-Bir Buğra BALABAN yazısı-
Peru, ikonik forması ve iştahlı taraftarlarıyla, 36 yıl sonra Dünya Kupası sahnesine dönüyor. Uruguay’ın ev sahipliği yaptığı ilk kupaya davetiyeyle giden, sıradaki kupa yolculuğu için tam 40 sene bekleyen Peru, uzun bekleyişlere alışık. 1970-1982 arasında dört kupanın üçüne katıldıkları dönem bir istisnaydı. O istisnai istikrarın baş mimarı ise ‘Peru’nun Pele’si’ Teofilo Cubillas’tı.
Peru’nun başkenti Lima’da doğan Cubillas, ilköğretim yıllarında keşfedildikten sonra henüz 16 yaşında ülkenin en önemli takımı Allianza Lima’yla gol krallığı yaşadı. Bir deplasman yolcuğunda hostesin “Ne içersiniz?” sorusuna bir takım arkadaşının onun yerine verdiği cevap, bugüne dek lakabı olarak onu takip etti: “Bir bardak süt getirin. O hâlâ bir bebek!”
El Nene ya da Bebek, takım arkadaşlarından yaşça küçük olabilirdi ama sahaya çıktığında en büyük oyunculara kafa tutacak kaliteye sahipti. Milli takımın başına geçen iki kez dünya kupası şampiyonu Didi’nin hücumculara esneklik tanıyan oyun tarzıyla beraber 1970 Dünya Kupası’na damga vurmaya hazırdı. Arjantin’in Dünya Kupası elemelerinde kupa bileti alamadığı tek yıl 1970’ti ve Tangocular’ın önünde Meksika biletini kapan takım 21 yaşındaki Cubillas’ın Peru’suydu.
Peru, kupa hasreti kadar trajedilere de alışkın bir ülke. 1987’de Allianz Lima takım uçağında gelecek vadeden koca bir kadronun Pasifik Okyanusu’nun dibini boyladığı elim kaza, bu trajedilere iyi bir örnek. Ucu yine futbolla kesişen bir diğer felaket tam da Cubillas’ın önderliğindeki Peru kadrosunun Meksika 1970’teki ilk maçına çıkmaya hazırlandığı günlerde gerçekleşti. Merkez üssü ülkenin sahil hattına denk gelen bir deprem 50 binin üzerinde insanın hayatını yitirmesine, 500 bin insanın da evsiz kalmasına yol açtı. Tüm bu kabûsun içerisinde sahaya çıkan Peru ilk maçında Bulgaristan’a karşı 2-0 geriye düşse de geri gelip kazanmayı başardı ve zaferi getiren gol, Cubillas’ın sağ ayağından geldi. “O golden sonraki sevincimiz devasa boyuttaydı. İki gün önceki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetmişti ve futbol, onları bir nebze de olsa mutlu edebilmenin tek yoluydu” şeklinde açıklıyor o günkü duygularını FIFA’ya verdiği bir röportajda Cubillas.
İnkalar, Batı Almanya’nın ardında gruptan çıksa da bir üst turda karşılarında şampiyonluğa yürüyecek Brezilya’yı buldu. Cubillas’ın da gol attığı maçta Pele’li, Tostao’lu, Jairzinho’lu, Rivellino’lu efsane takıma 4-2 kaybeden Peru ülkesine dönerken en büyük övgü, dünyanın en büyüğü Pele’den geldi: “Dört yıl sonraki kupada sahada olmayacağım ama merak etmeyin, bir halefim var ve adı da Teofilo Cubillas.”
Geçtiğimiz yaklaşık 50 yılda Pele, karavana attığı sayısız tahminde bulundu ve bu yüzden midir bilinmez Peru 1974’te Dünya Kupası’nı kaçıracaktı. Ancak kupayı beş golle kapatan Cubillas’ın şöhreti, okyanus ötesine taşmaya hazırdı. Copa Libertadores gol krallığı, Yılın Güney Amerikalı futbolcusu ödülleri derken 1973’te UNICEF’in düzenlediği bir yardım maçı, Avrupa futbolu havasını solumasını sağlayacaktı. Connor Heffernan imzasıyla These Football Times’da yayımlanan profile göre El Nene, o maçta Johan Cruyff, Eusebio, Franz Beckenbauer gibi isimlerle sahayı paylaşıp iki golle yıldızlaşınca UNICEF çalışanı bir Basel taraftarı olan Ruedi Reisdorf’un dikkatini çekti. Cubillas pek niyetli olmasa da 300 bin dolarlık bonservis ücreti, onu Allianza Lima’dan koparmak için yeterliydi.
Yaklaşık 40 sene sonra Mohamed Salah’ı da benzer bir yardım maçında keşfedip kadrosuna katacağından habersiz, Basel yönetimi heyecan içerisindeydi. Ancak İsviçre’nin soğuk havası, kulüpteki sıkı idman ve diyet programıyla birleşince Cubillas’ın Basel günleri çok verimli geçmedi. Altı ayda yaklaşık 10 kilo kaybedip daha sıcak bir iklime transferini istedi ve 400 bin dolarlık dönemin Portekiz transfer rekoruyla Porto’nun yolunu tuttu. Üç sezona sığdırdığı 65 golle kaptanlığa kadar yükseldi ve 1975’te Peru’nun Copa America dönemindeki ilk şampiyonluğunda da önemli rol oynadı.
1978’de Peru Dünya Kupası’na dönerken Cubillas da yuvası Allianza Lima’ya kavuşmuştu. Peru, bu kez zor bir grupla baş başaydı. Bir yanda son kupanın finalisti -Arjantin 1978’de de finale yürüyecek- Hollanda, diğer tarafta da Kenny Dalglish, Archie Gemmill ve Joe Jordan’lı, o yılların ‘güzel kaybeden’i İskoçya, İran’la birlikte dördüncü gruba toplanmıştı. Yine de Peru, yola devam edecekti ve bunu yaparken grupta hiç kaybetmeyecekti.
Peru, ilk maçta İskoçya’yı 3-1’le geçerken sahaya Cubillas damga vuruyordu. Galibiyeti getiren iki gol ondan gelirken özellikle ayağının dışıyla attığı son gol, kupa tarihinin en güzel serbest vuruş gollerinden biri olarak kayıtlara geçiyordu. “Barajı, kaleciyi ve topun olduğu yeri gördüğüm anda, topun sıra dışı bir rota izlemesi gerektiğini anlamıştım” diyordu Cubillas yıllar sonra. Evet, top o istisnai rotayı takip etti ve Cubillas, sayısız güzel golünden bir diğerini İskoçya ağlarına gönderdi.
Hollanda’ya karşı aldığı beraberlikle gruptan çıkan Peru ikinci grup aşamasındaysa rakiplerine direnemedi. Sırasıyla Brezilya, Polonya ve Arjantin’e kaybeden Peru kupaya veda ederken en çok konuşulan maçları 6-0’lık Arjantin mağlubiyetiydi. Finale çıkması için en az dört farklı kazanması gereken Arjantin’de, diktatör Jorge Videla’nın maçı satın aldığı, ABD dışişleri bakanı Henry Kissinger’la Peru soyunma odasını ‘ziyaret ettiği’ yıllardır anlatılageldi. Ancak Cubillas, bu konudaki iddiaları El Universo’da yayımlanan röportajında şöyle reddediyor: “O maçı kaybettik, fazlası yok. Aynı kupada Meksika da Batı Almanya’ya 6-0 kaybetmişti. Neden Peru için düşünülenler Meksika için de dile getirilmiyor? O maçta sahadaydım, Arjantin bir makinaydı. Bizi yendiler ve Dünya Kupası’nı kazandılar.”
Cubillas, tamamı grup aşamasında olmak üzere, 1970’ten sonra bir kez daha beş gole imza attı. İki farklı Dünya Kupası’nda en az beş gol atan ilk futbolcu olan Cubillas’ın kurduğu bu kulübe bugün dahi katılabilen çok fazla oyuncu yok. Miroslav Klose ve Thomas Müller bu başarıyı yineleyebilen yegâne isimler…
El Nene, 33 yaşında İspanya 1982’yle son kez Dünya Kupası görürken ne o ne de takımı eski formunda değildi. İtalya ve Kamerun’la berabere kalsalar da Polonya’ya 5-1 kaybedip grup sonuncusu olarak kupaya veda ettiler. Polonya’nın beş golünün de Cubillas oyundan çıktıktan sonra gelmesi, belki de Peru futbolunun ondan sonra aynı olmayacağını gösteren tatlı bir tesadüftü.
Peru, o kupadan bu yana ilk kez büyük sahneye çıkmaya hazırlanırken kaptanlık pazubendi de milli takımın en golcü futbolcusu unvanını geçen yıl Cubillas’ın elinden alan Paolo Guerrero’ya emanet. Kariyerinin son yıllarında adım attığı Florida’da hayatının geri kalanını geçiren Cubillas, milli takımın Rusya 2018 öncesi ABD’de yaptığı hazırlık maçları öncesinde kampı da ziyaret etti. “Bence Dünya Kupası, mezuniyet töreni gibidir. Eğer hiç Dünya Kupası görmemişseniz, futbol üniversitesinde okumamışsınız demektir” diyen Cubillas, uzun yıllar sonra ülkesinin yeni mezunlarını selamlamaya hazır. Bu kez Telemundo için yorumculuk koltuğunda, yüzünde bir tutam kıvançla…