“Dünya Kupası’nı kazanamayan en iyi takım hangisi?” tartışması, sonu gelmez futbol sohbetlerinin en zevklisi olmuştur. 1982 Brezilya’sının yeşil sahadaki sambası, futbolseverlerin damaklarında hala müthiş bir tat, içlerinde kalan ukdedir. Yaşı yeten futbolseverlerin ilk göz ağrısı ise Puşkaş’lı, Kocsis’li, Czibor’lu 1954 Macaristan’ıdır. Tam 20 yıl sonra ise Macaristan’a kardeş gelmiş ve Rinus Michels’in ‘otomatik portakalı’ yani 1974 Hollanda Milli Takımı, ‘kupayı kazanamayan en iyi takım’ unvanına ortak olmuştur. Tartışmaya, ‘Dünya Kupası tarihinde gruplardan çıkamayan en iyi takım hangisi?’ sorusuyla farklı bir bakış açısı getirdiğimizde ise hikaye, 1974’te İskoçya ile başlar…
1954 ve 1958’de katıldıkları Dünya Kupası finallerinden galibiyet alamadan dönen İskoçlar, Celtic ile 1967’de Avrupa Futbolunun tepesine çıkarlar. Fakat Jock Stein’ın Celtic’de yarattığı, tamamı İskoç oyunculardan oluşan fantastik jenerasyonu elinde bulunduran takım, 1970 Dünya Kupası’na katılamaz. 1974 Dünya Kupası elemelerine ise iyi başlayan İskoçya, Danimarka karşısında her iki maçı da kazanarak üç takımlı grupta avantaj sağlar. Fakat işlerin yolunda gitmesine pek alışık olmayan İskoçlar, yarı zamanlı antrenörleri Tommy Docherty’nin Manchester United’a zaman ayırma kararıyla, dere geçerken at değiştirme mecburiyetinde kalır. İskoç Futbol Federasyonu’nun 100.yılı kutlamaları kapsamında 14 Şubat 1973’te ezeli rakip, ailenin reisi İngiltere karşısına yeni antrenörü Willie Ormond ile çıkan takım, büyük bir hezimet yaşar. 5-0’lık mağlubiyet, eleştirileri yanında getirirken; İngiliz basınının alaycı üslubuyla daha da hararetlenen İskoçlar, takımlarından umudunu keser. Fakat bünyesinde yetenekli oyuncular barındıran takım, Dünya Kupası elemelerindeki diğer rakibi Çekoslovkya’yı Glasgow’da yenerek umutların yeşermesini sağlar. İkinci maçta Bratislava’da rakibine boyun eğseler de grubu birinci bitirmeyi başarırlar. 1958’den sonra ilk kez Dünya Kupası bileti alan takım, İngiltere’nin Polonya karşısındaki şok kaybıyla Britanya’yı Almanya’da temsil edecek tek takım olmanın da gururunu yaşar. Britanya için büyük önem taşıyan, ‘Ada’nın en güçlüsü kim?’ sorusuna cevap aranan Britanya Kupası, İskoçlar için Dünya Kupası’na hazırlık demektir. Turnuvada final maçında İngiltere ile karşılaşan The Tartan Army’nin (İskoç Milli Takım taraftarlarına verilen isim)takımı, 2-0’lık galibiyetle büyük bir moral kazanır. Maç öncesinde ufak bir tekne kazasına sebep olan ve basın tarafından ‘zamanın doldu Jimmy!’ tepkileriyle karşılaşan efsane sağ açık Jimmy Johnstone, sahanın yıldızı olurken maç sonrası basın tribününe doğru yaptığı hareketler 70’lerin ‘Emre Belözoğlu tepkisi’ olur.
Almanya yolculuğu öncesi son gösterisini stüdyoda yapan takım, doldurdukları Yaba Daba Doo (Easy Easy) plağıyla hazırlık döneminin en kötü performansını sergiler koro halinde. İlk ve son büyük turnuvalarına katılacak olan Billy Bremner, Dennis Law ve Jimmy Johnstone gibi eski yıldızların yanında Leeds’li Joe Jordan, Celtic’li sağ bek Mc Grain ve Tommy Docherty’nin ayrılana kadar ısrarla takımda yer verdiği bir diğer Celtic’li Kenny Dalglish gibi genç yıldızlar, Dünya Kupası geçmişi parlak olmayan İskoçların heyecan sınırlarını zorlar. Bu arada Dünya Kupası’nda maç günü gelip çatar…
14 Haziran 1974 Westfalen Stadı’nda Dünya Kupası macerasına başlar The Tartan Army ve İskoç Milli Takımı. Çoğu futbolcunun hangi kıtada olduğundan bile haberi olmadığı Zaire’dir rakip. Dennis Law ve Jimmy Johnstone gibi yıldızlarını sahaya sürmez Ormond, kapalı kutu Zaire karşısında. Lorimer ve Jordan’ın golleriyle 2-0 kazanılan karşılaşma, İskoç futbol tarihindeki ilk Dünya Kupası galibiyeti olur. Grubun kilit takımı olacak Zaire’ye sadece iki gol atılması İskoç basınını biraz tedirgin ederken; dünya basını, Don Revie’nin Leeds United’ında sıkça olaylara karışan kaptan Billy Bremmner’ın Zaire’li futbolculara karşı saha içinde takındığı ırkçı tavırlara dikkat çeker. Grubun diğer maçı olan Yugoslavya- Brezilya maçının 0-0 sonuçlanması ilk maçlar sonunda lider yapar İskoçları. İkinci maç, son Dünya Şampiyonu Brezilya ile karşı karşıya getirir William Wallace’ın çocuklarını. Güç kaybı yaşamasına rağmen Rivelino ve Jairzinho gibi şampiyon kadronun yıldızlarını kadrosunda bulunduran Brazilya’ya karşı Wallace’ı gururlandıracak bir oyun sergileyen İskoçya, sahadan 0-0’lık beraberlikle ayrılırken, Bremner’ın son dakikalarda kaçırdığı fırsat, İskoçların galibiyeti kaçıran taraf olduğunun en iyi kanıtıdır. Brezilya karşısında oynanan futbol ve alınan puan, Tartan Army mensuplarını mutlu ederken, diğer maçtan hiç hoş olmayan bir sonuç çıkar; Yugoslavya 9 –Zaire 0.
Bu skor, son maçlar öncesi Ormond ve takımını strese sürüklemek için yeterlidir. Yugoslavya karşılaşmasından galibiyet alınamadığı takdirde elenmekle yüz yüze gelecek İskoçlar, beraberlik durumunda ise Brezilya’nın Zaire’ye karşı üç farklı galibiyetinin korkusunu yaşayacaktır. Karşılaşmanın 80 dakikası iki takımında kaybetmemek için mücadelesi şeklinde geçer. Diğer taraftan gelen haberlerle turnuva, İskoçya adına sevimsiz bir hal almaya başlamıştır…
Turnuvada yaptığı hatalarla Dünya Kupası tarihinde kendine has bir yer edinen Zaire kalecisi Muamba, yine sahneye çıkmış ve yediği hatalı gollerle durumun Brezilya lehine 3-0’a gelmesine neden olmuştur. Üç farkın haberinin gelmesiyle saldıran İskoçya, 81.dakikada kalesinde golü görse de 88’de Joe Jordan’la cevap verir fakat bu yeterli olmaz. Ataklar sonuçsuz kalır ve maç 1-1 sonuçlanır. İskoç basınının korktuğu başına gelmiş ve grupta Zaire’ye karşı en az farkla galip gelen takım olan İskoçya, kupanın dışında kalmıştır. Elenmesine rağmen Dünya Kupası tarihine geçen takımın unvanı ise: ‘Maç kaybetmeden elenen ilk takım’ olur.
Jimmy Johnstone, Dennis Law, Peter Cormack, Billy Bremner ve David Hay gibi İskoç futbolunun önemli oyuncularının son uluslararası turnuvasına bu şekilde veda etmesi belki de kariyerlerinde en unutamadıkları an olurken, ‘kupanın sürprizi’ kontenjanını dolduran takımlar, 1974’e kadar Dünya Kupalarında söz sahibi olmayan Polonya ve Hollanda’dır. Averaj hesaplarına takılmasa belki de Polonya ve Hollanda ile beraber yarı finale dördüncü arayacak olan İskoçya, bugün hakkında yazılacak olan birçok hikaye ve efsaneden mahrum bırakmıştır futbolseverleri. Özellikle İngiltere’nin olmadığı bir turnuvada bunu başarsalardı belki de William Wallace’ın son sözlerini gerçekleştireceklerdi. Siyasi olarak olmasa da sportif olarak ‘Özgür İskoçya!’
Not: Bu yazı 10/13/2012 tarihinde yayınlanan 4. sayımızda yer almıştır.