-Bir Eyüp KÖK yazısı –
Fransız kulübü Metz o sene Barcelona’yı geçip bir üst turda Dinamo Dresden’e elendi, fakat yarattığı mucize tarihinde sürekli bahsedilen bir nüans olmaya devam etti.
Büyük takımların mucizeleri çokça anlatılıp hikayeleştirilmiştir. Ucunda bir kupa yoksa büyük takımları tanımlarken üzerinde özellikle durulan veya hatırlanan unsurlar değillerdir. Fakat mütevazi takımlar için hikaye başkadır, mücizeler onlar için daha büyük anlam taşır ve ne zaman o kulüp hakkında konuşulsa akla ilk gelenlerden biri yaşadıkları bu mucizeler olur. Metz kulübünün mabedi olan Stade Saint Symphorien’i ziyaret ederseniz yaklaşık 100 metre ilerisindeki kulüp binasının bünyesinde bulunan müzesini de gezme şansı bulabilirsiniz.
Bu müzede 1984 yılına ait formaların sergilenme nedeni bir Kupa Galipleri Kupası maçıdır.
1984-85 sezonu Kupa Galipleri Kupası’nın ilk turunda Barcelona Metz ile eşleşerek otoritelere göre kolay bir kura çekmişti. Metz’in son iki maçı 6-0’lık Bordeaux ve 7-0’lık Monaco yenilgileriyle sonuçlanmıştı fakat bazı taraftarlar Barcelona karşısında yine de umutluydu.
İlk maç 19 Eylülde oynandı ve otoriteler yanılmadı. Maç hızlı başladı ve beklenildiği gibi Barcelona Metz’i özellikle orta sahayı kalabalık tutup bunalttı. Nitekim Fransız savunmacı Luc Sonor da 12. dakikada ilginç bir geri pasla kendi kalesine topu yollarken Barcelona’nın işini de kolaylaştırmış oldu. Bernd Schuster’in liderliğinde sahaya klasik Hollanda 3-4-3’ü ile dizilen Barcelona, beklenildiği gibi rakibine şans tanımadı ve maçı 4-2 kazanmasını bildi. Barcelona’nın formalite olarak gördüğü Fransa yolculuğu beklenildiği gibi geçmiş ve oyuncuları biraz daha havaya sokmuştu. Rutin geçmesi beklenen ikinci maç Nou Camp’ta oynanacaktı ve Barcelona o tarihe kadar kendi evinde bir Fransız takımına kaybetmemişti. İlk maçtan sonra Bernd Schuster Metz’li oyuncuların hatalarına atıfta bulunarak “Metz’li oyuncular Nou Camp’a geldiklerinde onlara bugünkü hediyelerine teşekkür etmek amacıyla birer jambon hediye edelim.” demişti. Schuster bu sözleriyle Metz’in ekonomik imkanlarıyla dalga mı geçiyordu bilinmez fakat söylediklerinden pişman olacağını kimse tahmin etmiyordu.
İkinci maç için İspanya’ya ayak basan Metz’li oyuncular ilk maçtaki Barcelonalı oyuncuların küstahlığını unutmamıştı. Kaleci Michel Ettore yıllar geçtikten sonra bu durumu şöyle özetlemişti “Bize ilk maçta tepeden baktılar ve bizi aşağıladılar, işte bizi kızdırıp ateşleyen şey buydu.” Michel Ettore üzerinden yıllar geçen bir maç sonucundan sonra bu şekilde düşünüyor olabilir fakat Metz’li oyuncuların maça ateşli veya kendilerinden emin bir başlangıç yaptıkları söylenemez. İlk maçta olduğu gibi Schuster yine iyi oynuyor ve Metz savunmasına zor dakikalar yaşatıyordu. 34. dakikada Metz yarı sahasının sağ tarafından Schuster’in pasıyla içeri kat etme fırsatı bulan Rojo bekletmeden ortasını Steve Archibald ile buluşturmak istedi fakat araya savunma oyuncusu girdi. Kontrolsüz bir şekilde müdahalede bulunup topu yine Steve Archibald’in önüne bırakan savunma oyuncusu yeni bir hamleyle topu uzaklaştırmak istedi fakat top bir anda Lobo Carrasco’nun önünde kaldı.
Kariyeri özetlenirken ilk kullanılabilecek kelime olan fırsatçılığın hakkını veren Carrasco Barcelona’yı öne geçirirken Metz’li oyuncuların son umutlarını da tüketti. İlk maçta daha kendinden emin bir şekilde oynayan Metz’li oyuncuların bu maçta ayakları birbirine dolanıyor ve basit hatalar yapıyorlardı. Metz’li oyuncular golü yedikten sonra kaybedecek bir şeylerinin olmadığını daha iyi kavramış olacaklardı ki özgüvenli bir şekilde oynamaya başladılar, bu maçı değiştiren bir unsur oldu. Golü kalesinde görene dek hücumda istediklerini yapamayan Metz, o dakikadan sonra sıkça ara paslarıyla forvet oyuncusu Kurbos’u kaçırmaya çalıştı ve bunun meyvesini 38. dakikada aldı. Orta sahada topu alan Jean-Paul Bernard, Barcelona’nın sol stoperini saf dışı bırakan bir pasla takım arkadaşı Toni Kurbos’u topla buluşturdu. Dripling kabiliyetiyle savunma oyuncusunu geride bırakan Kurbos bir anda kaleciyle karşı karşıya kaldı. Kaleci Amador, Kurbos‘un orta yapacağını düşünüp vücudunu ceza sahasına çevirdi ve hamle yapmaya hazırlandı. Fakat Kurbos tereddüt etmeden topu kaleye gönderip eşitliği sağladı. Bu gol Metz’li oyuncuların kolay kolay vazgeçmeyeceklerinin bir göstergesi olabilecek bir goldü, fakat Metz’li taraftarlar dahil kimse Barcelona’yı elemenin ilk adımı olabileceğini düşünmemişti.
Bu gol Barcelona’lı oyuncuları kendine getiren bir uyarı niteliğini taşımadı, nitekim santra yaptıktan sonra rölantide oynamaya devam ettiler.
Toni Kurbos orta sahada Bernard’a topu verip içeri doğru koşusunu devam ettirdi.
Bernard son derece düzgün bir pasla Kurbos’un tıpkı birinci golde olduğu gibi kaleciyle aynı köşede karşı karşıya kalmasını sağladı. Kurbos ilk golde olduğu gibi şut çekseydi muhtemelen topun direkt kaleye gelmesini bekleyen kaleci topu kurtarabilecekti fakat bu sefer şutu düşünmek yerine arka direğe doğru yönelen arkadaşına yerden sert bir pas vermeyi düşündü. Top penaltı noktasına yakın bir konumda ortayı kesmeye çalışan, Barcelona orta saha oyuncusu Tete Sanchez’e çarpıp kaleye doğru yavaşça süzüldü.
Metz’li oyuncular 3 dakikada attıkları 2 gole Barcelona’lı oyunculardan daha çok şaşırmışa benziyordu. Sanchez’in kendi kalesine attığı gol o an itibariyle Metz’in turu geçmesini sağlamayacaktı, fakat onları Nou Camp’ta galibiyet elde eden ilk Fransız takım olmaya çok yaklaştırmıştı. İlk yarının sonunda Barcelona adına iyi oynayan tek oyuncu Schuster’di, skora boyun eğmeyen isyankar ruhlu biriydi.
İkinci yarının başlamasıyla Metz kaldığı yerden devam ediyordu fakat Barcelona kendine gelmiş gibiydi. 52. dakikada Metz teknik direktörü Marcel Husson savunma oyuncusu Luc Sonor’un yerine Alain Colombo’yu oyuna aldı. Değişiklik yapıldıktan 4 dakika sonra Toni Kurbos o gün ağır kalan Barcelona savunma hattının arkasına bir koşu yaptı, bu koşuyu gören takım arkadaşı çok usta bir aşırtma pasla Kurbos’un kaleciyle karşı karşıya kalmasını sağladı.Kurbos koşarken hemen arkasındaki savunma oyuncusu ona yetişmeye çalışıyordu fakat Kurbos o gün resmen Barcelona’nın kabusu gibiydi. Kurbos topu kontrol etmeye fırsat bulamadan kalesini terk eden Amador Lorenzo Lemos topa yetişti, fakat topa son anda dokunmayı başaran Kurbos topu kalecinin sağından gönderip sol taraftan koşusuna devam etti. Böylelikle Kurbos topu boş kaleye gönderirken, savunma oyuncusuyla kaleci Amador birbirlerine çarpışmış bir halde yerde kalmaya devam ediyordu.
Kurbos 2 gol atmış kendi kalesine atılan bir golün de mimarı olmuştu fakat hepsinden önemlisi Barcelona‘ya formalite maçı için geldiği düşünülen Metz takımı turu atlamaya sadece 1 gol uzaklıktaydı. Barcelonalı oyuncular oyunu yavaşlatmaya ve şoku üzerlerinden atmaya çalışıyorlardı. Metz’i küçümsemiş ve rölantide oynamaya devam etmişlerdi şimdi ise oyunun kontrolünü eline alan rakibine karşı yapabilecekleri hiçbir şeyleri kalmamıştı. Oyunun hakimi tamamen Metz’ti, tempoyu düşürmesi beklenen Barcelona bunu başaramıyor yapılan oyuncu değişiklikleri bir işe yaramıyordu. Son atılan golle birlikte Barcelona’lı oyuncular kabustan uyanmış ve kontrolü ele alan Metz’i zorlamaya başlamıştı. Maçın ilk golüne kadarki oyununa geri dönen Barcelona savunma yapmak yerine atabileceği ekstra bir gole konsantre olmuştu, teknik direktör Terry Venables’ın oyuna aldığı forvet oyuncusu bu düşünceyi destekliyor nitelikteydi.
Metz 3. golden sonra durgunlaşmış ve rüyadan uyanmış gibiydi. Maçta tempo normale döndü ve karşılıklı ataklar baş gösterdi, özellikle Metz savunma hattının kritik müdahaleleriyle Barcelona atakları durduruluyordu. Lobo Carrasco ve Bernd Schuster ataklara liderlik ediyor ve Metz savunma hattına sorun çıkarıyordu. Orta sahada topu alan Schuster o alışık olduğumuz öldürücü paslarından biriyle Steve Archibald’ı iki Metz savunma oyuncusunun ortasında topla buluşturdu. Top kendisine gelir gelmez kaleye vuran Archibald’ın zayıf fakat köşeye giden şutuna müdahale eden Michel Ettore topu sektirdi. Archibald topa hareketlenirken, Ettore çabuk davranıp topun üzerine yattı. Maçın bitimine 4 dakika kalmış ve Metz’in özellikle son 20 dakikadaki oyun anlayışı turdan ziyade galibiyeti korumanın peşinde düşmüş gibiydi.
Maç rölantide ilerlerken bir anda sol kanatta topu kendisinde bulan Bernard, o gün vasat bir oyun çıkaran Bocande’yi ara pasıyla ceza sahasının içinde topla buluşturdu. Bocande sol kale direğine 2 metre mesafeden topla buluşup hiç bekletmeden penaltı noktasına sert bir pas attı, fakat Metz’li oyuncudan önce araya giren Barcelona’lı savunma oyuncusu, müdahalesiyle şans eseri topu Bocande’ye geri gönderdi. Topu tekrar kendisinde bulan Bocande son derece soğukkanlı bir tek dokunuşla topu sola çekip Barcelona’lı oyuncudan kurtulmayı başardı ve topu bu sefer kaleden 3 metre uzaklıkta olan Kurbos’a sakince iletmeyi başardı. Kurbos’u marke eden herhangi bir oyuncu yoktu ve mucizeyi gerçekleştirmek için önünde 3 metre vardı. Önce seri bir şekilde topu kontrol edip ardından kaleye gönderen Kurbos, golü atıp kendisinin üçüncü takımının dördüncü golünü attı. Kurbos golü kutlamak için sol köşeye yönelirken Bocande sevincini yedek kulübesiyle yaşamak için sağa yöneldi.
Maç bitti ve Metz’li taraftarlar sahaya akın etti. Maçın bitiş düdüğünü duyan kaleci Ettore, Schuster’e gidip “Şimdi senin jambonun nerede?” sözlerini sarf etti. Ettore yıllar sonra bir demecinde “Fransızca bildiğini zannetmiyorum ama o gece beni anladı.” diye ekledi.
Metz o sene Barcelona’yı geçip bir üst turda Dinamo Dresden’e elendi, fakat bu mucize Metz tarihinde sürekli bahsedilen bir nüans olmaya devam etti. Ne zaman Metz taraftarları olumsuz bir kurayla karşı karşıya gelse 1984 ruhuna atıfta bulunur.
Barcelona için Metz sürprizi çok önemli bir hal almadı ve üzerinde durulan bir unsur olmaktan çıktı. Ama dediğimiz gibi mucize mütevazi takımlar için bambaşka bir hikayedir.