Yetenek kadar şans da gereklidir iyi bir kariyer için. Yanlış zaman yanlış yer olguları her meslekte olduğu kadar futbolda da karşımıza çıkar. ’’Hayat, fena halde futbola benzer’’ dersimizin en altı çizilmesi gereken cümlesi de bu değil midir aslında? “İstediğin kadar yetenekli ol, iyi bir takımın yoksa hava gazı, mantarlarsın”. Aslında takımın iyi olması değil, bireyin o takıma uyum sağlamasıdır bütün mesele. Nice ‘kazmalar’ uyum sağlayıp kral olmuştur; nice yetenekler de harcanmıştır ‘takıma uyum sağlayamamak’ illetinden.
Bora Öztürk, fazla bilinmeyen tam adıyla Bora Çakar Öztürk de bu illete yenik düşen yeteneklerden biridir Türk futbolunda. 1955 yılında İstanbul’da doğan Öztürk, amatör kulüp olan Kulespor’da futbola başlar. Fiziği ve kafa toplarındaki hakimiyeti ile dikkati çeken Bora, kısa bir süre Şekerspor’da oynadıktan sonra 1975 yılında İzmir’in köklü takımı Göztepe’ye transfer olur. Oynadığı 50 maçta 11 kez ağları bulan Bora iki yıl sonunda İzmir’in diğer değeri Altay’a geçer. Sağına Miço Mustafa(Mustafa Kaplakaslan), soluna da Büyük Mustafa’yı (Mustafa Denizli) alan Bora, isminden söz ettirmeye başlar bu muhteşem hücum hattı ile.
Nitekim 1978-1979 sezonunda İstanbul’da aldıkları Beşiktaş galibiyetinde, 82.dakikada attığı galibiyet golü ile dikkatleri iyiden iyiye çeker. Aynı maçta Altay’ın ilk golünü atan Akif Başaran ile sezon sonunda olaylı bir şekilde Beşiktaş’a transfer olur. 1979-1980 sezonu zorlu geçer Bora Öztürk için. Beşiktaş’ın şampiyonluğa hasret duyduğu yıllardır. Efsane antrenör Serpil Hamdi Tüzün önderliğindeki takımda Fikret Demirer, Şaban Kartal ve Necdet Ergün gibi hücum silahları olmasına rağmen gol yollarında büyük sorun yaşarlar. Zaten ligi de 25 gol atarak 11.sırada bitirirken, alt kümenin soğuk nefesini hissederler ve hissettirirler. Atılan 25 golün altısı Bora’dan gelir. Zaten en golcü oyuncu olan Necdet’in de sekiz golü vardır. Fakat Bora gözden düşen isim olmuştur. Adanaspor’a kiralık gönderilir 1980-1981 sezonunda. Cevabı ağır olur Bora’nın. Dalmaçya kıyılarında olmasa da güney kıyılarında eser Gündüz Tekin Onay’ın Adanaspor’u ile. Takım, ligi Trabzonspor’un ardından ikinci bitirirken, Bora Öztürk de 15 golle gol krallığına ulaşır. 3 Mayıs 1981 tarihinde oynanan Rizespor maçında attığı beş golle farklı bir alanda daha ismini Türk futbol tarihine yazdırır. Eski takımı Göztepe’nin efsanesi Fevzi Zemzem’in 1968’de Feriköy’e karşı sergilediği beş gollük rekoru tekrarlar.
Gol krallığı başarısı ona tekrar Beşiktaş kapılarını açar. 1981-1982 sezonuna muhteşem başlar ve önce Gaziantepspor’a daha sonra da Ankaragücü’ne ikişer gol atar. Fakat performansı bu şekilde devam etmez, sezon sonunda toplam yedi gol bırakmıştır rakip filelere. Performansı hayal kırıklığı yaratsa da, Beşiktaş’ın 14 yıl sonra gelen şampiyonluğu unutturur her şeyi. Takip eden sezon ise Türk futbolunun Atos – Portos – Aramis’i Metin-Ali- Feyyaz triosunun Metin ve Feyyaz’ının ortaya çıkışına tanık olur futbol severler. Gayet tabii Bora Öztürk’ün de yeşil sahadan çok yedek kulübesinde görülmesine. Çoğunlukla yedek geçirdiği sezonun ardından 1983-1984 sezonunun ortasında Antalyaspor’a kiralanır. Akdeniz havası ile formunu bulan Bora, 11 gol atar Antalyaspor formasıyla. Dördü Beşiktaş, 11’i Antalyaspor için toplam 15 gol ile 16 golle gol kralı olan ilk yabancı futbolcu olan Tarık Hoçiç’i takip eder. Güney kıyılarında gösterdiği bu performans tekrar Beşiktaş kapılarını açsa da senaryo yine aynıdır: ‘Yedek Kulübesi’.
Şekerbegoviç’in soldan yaptığı muz ortalara yedek kulübesinden yükseldiği 1984-1985 sezonundan sonra iki sene daha kalır Beşiktaş’ta. 25 maçta üç gol atan Bora Öztürk, daha sonra bir sene Zonguldakspor bir sene de Sümerbank Beykoz’da oynar ve kariyerini noktalar. Toplamda altı yıl oynadığı Beşiktaş’ta 26 gol atar, yine toplam altı yıl oynadığı Akdeniz takımlarında ise 57 gol atmasının Akdeniz iklimiyle bir ilgisi var mıdır bilinmez.
Futbolu bırakanların daha doğrusu bırakmaya çalışanların çoğunlukla bulduğu yerde bulur kendisini: ‘Yedek Kulübesi’. Ama oyuna girmek için sabırsızlanmadığı bir ruh halinde bekliyordur artık. Antrenörlüğe başlar uzun lafın kısası ve 1991 yılında 16 yaş altı milli takımının başına geçer. Fevzi Tuncay ve Fatih Tekke’nin de yer aldığı takım ile İrlanda’da yapılan 16 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’na katılır. 8 Mayıs 1994’de oynanan finalde Danimarka’yı 1-0 ile geçerek Avrupa Şampiyonluğu sevincini yaşar antrenör olarak. Bu tarihi başarıdan kısa bir süre sonra hayatla mücadele etmeye başlar Öztürk. Gırtlak kanseri teşhisi konmuştur çiçeği burnunda antrenöre. Tedavisine başlanır ama sonuç alınamaz. 6 Ağustos 1997’de 42 yaşında aramızdan ayrılır hava toplarına hakim santrforumuz.
‘Sarı Fırtına’ Metin Tekin’den bir anıyla kapayalım. Bora Öztürk’ün Beşiktaş’ta yaşadığı şansızlıklarla ilgili hoş bir anı: “1982-1983 sezonunda Karşıyaka ile oynayacağımız maç yoğun kar yağışı nedeniyle bir gün sonraya ertelenmişti. Ertelemeden önce antrenör Dorde Milic’in açıkladığı kadroda Bora Ağabey’in ismi ilk 11’deydi. Ancak ertesi gün kar yağışı durduğunda kadrodan çıkartılmıştı. Liste açıklandığında 11’de olmadığını öğrenen Bora Ağabey bu duruma: ‘Ben ne yaptım? Maç oynanmadı. Gece kötü mü uyudum ki kadrodan çıkartıldım’ diye isyan etmişti” Huzur içinde uyu Akdeniz’de esen rüzgar Bora Çakar Öztürk. Türk futbolu adına üç defa sağ ol, sağ ol, sağ ol!..