-Bir Mustafa KOÇ derlemesi-
Futbol tarihi bir çok peri masalıyla dolu. O mucizevi masallardan birini de Euro 1980’de Belçika yazdı. Kendi deyimleriyle bir grup amatör takım olmayı becerip, finale kadar ulaşmayı başarabilmişti.
Avrupa Şampiyonası genellikle küçük futbol ülkelerinin büyükleri rencide ettiği bir alan olmuştur. 1992’deki Denimarka’dan 2004’deki Yunanistan’a kadar Şampiyona tarihi, favori olmayanların kendi sıkletinde olmayanları yendikleri peri masallarıyla süslenmiştir.
İtalya’daki 1980 Avrupa Şampiyonası öncesinde, Belçika uluslararası turnuvalarda sadece iki maç kazanabilmişti. Eleme turları sıklıkla kendi içinde bir mücadele olarak görülür. Ta ki altın bir jenerasyon çıkıp, harika bir takıma dönüşüp turnuvayı çok iyi bir yerde bitirene kadar.
Gut Thys’ın yönetiminde, kaleci Jean-Marie Pfaff, sağ bek Eric Gerets, orta saha Jan Ceulemans gibi oyuncularla ve birkaç yıl sonra oyun kurucu Enzo Scifo da yardımıyla Belçika, küçük bir futbol ülkesiysen hiç ummadıkları bir seviyeye çıktılar.
Euro 1980’de başarıya imza atan Belçika takımının kahramanları, ayrı dönemlerde verdikleri röportajlarda İtalya’daki ‘o yaza’ da değinmişlerdi.
Jean-Marie Pfaff (Kaleci)
Bu takımı inşa etmek için 6-7 yıl çalıştık. 1980’deki takım, bizim bu zamana kadar sahip olduğumuz en iyi takımdı. İlk kez bir turnuvada finale ulaşabilmiştik. Ondan öncesinde sadece birkaç amatördük. Aslında çok iyi bir takımımız yoktu, birkaç iyi oyuncumuz vardı. Sonra Ceulemans, Gerets ve Rene Vandereycken gibi oyuncular büyük bir disiplinle çok çalıştılar ve İngiltere’ye karşı oynadığımız ilk maçta hepsi bir araya geldi.
Onlarda Kevin Keegan ve başka yıldız oyuncular vardı. Herkes maçtan önce İngiltere’nin 4-5 gol atarak bizi yeneceğini söylüyordu. Ama maç 1-1 bitti. Maçtan sonra motivasyonumuz arttı ve bir sonraki maça mental olarak artık hazırdık. İyi oynadığın zaman bir denge yakalıyorsun ve kendine olan güvenin artıyor. İspanya’yı 2-1 yendik. İngiltere de İtalya’ya 1-0 yenildi. Bu da grubu lider bitirecek takımın Roma’da İtalya’ya karşı oynayacağımız maçla belli olacağı anlamına geliyordu. Biz de İtalya’yla berabere kalarak bunu başardık.
Finalde, ilk kez orda olmayı başardığımız için çok mutluyduk. Ailemiz, kazandığımız para ve başarı için çok çalışmıştık. Bireysel olarak değil takım halinde oynadık. Yüreğimizi ortaya koyduk, ki bence bu çok önemliydi. Bizden 10 yıl sonra kupayı kazanan Danimarka gibiydik. Kesinlikle finale kadar ulaşabileceğimizi düşünmüyorduk. Başarı için sıkı çalışarak buna ulaştık. Takım ruhu ve ülkeye olan aidiyetlik duygusuyla bunu başardık. Ülkeye döndüğümüzde de ülkedeki herkesin çok mutlu olduğunu fark ettik.
Walter Meeuws (Defans)
Kontratağa dayalı bir oyun oynuyorduk. Ama aynı zamanda oyunun dışında defansta da “yüksek oynamaya” çalışıyorduk. Rakibe yakın olmaya çaba gösteriyorduk. Ama her şeye rağmen defasif bir ekip olarak tanınıyoruz. İtlaya’da etkili olduğumuzu düşünüyorum. Millecamps’la iyi bir işbirliğimiz vardı. Aynı zaman da takımın tümü iyi iletişim kurabiliyordu. Hep “çok abartmayalım” diye birbirimizi motive ediyorduk. Ama İngiltere’ye karşı hatırladığım kadarıyla iyi mücadele etmiştik, notlar alıp çalışmıştık bayağı.
Eric Gerets (Defans)
1980 performansı, saha içinde ve dışında ekstra bir çabaydı. Harika anlar yaşadık ve yaşattık. O takımdan arkadaşlarımla her buluştuğumda bu yüzden çok keyif alıyorum. Takım olarak çok iyi iletişim kurabiliyorduk.
Michel Renquin (Defans)
Kişisel olarak iyi bir performansım vardı ama takım inanılmazdı. Favori değildik, dolayısıyla azmettik. İngiltere’yle oynamak, İtalya ve İspanya ile… Çok zordu. O zaman dört takım vardı turnuvada. Gerçekten çok sıkı çalışmıştık ve taraftarlarımız için gerçekten “silahlı gibi” savaşmıştık. Neredeyse bütün turnuva çok az gol atabildik. İtalyanların hakkını vermek gerek, orası bir futbol ülkesi. Onları da düşündüğümüz zaman iyi oynadılar ama finale biz çıktık.
Luc Millecamps (Defans)
Finalde Almanya’ya karşı aldığımız mağlubiyetten çok “Küçük Belçikalılar” olarak İngiltere, İspanya ve İtalya gibi büyük ülkelerin işine burnumuzu sokarak büyük bir turnuvada final oynamanın gururunu hatırlamayı tercih ederim. Çok keyif aldık çünkü bir baskı hissetmeden ilerleyerek bayrağımızı göndere çektik.
Jan Ceulemans (Orta Saha)
Büyük bir turnuvada, bir tılsımın tetiklediği ve umulmadık, hayal edilmeyen küçük bir mucize ile Belçika’nın sürpriz bir şekilde turnuva finaline çıkması, benim kariyer özetimdir. Elemelerde gücünün doruk noktasında olan İskoçya’yı yendik. Sonra Finalde Almanya’ya yenilmeden önce Avrupa Şampiyonası grubunu İngiltere, İspanya ve İtalya’nın üzerinde bitirdik. İspanya maçı, kariyerimde oynadığım içinde bulunduğum en iyi maçtı; “ Jan, sen ve takım bugün harika oynadınız.” dedim.