– Bir Batu ANADOLU yazısı –
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar isimli filmde “Hayat futbola fena halde benzer” der Hacı karakteri. Futbol da hayata benzer doğal olarak. Hayatı anlamlı kılan tutkular, yeşil sahada doksan dakika boyunca türlü yüzleriyle karşımıza çıkarlar. Bir de sinemaya gideriz “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar”ı izlemek için. Futbol gibi sinema da hayatın aynasıdır. İkisini de izlerken bazen özdeşleşir bazen yabancılaşırız gördüklerimize. Ama sonuçta hayat – futbol – sinema, ayrılmaz bir üçlü gibidirler. Hayat; kişinin kendi benliğini temsil eder, sinema ve futbol ise ona atfettiği değerleri.
Arjantin’in ve belki de dünyanın en büyük derbisi olan Boca Juniors – River Plate rekabeti ise bu Güney Amerika ülkesi için hayatın en temel yapıtaşlarından biridir. Ortaya çıkan rekabetin temel dayanakları, hayatın içindendir. Arjantin’in önemli bir liman bölgesi olan ve “ağız” anlamına gelen La Boca’da 1900’lerin başında kurulan iki kulüp farklı özelliklere sahiptir. İtalyan göçmenlerin yoğun yaşadığı bu bölgede Boca Juniors taraftarları, bu özelliklerini ön plana çıkarırlar ve kendilerine “Cenevizliler” derler. Bunun aksine River Plate, Santa Rosa ve La Rosales kulüplerinin birleşmesiyle oluşur. Aynı dönemlerde sinema denilen yeni bir eğlence türü de ülkeye giriş yapar. İlk Arjantin filminde bir binada dalgalanan Arjantin bayrağı yer alırken insanlar bu iki kulübün, ülkenin futbol bayraktarlığını yapacağından habersizdirler. Superclasico adı konulacak olan ilk derbi 2 Ağustos 1908’de oynanır ve Boca Juniors maçı 2-1 kazanır. İlk resmi randevu içinse beş yıl beklenir. Aylardan yine ağustostur ve kazanan yine Boca Juniors olur.
Yeşil sahada oluşmaya başlayan rekabet tıpkı sinema gibi ilgi çekici hale gelmeye başlar. 1920’ler Arjantin sineması için yeni bir dönem demektir. Tıpkı Superclasico için olduğu gibi. River Plate’in bu dönemde bulunduğu bölgeden taşınması rekabeti körükler. Yeni yerleri olan Palermo bölgesi, La Boca’nın aksine daha nezih bir semttir. İki takımın taraftarları arasında ağırlıkla işçiler olsa da ister istemez bir farklılık oluşmuştur. Riverlılar, Boca bölgesinin koktuğunu söyleyerek rakiplerini küçümserler. Bocalılar ise göçmen kimliklerine daha da kuvvetle sarılırlar. 1920’lerin sonunda sessiz sinemadan sesli filme geçiş, iki kulübün yeşil sahadaki seslerini yükselttikleri bir döneme denk gelir. Boca’nın 1928’de aldığı 6-0’lık galibiyet, bugün hala kırılamayan bir rekoru işaret eder. Beyaz perdede tango filmleri gösterilirken yeşil sahalarda da tango buluşmaları artar. Transfere bol sıfırla harcamalar yapan River “Los Millonarios” (Milyonerler) olarak çağırılmaya başlanır.
Fakat profesyonel ligin kurulduğu 1930’ların başında Boca Juniors’ın hakimiyeti göze çarpar. Derbilerde rakiplerini farklı mağlup eden Boca, tangoyu yapan taraftır. Neredeyse tüm derbilerde kırmızılı rakiplerini saf dışı bırakan mavilerde müthiş hücum hattı dikkat çekmektedir. Roberto Cherro ile “Pancho” lakabıyla anılan Francisco Varallo 10 yıl içinde 400 gole imza atarlar.
1940’larda Arjantin sineması Hollywood’un etkisiyle adeta seri üretime geçip mekanikleşirken yeşil sahalarda da bir makine fırtınalar estirmeye başlar. Beşli hücum hattının kolektif çalışması sonucu La Maquina yani Makine lakabını alan River takımı, derbilerde de üstünlüğü ele geçirmeye başlar. 1941’de rakibini 5-1’le geçen kırmızılar, ertesi yıl 2-0 geriye düştüğü maçı 2-2 bitirerek şampiyonluğu Boca’nın elinden çalarlar. Beşli hattın günümüzün meşhur deyimiyle “çileği” olan Angel Labruna 35 derbide 16 kez ağları havalandırarak Superclasico tarihinin en golcü oyuncusu olur. Dönemin usta yönetmeni Leopoldo Rios’un yeşil sahalardaki karşılığı olan Labruna’nın yanına sonradan Alfredo di Stefano isimli genç bir sinema aktörü eklenecektir.
1950’ler ile birlikte Arjantin Sineması’nda özgürleşme hareketi başlar başlamasına ama Boca’nın zincirlerini kırması için beklemesi gerekmektedir. River Plate 40’lı yıllardaki hakimiyetini sürdürür ama vitesi düşürerek The Maquinita (Küçük makine) lakabıyla anılır. Boca’nın şarkıcı kalecisi Julio Musimessi’nin çabaları makineyi durduramaz. 1955’te River rakibinin kalesi La Bomonera’da şampiyonluk turu atar. Ama sonradan işler değişir. Sinemanın politikaya sesini yükseltmesi gibi Boca da sesini yükseltecektir. 1959’da kazandıkları 5-1’lik zaferle 18 yılın acısı çıkar.
1960’lar sinemanın baskı ve sansür gölgesinde geçirdiği dönemler olarak tarihe yazılırken River da 18 yıllık kupa orucuna başlar. 1962’de oynanan derbide maçın bitimine altı dakika kala penaltı kurtaran Antonio Roma, Boca’ya masalsı bir şampiyonluk kazandırır. 14 maçta sadece 1 gol yiyen efsane kaleci döneminde maviler beş şampiyonluk kazanırlar. 1968’deyse dönemin karanlık günlerine yeni bir sayfa eklenir. River’ın sahası El Monumental’de derbi sırasında yaşanan izdiham 71 kişinin ölümüne neden olur. 12 numaralı kapının önünde yaşanan bu faciada taraflar birbirlerini suçlarken dönemin güvensiz ortamı, olayın çözülememesine ve nefret tohumlarının ekilmesine neden olur. Sinemasıyla sesini yükseltemeyen halk, aynada kendisini değil rakibini görmekte ve onu ötekileştirmektedir.
70’lerde roller tekrar değişecek ve River’ın saltanatı başlayacaktır. Efsane futbolcu Angel Labruna’nın hocalığında kaleci Fillol, savunmada “Büyük Kaptan” Passarella, orta sahada Merlo ve ileride Oscar Mas ile sağlam bir omurga kuran kırmızılar, 1972’de oynanan en gollü derbide Boca’yı 4-2’den gelerek 5-4 mağlup ederler. Dünya Kupası arefesinde oynanan maçtaysa River, Passarella ve Gonzalez ile şampiyonluğa ulaşır. Futbolun afyon olarak anıldığı Dünya Kupası cümbüşünde yaşanan “kirli savaş”ta binlerce insan hayatını kaybederken Arjantin, River Plate kökenli takımıyla kupayı havaya kaldırır.
1980’ler ise Videla diktatörlüğü sonrası toparlanma dönemidir. Sinemalar, geçen on yılla ilgili “ağıt” filmleriyle dolup taşarken iki takım da geçmişe ağıt yakarlar. Birer şampiyonluk elde eden iki kulüpten River, 1983 yılında ligi 18. Sırada tamamlar ve küme düşer. Devreye giren federasyon yeni bir düzenleme çıkararak River’ı ipten alır. 70’lerdeki altın takımın dağılması, El Monumental’de Boca’nın 5-1’lik galibiyetiyle sonuçlanır. Fakat iki takımın da borç krizine girmesiyle Arjantin futbolunun bu iki jönü, yiyip gitme tehlikesiyle karşılaşırlar. Antonio Alegre’nin başkanlığında bu krizden çıkan River Plate, Boca’dan “koca kafa” lakaplı bek Oscar Ruggeri’yi kadrosuna katar. Ruggeri bu değişimi şu sözlerle açıklar: “İnanın kolay değil. Bir taraf sizi hain olarak görür diğeriyse size güvenmez. Ortaya karakter koymanız gerekir.” Ruggeri o karakteri koymakta gecikmeyecektir. Luis Puenzo, “Resmi Tarih” filmiyle “En iyi yabancı film” Oscar’ını ülkeye getirirken yeşil sahaların “en iyi erkek oyuncusu” Ruggeri, kupayı El Monumental’e getirir.
1990 ve 2000’ler ise bireylerin dönemleridir. Arjantin Sineması toplumsal ağıttan bireyin iç dünyasına döndükçe iyice bir endüstri halini alan futbolun Arjantin sahnesi de kendi bireylerinden yıldızlarını yaratır. Hem Boca hem de River, oyuncularını bu endüstrinin merkezi olan Avrupa’ya kaptırmadan önce birbirlerine üstünlük sağlamak isterler. Bu dönem rekabette Boca ön plana çıksa da kupaları götüren River olur. Berti, Ayala, Canniggia’ya karşı River’a takılan “Gallinas” (Tavuklar) lakabı Türkiye’de kendisine hatırlatılacak olan Ortega, Gallardo, Salas gibi yıldızlar takım oyunundan rol çalarlarken; Passarella ve Bianchi gibi kurt hocalar, Yeni Arjantin Sineması’nın yönetmenlerine taş çıkartırlar. Yaşanan ekonomik kriz takımları vurdukça eskinin yıldızları yuvadan uçmaya başlar. Geriye, takım değiştirip filmin kötü adamı olan Gabriel Batistuta ile Avrupa’ya gidip gelmelsine rağmen efsane olan Marcelo Gallardo ile Martin Palermo kalır. 2011’de küme düşen River Plate’in bu sezon yeniden birinci lige yükselmesi, bir yıl ara verilen rekabetin yeniden doğması demek.
Carlos Sorin’in “Historias Minimas” (Küçük hikayeler) filminde olduğu gibi: Küçük hikayeler, diğer hikayeler anlatıldıkça değer kazanırlar. Bu iki kulübün hikayeleri de birbirleriyle değerlenecek. Ve kendi halkının sorunlarına dönen Arjantin sineması gibi kendi öz kaynağına dönecek olan bir rekabet, Arjantin tarihini belki de küçük dokunuşlarla değiştirecek.