Onlar, 80’li yılları sessiz geçiren Yugoslav futbolunu 90’lı yıllarda ayağa kaldıracak ‘Rüya Takım’dı.
Josip Broz, bilinen adıyla Tito, 4 Mayıs 1980 günü hayata gözlerini yumduğunda, Yugoslavya birçok alanda öksüz kalmıştır. William Golding’in şaheseri ‘Sineklerin Tanrısı’nda suratımıza tokat gibi çarpan ‘İnsanın doğasında bulunan şiddet’, Yugoslavya’yı yavaş yavaş kitaptaki Mercan Adası’na çevirmeye başlar. 60’lı ve 70’lii yıllarda dünyada sözü geçen Yugoslavya, Tito’un ölümüyle bir nevi Fetret Dönemine girer. Duraksadıkları alanlardan birisi de spor, özellikle futboldur.
80’li yıllarla çöküşe geçen ve Doğu Avrupa Futbolu’nun liderliğini iyiden iyiye Sovyetler’e kaptıran Yugoslavya, 1982 Dünya Kupası ve 1984 Avrupa Şampiyonası’nı hayal kırıklıklarıyla sonlandırır. 1986 Dünya Kupası’na katılamayan Yugolar, 50’lerden beri taşıdıkları ‘Avrupa’nın Brezilyası’ apoletini de Fransa’ya kaptırmıştır. İşte 1987 Ekim’inde yapılacak Dünya Gençler Futbol Şampiyonası’na, bu sıfatı tekrar kazanacak olan neslin doğuşu açısından önemlidir.
Şili’ye favori olarak gitmez Yugoslavya 20 Yaş Altı Milli Takımı. Bu turnuvaya gidiş biletini, kendi evlerinde oynadıkları 18 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’nda son anda altıncı olarak almışlardır. 1972 yılından beri Yugoslav Milli Takımı’nın alt yaş kategorilerinde çalışan Mirko Jozic’in önderliğindeki takım, kendisine şans tanınmasa da, kadrosundaki yıldızlara sonuna kadar güvenmektedir. Nasıl güvenmesin ki? Zvonimir Boban, Robert Jarni, Predrag Mijatovic, Igor Stimac, Davor Suker ve Robert Prosinecki, Güney Amerika’daki futbol gösterisine hazırdır…
İlk maçına 10 Ekim 1987’de ev sahibi Şili karşısında çıkar Yugoslav gençler. Hırvat asıllı yıldızlar Boban, Stimac ve Suker’in (2) golleriyle 4-2 galip ayrılır sahadan Yugolar. Grubun ikinci maçı olan Avustralya karşılaşması ile birlikte kaptan Milan Pavlovic’i ilk 11’den kesen Mirko Jozic, formayı henüz saçları briyantinden parlamayan Predrag Mijatovic’e verir. Suker ile süper bir ikiliye dönüşen Mijatovic’in de katkılarıyla Avusturalya ve Togo da dörder golle geçilmiştir. Osijek takımının genç santrforu, ilerleyen yıllarda zarif gollerin adamı olacak Davor Suker, üç maçta attığı beş golle akranı Darko Pancev ile süper bir ikili olacağının sinyallerini vermeyi ihmal etmez. Grubu lider tamamlayan Yugoslavların çeyrek finaldeki rakibi Brezilya’dır. 21 Ekim 1987’de Şili Ulusal Stadyumu’nda Brezilya karşısına çıkan Yugoslavya, 44.dakikada ilerde Zico ile Japonya’yı sallayacak olan Alcindo Sartori’nin golüyle 1-0 yenik duruma düşse de Mijatovic’in golüyle eşitliği yakalar. 89.dakikada ise sahneye Robert Prosinecki çıkar. Çoğu Brezilyalı otoritenin ‘Brezilyalı olmalıydı’ diyerek izlediği Kızılyıldızlı orta saha, muhteşem bir frikikle takımını yarı finale taşır. Çeyrek final geçilmiştir ve 23 Ekim’deki yarı finalde rakip Doğu Almanya olmuştur. Geleceğin yıldızlarından Mathias Sammer’i kadrosunda bulunduran Doğu Almanya, Yugoslav gençleri zorlasa da Stimac ve Suker’in golleri finali getirir Hırvat soslu Yugoslavlara. Finalde rakip, Şili’yi 4-0’la geçen Batı Almanya’dır…
25 Ekim 1987’de bütün maçlarını oynadığı Şili Ulusal Stadyumu’na çıkar Mirko Jozic’in takımı. Çeyrek finalin yıldızı Prosinecki yedek kulübesindedir. 60 bin seyircinin önünde oynanan finalin son beş dakikasında olanlar olur. 85.dakikada Boban’ın müthiş vuruşuyla öne geçen Yugoslavya, iki dakika sonra Marcel Witeczek’in golüne engel olamaz ve 90 dakika 1-1 sonuçlanır. Uzatmalarda da çözülmeyen düğüm, penaltılarda çözülecektir. Maç içerisinde Almanya’nın eşitlik sayısını kaydeden Witeczek, futbolu cilvesine takılır ve seri penaltılarda penaltı kaçıran sayılı Alman futbolcudan birisi olarak tarihe geçer. Yugoslavya ise dörtte dört yapmış ve son penaltı için topun başına Boban geçmiştir. Takımı 85.dakikada öne geçiren Dinamo Zagreb’in genç 10 numarası, sert bir vuruşla penaltıyı da gole çevirir. Yugoslavya, şampiyon olmuştur. 1988 Avrupa Şampiyonası’na katılma şansını zora sokan Yugoslav Milli Takımı, 20 Yaş Altı Milli Takımı ile 1990’da İtalya’da oynanacak Dünya Kupası ve 90’lı yıllardaki diğer organizasyonlar için umut doludur artık.
İşte Boban’ın penaltısıyla yeşeren bu umutlar hiçbir zaman gerçekleşemeyecek bir rüyaya dönüştü ilerleyen yıllarda. 1990 Dünya Kupası’nda Saffet Susic, Zletko Katanec ve Darko Pancev gibi yıldızların yanına katılan Prosinecki, Suker ve Jarni, bu Dünya Kupası’ndan sonra bir daha Yugoslav Milli Takımı’nda oynamadı. Tito’nun ölümüyle önlenemez bir parçalanma yaşayan ve daha sonra da dağılan Yugoslavya, favori olarak gitmeye hazırlandığı 1992 Avrupa Şampiyonası’ndan da men edilerek tüm futbol sevdalılarını üzdü. 1987’de Gençler Dünya Şampiyonası’nı kazanan ve 1990 Dünya Kupası’nda da çeyrek finalde şanssız bir şekilde Arjantin’e elenen o muhteşem Yugoslavya, dünya futboluna damga vurmak yerine dillere hicaz makamında bir şarkı bıraktı.
‘Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin
Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin’…