
-Bir Sezgin RIZAOĞLU yazısı-
Siyasetin futbola karıştığı, Türkiye’nin geleceğinin bir turnuvadan men edilmesinin hikayesi… 1993 yılından.
Mahallenin en iyisiydik.
Takımımıza çok kupa kazandırdık.
Çocukluğunda uğruna herkesin ter döktüğü kupalardan…
Sonra ülkenin en iyilerinden biri olduk.
Bize, hep rüyalarda gördüğümüz o ay-yıldızlı formayı verdiler
Bütün ülkenin kalbinde yer aldığımızı, herkesin umudu olduğumuzu biliyorduk.
Belki tanımazsınız bizi.
Yaşımız neredeyse 50…
Heyecanımız arsada top koşturduğumuz günlerdeki gibi değil artık.
Adımız mı?
Aslında yirmi ikimizin de adı aynı:
Güney Kıbrıs’taki turnuvaya gidemeyen bir zamanların Türkiye’sinin geleceği…
***
O günlerde A Genç Milli Takımı’ndaydık.
Başımızda Serpil Hamdi Tüzün hoca vardı.
Şu meşhur, Beşiktaş’ın özkaynak düzeninin temellerini atan, Serpil Hamdi hoca.
Kimleri futbola kazandırmamıştı ki?
Ziya abi, Fikret abi, Rıza abi, Feyyaz, Ali, Gökhan, Sergen…
Türk futbolunda ne zaman ‘altyapı’dan bahsedilse, akıllara hep hocam gelirdi.
***
Hiç unutmam…
1994-1995 Avrupa Şampiyonası final maçları Güney Kıbrıs’ta oynanacaktı.
Hepimiz o turnuvayı bekliyorduk.
O zamanlar iyidik de.
1992’de Avrupa Gençler Şampiyonu olmuştuk.
Portekiz’i Tarkan abinin uzatmalarda attığı altın golle 2-1 yenmiştik.
Bir yıl sonra yine finaldeydik ama bu sefer şansızdık, kaybetmiştik.
Olsun, o günlerde annelerimizi, babalarımızı, sevdiklerimizi, arkadaşlarımızı, Türk halkını fazlasıyla gururlandırıyorduk.
Güney Kıbrıs’taki finaller için de önümüzde tek bir rakip kalmıştı: İsrail.
İddialıydık, Serpil Hocam da bizi iyi hazırlıyordu.
Ama futbol bu, siyasetsiz olur mu!?
Birden Dışişleri Bakanlığı devreye girdi.
Şenes Erzik başkanlığındaki Federasyon’dan talepte bulundu:
“Elemelerden çekilin, adaya gidemezsiniz!
İlk duyduğumuzda ben de dahil olmak üzere hiçbirimiz bu isteğe anlam veremedik.
Halbuki; ülkemiz Güney Kıbrıs’ı tanımadığı için siyasetçilerimiz oradaki finallere gitmemizi istememişti.
***
Oysa güzel başlamıştık.
İlk maçta İsrail’i 1-0 yenmiştik.
Gel gör ki ikinci maçta İsrail’e 2-0 yenildik.
Yenilmezdik ya ama bilerek yenildik işte.
Maça çıkmasaydık, ceza alacaktık.
Oysa nerden bileceklerdi ki biz zaten o kararla çoktan cezamızı çekmeye başlamıştık.
***
Biz kim miyiz?
Belki tanımazsınız bizi.
Biz, bir zamanlar Güney Kıbrıs’taki turnuvaya gidemeyen Türkiye’nin eski geleceğiyiz…
Not: Bu röportaj Toprak Saha’nın 12. sayısından alınmıştır.












