Halit Kıvanç’ın 1958 Dünya Kupası’nda Brezilya Milli Takımı kampında Pele ile röportaj yapması onun unutulmaz anıları arasındadır. Peki, ünlü ismin Türk basınında da yayımlanan o ilk röportajını okumaya var mısınız?
Dünya Kupası tarihi deyince Halit Kıvanç’ın adını anmamak olmaz. Yıllar önce, bir vesileyle duayen ismin kapısını çalmıştık. Başka bir proje içim geçmişinden anıları paylaşırken Pele ile o unutulmaz anısını da bize nakletmişti: “Brezilyalı bir meslektaşımla röportaj yapmak için kampa gitmiştik. İçeri girdiğimizde köşede oturan iki Brezilyalı oyuncuyu gördük. Biri orta sahanın beyni Zito idi. Diğeri ise kimsenin tanımadığı daha 17 yaşında bir genç. Herkes Zito ile röportaj yaparken ben o gencin yanına sokuldum. Adının Pele olduğunu öğrendiğim gençle meslektaşım vasıtasıyla bir süre konuştuk. Daha sonra o çocuk, 1958 Dünya Kupası’nın yıldızı olacaktı. Ben de Pele ile röportaj yapan ilk uluslararası gazeteci.”
İşte Halit Kıvanç’ın 17 Temmuz 1958 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan o yazısı:
HARİKA ÇOCUK: PELE
Şipşirin, simsiyah genç elindeki gazetede işaret edilen yere baktı. Sonra inci gibi bryaz dişlerini göstererek güldü. Sevinmişti. 17 yaşın heyecanı içinde gazetedeki o köşeye bir daha baktı ve yanında kendisine izahat veren yabancı gazeteciye döndü: ”Teşekkür ederim” dedi, “demek sizden dört yıldızı hak edecek kadar iyi oynadım o gün…”
Kendisinden bütün futbol dünyasının bahsettiği büyük istidat bir anda ‘Dünya Şampiyonu’ takımın ‘as’larından biri olduğunu unutuvermişti. Memleketinden çok ama çok uzaklarda bir beldenin bir gazetesinin spor sayfasında isminin yanında ‘fevkalade’ hükmünü ifade eden dört yıldızı görmek, onu haddinden fazla memnun etmişti.
Bu 17 yaşındaki zenci delikanlı, bütün otoritelere parmak ısırtan Brezilyalı soliç Pele idi.
Brezilya’nın muvaffak antrenörü V. Feola ilk iki maçta Pele’yi takıma koymamıştı. ‘Tecrübesiz’ gence ilerde şans vermeyi uygun görmüştü. Nihayet, heyecanlı delikanlı 15 Haziran 1958 günü Göteborg’un Ullevi stadında ilk imtihanı vermeğe çıktı. Daha maçın 90’ıncı saniyesinde çektiği ‘bomba’ kale direklerini sarsmış ve ancak tesadüfün lütfu ile Yaşin’in kalesine girmemişti. Fakat ikinci maçında küçük Pele büyük bir gol ile tesadüfü de yendi. İklim şartlarının değişikliği yüzünden Gal karşısında 70 dakika gol çıkaramıyan Brezilya, şampiyonluk yolunu Pele’nin nefis şutu ile açıyordu. Bu, aynı zamanda Pele’ye gol kapılarının da açılması demekti. Onu Fransız kalesine bir devrede üç sayı kaydederken alkışladık. Finalde ise, birbirinden güzel iki golle sahanın sayılı kahramanlarından olmuştu. Hele, o ikinci devrede bek N. Santos’un şandelile gelen topu bir ayağı ile stop edip diğer ayağı ile karşısındaki iki İsveçlinin üstünden aşırması ve aynı anda kendi pasına yetişip şahane voleyle golü çıkarması, görülecek sahneydi. Dünya Kupası’nın son dakikasında kafa ile kurt kaleci Svensson’un üstünden topu filelere yuvarladıktan sonra kendisinin de yere düşüp ağlamağa başlaması, futbol tarihine altın harflerle yazılacak bir sayfa idi.
Pele de ‘Didi’ gibi bir takma isimdir. 17 yaşındaki ‘harika’nın asıl adı Edison Arantes Do Nascimentos’dur. Sahaya (10) numaralı forma ile çıkar. Fakat zaman zaman soliçten ziyade mükemmel bir santrafor olarak görünür. Çalımları o kadar muazzamdır ki, insan onu seyrederken “Bu nefis hareketleri öğrenmek için 17 yaş o kadar kısa ki…” diye düşünmekten kendini alamaz… Pele aynı zamanda gayet mahcup, gayet terbiyeli, gayet sevimlidir.
Kahve şehri Santos’un yetiştirdiği bu müstesna kıymet için “Didi bugün çok büyük, fakat yarın Pele ondan da büyük olacak” diyorlar. Brezilyalılara göre ise “Pele bu Dünya Kupası’nda sadece gelecek programın fragmanlarını göstermiştir. O asıl 1962’de seyredilecektir.”
Pele’ye “Bu Dünya Kupası’nda en büyük oyuncu kim?” dedim. Hiç tereddüt etmedi. ‘Fransız Kopa’ cevabını verdi.
Pele şahane futbolu yanında attığı 6 golle de Dünya Kupası Gol Krallığında (Alman Rahn’la beraber) ikinciliği elde etmişti. Bundan dolayı tebrik etmek istedim. Küçük yaşından beklenmeyen büyük bir cevapla mukabelede bulundu: “Gol atmak bir şey değil ki… Ben Didi kadar, Kopa kadar büyük bir oyuncu olsam başka şey istemem… Hem şu anda hiçbir şey düşünmüyorum. Brezilya şampiyon oldu ya, bana yeter…”