar çünkü altta kalanları, bir kez daha aynı gruptan kalan takımlarla oynama seansı beklemektedir! Bir türlü prensesine karışamayan Süper Mario Kardeşler gibi bu takımlar da süper ligine kavuşmaya çalışan; level üstüne level atlamak zorunda kalan takımlardır!
Aralarında bir takım da; parlak mazisini arayan, 6 yıldır yer alması gerektiğini düşündüğü 1. Lig’e dönmeye çalışan Eskişehirspor’dur. 1989’da Galatasaraylı Tanju’dan yedikleri golle 2. Lig’e düşen takım, bundan 1-2 sene sonra 3. Lig’i tatmış olsa da yavaş yavaş eski seviyelerine kavuşur. 1994-95 sezonunda teknik direktörlüğe Yılmaz Vural gelirken takımın eski efsanelerinden biri de yuvaya dönüş yapar: Zafer Tüzün. 1980-85 yılları arasında Eskişehir forması giyen Zafer, başarılı futboluyla Fenerbahçe’nin yolunu tutmuş, sonrasında ise Anadolu takımlarında dolaşmıştır. Bir tatlı huzur aradığı eski takımında ise ilerleyen günlerde 1. Lig heyecanı yaşayacağından habersizdir.
3. Grup’ta başlayan serüven, heyecanlı bir finalle son bulur. Yeni Afyonspor’u averajla, Boluspor’u ise iki puan farkla geçerek Yükselme Grubu’na katılmaya hak kazanırlar. Bu arada Zafer de attığı 18 golle eski günlere dönüş sinyali verir. İlk ikiye girerlerse 1. Lig’e yükselecekleri Yükselme Grubu’na iyi bir giriş yapsalar da üst üste beş maç kazanamazlar. Sonrasında, altı haftalık bir galibiyet serisi yakalayarak bir anda iddialı bir konuma gelirler ama hiç beklenmedik bir şekilde, son iki hafta kala Diyarbakırspor’a 2-0 mağlup olurlar. Yine de Yükselme Grubu’nun son maçında rakip İstanbulspor’dur ve bir galibiyet takımı 1. Lig’e taşıyacaktır. Fakat takımın kırılgan yapısı bir kez daha ortaya çıkar ve golsüz eşitlik sonucu sarı-siyahlı rakiplerini 1. Lig’e uğurlarlar.
Her şeye rağmen mevcut şartlarda bir ihtimal daha vardır. Bitmek tükenmeyen 2. Lig statüsü, yeni bir kapı daha açar önlerine: Play-off’lar. Adı üstünde; “kazanamayanın kesin olarak eve döneceği” bu sistemde artık duygusallığa, olumsuzluklara yer yoktur. İlk rakip Erzurumspor’dur. Klasman grubunda tam 32 maç oynayarak play-off’a kalmayı hak eden Erzurumspor, Es-Es için şanssız bir kuranın habercisi olsa da sahneye Kaptan Zafer çıkacaktır. Rakibe üstünlüğü kuran siyah kırmızılar ilk golü atsalar da savunmanın hatası ile geri düşerler. 73. dakikada sahneye çıkan Kaptan, gemisini kurtarır. Yarı finalde rakip Adanaspor’dur. İlk maçtakine benzer bir senaryo yaşanır. İlk yarı golsüz geçildikten sonra ikinci yarıda güney ekibi, Reşat ile öne geçer. Kaptan Zafer ve Metin Arvas, Es-Es’i öne geçirse de Metin’in golünden bir dakika sonra Adana eşitliği yakalar ve maç uzar. Uzatma dakikalarında ise maça 70. dakikada dahil olan Veysel Kupan, 36 maçta sadece 2 gol atan bir oyuncu olarak herkesi şaşırtır ve ağları havalandırır. Maç sonunda sevinçten çılgına dönen takımın ve taraftarların önünde tek engel kalmıştır: Aydınspor.
Artık kafaları karıştıran bütün statüler geride kalmıştır. Tek maç, tek hedef. Konya’ya akın eden 20 bin Eskişehirspor taraftarı, Gegiç’ten bu yana unuttukları o coşkuyu yeniden damarlarında hissederler. Yılmaz Vural maçtan önce sadece “Kazanacağız” der. Maçtan önce gazetede yer alan röportajında ise “Birinci Lig şimdiden hayırlı olsun!” diyerek o bilindik tarzını sürdürür. Takım onu yanıltmayacaktır. Maça golle başlayan taraf Es Es olur. Golün tadını bir kez alan Veysel, bu maçı da boş geçmez. Fakat önde olduğu maçlarda skoru tutmakta zorlanan takım, 19. dakikada Ahmet’in golüne engel olamaz. Gözler Kaptan Zafer’in üstündedir, dakikalar da hızlıca akar. Artık herkes uzatmaları ve belki de penaltıları konuşmaya başlarken Metin Arvas, 89. dakikada mucizeyi gerçekleştirir. Bülent Yavuz maçı bitiren düdüğü çaldığında Aydınspor’lu oyuncuların bir numaralı hedefi olurken 20 bin taraftarın mutluluktan kendinden geçmesine neden olur. Anadolu İhtilali’ni başlatan kulüp, yeniden 1. Lig’e döner.
Eskişehirspor başkanı Aydın Arat’a hitaben açılan “Aydın Arat ile Avrupa kupalarına” pankartı, hedeflerin büyüdüğünün göstergesi olur. Yine Yılmaz Vural yönetiminde girdikleri 1. Lig’deki ilk maçlarında Yükselme Grubu’nda geçemedikleri İstanbulspor ile karşılaşırlar. Kadrosunu Kuzmanovski, Eshun ve Duah gibi yabancı futbolculara ek olarak Cihat Arslan ve Sedat Balkanlı gibi ligin gediklisi oyuncularla takviye eden Es-Es; o dönem Uzanlar’ın da gazıyla Star TV tarafından “yeni büyük” olarak lanse edilen ve Van Vossen, Van der Brom gibi oyuncuları transfer eden, Beenhakker yönetimindeki İstanbulspor’u ilk maçta 3-1 yenerek otoriteleri şaşırtır. Sonrası ise pek iyi geçmez. Haftalar geçtikçe oyuncuları ile arasındaki bağlar kopan Yılmaz Vural, takımı “sorumsuz olmak”la suçlar, Kaptan Zafer de bu görüşe katılır. 2-0 öndeyken 3-2 kaybettikleri Beşiktaş maçı, bu açıdan bir dönüm noktası olur. Ligin sonlarına doğru kazandıkları maçlarla 10 galibiyet almayı başarırlar. Normalde bu başarı, onları ligin orta sıralarına taşırdı fakat sadece 2 beraberlik almaları sonucu 17. sırada kalırlar ve yeniden düşerler. Bahsi geçen 2. Lig statüsü onları uzunca bir süre oyalar. Ancak 2008’de lige dönüş yaparlar ve olmaları gerektiği yerde olduklarını kanıtlarlar. Geri dönmeye hiç niyetleri yok!