Hüseyin Tok, Trabzonspor tarihinin efsane golcülerinden biriydi. Gol yollarında Necmi Perekli’yle birlikte az ama öz gol attılar ve ülke futbol tarihine adlarını takımlarıyla birlikte yazdırdılar. Ancak attığı gollerin bazılarında yaptığı zamanlamayla onlara farklı anlamlar da kattı.
2012-13 sezonu Trabzonspor için sıkıntılı geçiyordu. Kasım ayına gelinmişti ancak takım adına söylenebilecek iyi şeyler çok azdı. Son beş maçta alınan sadece iki galibiyet vardı. 19 Kasım’da Orduspor deplasmanına gidildi. Maçın ilk yarısı Orduspor’un ataklarıyla geçti. İkinci yarı, Trabzonspor biraz daha hareketlenmişti. Aynı haraketlilik tribünde de vardı. Deplasman taraftarı için ayrılan bölümü tamamen dolduran Bordo-mavili taraftarlar, birazdan yapacakları kutlama için hazırlanıyorlardı. Dakika 61 olduğunda yapılan bu kutlama artık klasikleşmişti. Tam taraftar meşaleleri hazırlamışken, Olcan sol kanattan harika bir çalımla ilerlemeye başladı. Çizgiye indi ve ortasını yaptı. Marc Janko penaltı noktasında yükseldi ve kafayla topu ağlara gönderdi. Geldiği günden bu yana üzerinde gol için büyük baskı olan Janko, ilk golünü öyle bir anda attmıştı ki, taraftar ile arasında oluşan buzlar anında eridi. Meşaleler yandı. 61’inci dakika kutlaması gol sevinciyle birlikte yaşandı. Ardından da “Bize her yer Trabzon!”
61 sayısı Trabzon şehri için çok özel bir rakam. Bir plaka kodundan çok daha önemli. Janko, kafaya yükselip topa vurduğu anı kendi için şeytanın bacağını kırdığı an olarak düşünse de taraftar için topun ağlara gitti o dakika, çok daha büyük anlamları olan önemli bir andı. Öyle ki her maç büyük bir coşkuyla kutlanıyordu. Bir futbolcu için de atılan golün o dakikaya denk gelmesi de ayrıca bir şanstı. Çünkü Janko’dan önce tesadüf de olsa bunu başarabilen bir kişi vardı. O da Trabzonspor’un efsane kadrosunda yer alan ve bordo-mavili formayla dört şampiyonluk kazanan Hüseyin Tok.
Hüseyin Tok, o efsane jenerasyonun hücum hattında görev alan en önemli isimlerinden biriydi. 75-76 sezonunda Trabzonspor sahada ülke futboluna damga vururken, o da attığı gollerle kendi tarihini yazıyordu. O sezon boyunca 30 lig maçında forma giydi ve rakip filelere toplamda 13 gol attı. Ancak bu 13 golün üç tanesi çok önemliydi. Aslında hepsi çok önemliydi ancak anlamları daha fazlaydı. Bu üç golü, üç maç art arda 61’inci dakikalarda rakip filelere göndermişti. O üç maç da dananın kuyruğunun koptuğu üç maçtı ve Trabzonspor belki de o goller sayesinde ülke futbolundaki üç büyükler hegemonyasını yıkıp, dört büyükler kavramını literatüre yerleştirmişti.
Bu gollerden ilki belki de sezonun en önemli maçında atıldı. Bu maçta alınacak bir galibiyet şampiyonluk yolunda çok büyük bir adım olacak ayrıca psikolojik olarak da üstünlüğü Bordo-mavililere geçirecekti. Maç Avni Aker’de, Fenerbahçe’yleydi. Sarı-lacivertliler, ligin tepesinde Trabzonspor’dan bir puan öndeydiler. Futbol otoriteleri! Trabzonspor’a şans tanımıyorlardı. Çünkü Fenerbahçe tecrübesiyle ve sahip olduğu kadrosuyla bu maçı rahat alacak güçteydi. Ancak Trabzonspor başkanı Şamil Ekinci öyle düşünmüyordu; “Bu haftaki Fenerbahçe maçı Trabzonspor’u hem lider hem de şampiyon yapacaktır.”
Maç çekişmeli başladı. Sonuna kadar da öyle devam etti. Tribünlerde iğne atsan yere düşmeyecek bir kalabalık vardı. Herhalde tüm şehir oradaydı ve büyük bir coşkuyla takımlarını destekliyorlardı. O coşku 61’inci dakikada yerini büyük bir sevince daha sonra da gözyaşlarına bıraktı. ‘Orta yuvarlakta Tuncay topu aldı, bir kısa pas Necmi’ye. Necmi bekletmeden tekrar Tuncay’a. Tuncay bu kez Ali Kemal’e. Ali Kemal’le Necmi verkaç yaptılar. Ali Kemal, Hüseyin’e. Hüseyin dönüyor, Yılmaz’dan önce. Adil kaleyi boşalttı. Hüseyin yerden ve gooooool!’ Pertev Tunaseli tüm ülkeye golü radyodan böyle anlatmıştı. Maç 61’inci dakikada Hüseyin Tok’un attığı golle 1-0 sona erdi ve Trabzonspor, Fenerbahçe’nin bir puan önünde sezon sonuna kadar bir daha bırakmamak üzere liderlik koltuğuna oturdu.
Ertesi hafta maç yine Trabzon’daydı. Bu kez rakip Zonguldakspor’du. Zonguldak ligin ilk maçında Bordo-mavililere sorun çıkaran takımlardan biriydi ve oradaki maç 1-0 kaybedilmişti. Hem rövanşı almak hem de bir önceki hafta elde edilen liderliği korumak için sahaya çıkan Trabzonspor, maçın yine 61’inci dakikasında Hüseyin’in ayağından golü bulmayı başardı. Maçı TRT’ye anlatan Öztürk Pekin, golü “Dakika 61, gol Hüseyin Tok!” diye anons etmişti. Bu anons artık Trabzonspor maçları için kalıp haline geliyordu. Karadeniz Fırtınası sahadan iki puanla ayrılırken, liderlik koltuğundaki yerini de korumuştu.
Sırada zorlu Bursaspor deplasmanı vardı. O sezon için o maç Trabzonsporlu futbolcular için İstanbul deplasmanlarından bile daha zor görülüyordu. Yeşil-beyazlılar kendi evlerinde çok iyiydiler. Hele de taraftarı. Ancak Trabzonsporlu futbolcular, heyecanlıydılar ve maçın başlaması için sabırsızdılar. Ali Kemal Denizci’nin değimiyle “Şu maç başlasa da çabuk çabuk şu işi halletsek.” diye bekliyorlardı. Maç başladı. O kadar çabuk olmadı tabii ama dakikalar yine 61’i gösterdiğinde sahnede Hüseyin Tok vardı. Maçı kazandıran gol yine onun ayağından yine 61’inci dakikada gelmişti. Onun için de aralarından en önemli olanı oydu. Çünkü bir sonraki hafta Fenerbahçe puan kaybedecek ve aradaki puan farkı açılacaktı. Artık şampiyonluk yolu açılmıştı. Hüseyin için Bursa’da attığı gol asıl devrimi yaptıkları goldü.
2000’li yıllar Trabzonspor taraftarı için “Bize her yer Trabzon!” mottosunun hararetlice yaşandığı yıllar olarak tarih sayfalarında yer alacak. Avni Aker’in yanı sıra, gidilen her deplasmanda da 61’inci dakikada yapılan her kutlama, aslında sahip olunan sevdaya tekrar bir sarılma olarak görülebilir. Bu kutlama da aslında sevdanın fırtınaya dönüştüğü ve ülke futbolunda sert rüzgarlar estirdiği dönemde ortaya çıktı. Daha 22 yaşında ve sokaklarında top koşturduğu şehri şampiyonluğa taşıyan Hüseyin Tok’un 61’inci dakikalarda attığı o goller, hem sekiz sezonda kazanılan altı şampiyonluğun ilkini getirdi hem de sevdaya sarınılan o anı daha da değerli kıldı.