-Bir Mustafa KOÇ yazısı-
Bir dostumuza yanında olduğumuzu hissettirmek için elimizden gelen her şeyi yaparız. Hele dost, hasta yatağında moral arıyorsa. Bir grup Es Es taraftarı zamanında çıtayı o kadar yükseltti ki, gönül verdikleri formayı terleten dostlarına yaptıkları incelik, sınırları aştı.
Biz, bir zamanlar mektup yazardık. Anaya, babaya, sevdiceğe. Onlardan ayrı kaldığımız zaman boyunca yaşadıklarımızı, duyduğumuz özlemi, iyi ya da kötü haber vereceğimiz zaman yazardık. İtina ile başlanır, havalardan sudan bahsedilir, herkese selamlar gönderilir, küçüklerin gözlerinden büyüklerin ellerinden öpmek de ihmal edilmezdi. Ancak tüm bunlara rağmen bir futbolcuyu emanet etmek için Kraliçe’ye mektup yazmak, kimsenin aklına gelmemişti.
Necdet Yıldırım. Efsane Eskişehirspor kadrosunun en önemli parçalarından biriydi. Samsun’da top koştururken, Eskişehirli bir veterinerin yönetime tavsiyesi ile takıma kazandırılan Necdet Yıldırım, sol çizginin yılmaz bekçisiydi. Sağ bekte oynayan İlhan’la birlikte kanat beklerinin oyun anlayışına yeni bir soluk getirmişlerdi. Ülke futbolunda oyunu iki yönüyle oynayan, hücuma büyük katkı sağlayan ilk beklerdendi. Ancak futbol hayatı da sol çizgideki hızı gibi çabuk geçti.
1968 yılında ‘Vosvos’ Necdet hastalandı. Dışkısından kan geliyordu ancak o hem formayı kaybetme korkusundan hem de utancından bunu hocalarını söyleyememişti. Bu şekilde hasta hasta oynamaya devam etti. Bir süre bu şekilde oynadıktan sonra artık bu durum, saklayamayacak hale gelmişti. Gerçek ortaya çıktığında da biraz geç kalınmış olduğu sonradan anlaşıldı. Necdet bağırsak kanserine yakalanmıştı. Başta, Eskişehirspor kulüp yetkilileri olmak üzere tüm şehir seferber oldu, onun için. Hemen çare aranmaya başlandı ve sonunda tedavi için İngiltere’ye gönderilmesine karar verildi.
Necdet, Londra’da tedavi görürken, tüm Eskişehirspor taraftarları da onu düşünüyordu. Bir gün bir İstanbul deplasmanı için şehre gelen Es Es taraftarı, maç öncesi demlenmek için uğrak mekanları olan Çiçek Pasajı’nda toplanmışlardı. Laf lafı açtı konu Necdet’e geldi. O an için tedavisinin iyi sonuç vermesini ve gelecek güzel haberler için beklemekten başka yapacak bir şeyleri yoktu. Ancak birden akıllarına, ‘Vosvos’ Necdet’e moral vermek için ona mektup yazmak ve çiçek göndermek geldi. Hemen Pasaj’da para topladılar. Bu sırada tribünün emektarlarından ‘Ayı’ Yusuf’un aklına bir fikir daha geldi; “Bir çiçek de İngiltere Kraliçesi Elizabeth’e gönderelim. Yanına da bir not yazalım, gitsin Necdet’i ziyaret etsin, çocuk sevinir.” E, bu kadar ince bir fikir de zaten ülkeyi, tuttuğumuz takımı kurtardığımız rakı masasından çıkardı zaten. “Koskoca İngiltere Kraliçesi yahu!” demedi hiç biri. Hepsinin aklına yattı bu fikir. Kraliçe’ye de usulünce bir mektup yazıldı ve kırmızı güllerle beraber yollandı. Kraliçe Elizabeth’in herkese açık, herkesi dinleyen ve çok kolay ulaşılabilen biri olduğu da malum. Mektup ve çiçekler gittikten sonra Kraliçe, özel sekreteri aracılığıyla Eskişehirspor’a bir cevap mektubu gönderdi. Mektupta; Kraliçe’nin çiçeklerden dolayı çok mutlu olduğu, gerekli yerlerle irtibata geçildiği ve Necdet’in tedavisinin iyi gittiği yazıyordu. Takımının deplasman maçı için gittikleri şehirde, maç öncesi demlenirken bir grup taraftarın ortaya attığı fikir karşılık bulmuştu. Düşünce çok inceydi ve karşılıkta aynı incelikte oldu.
Necdet, Londra’daki tedavisi süresi içinde bir ameliyat geçirdi. Orada çok sıkılmıştı. Yalnızdı ve tanımadığı bir şehirde, alışık olmadığı bir hayatta, hasta ve tek başına bunalmıştı. Eskişehir’deki bir arkadaşına yazdığı mektupta; bir an önce Türkiye’ye gelmek ve formasını tekrar sırtına geçirmek istediğini yazmıştı. Tedavisi iyi gitmiş ancak, hastalığın başında Necdet, kimseye söylemediği için geç kalınmıştı. Ülkeye döndükten kısa bir süre sonra hayata gözlerini yumdu. Forması uğruna kimseye söyleyemediği hastalığı yüzünden bir daha kırmızı-siyah çubukluyu, sırtına geçiremedi.
Bir zamanlar mektup yazardık. Bazen özlemimizi, bazen güzel bir haberi iletmek için. Bazen de çok uzaklardaki bir dosta yanında olduğumuzu hissettirmek için. Bunun için Kraliçe’yi zahmete sokmak gerekse bile.