Golleriyle, duruşuyla, insanlığıyla bir neslin ‘Metin’ olma sebebiydi…
Babam, 1962 yılında Edirne’de dünyaya gelmiş. Doğum tarihi konusunda tartışmalar, ‘Hızır idi Yunus idi’ tadında tüm hararetiyle hala devam eder. Tartışma götürmeyen bir gerçek vardır, o da verilen isimdir. Adı, ‘Metin’ konmuştur hepsi birer Beşiktaş sevdalısı olan aile büyükleri tarafından. Hem de öyle böyle bir sevda değildir yüreklerindeki. Nesilden nesile aktarılacak ve hala yüksek sesle tartışılacak kadar sevilir Beşiktaş. İşte bu Beşiktaşlılar Metin adını layık görürler ona. Hani o ezeli rakiplerinin gol kralı, ‘Taçsız Kral’ Metin Oktay’ın ismi olan Metin’i.
İsim seçiminde verilen bu karar babama has bir hikaye değildir bu topraklarda. O dönem doğan erkek çocuklarının azımsanmayacak bir bölümü, aynı nedenle, aynı ismi almışlardır aile büyüklerinden: ‘Metin’. Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, Altaylısı, Feriköylüsü, Göztepelisi, kısaca her futbolsever, aynı hayranlık nedeniyle dünyaya gelen çocuklarına Metin ismini vermişlerdir. Bu olay, ‘Futbol sadece futbol değildir’ kelamının, bu kadar dillere pelesenk olup içinin boşaltılmadığı o yıllarda en canlı kanıtı olur. 50 küsur yıl öncesinden bahsediyoruz. Değil televizyonun, gazetenin bile her eve giremediği yıllardan. Futbol programlarında saatlerce hakemin tartışılmadığı daha doğrusu günlerce süren tartışmaların yapıldığı programların olmadığı yıllardan.
Belki de bu yüzdendi Metin’e olan aşk, sevgi, hayranlık, onun gibi olma arzusu ve bu yüzdendi büyüklerin izledikleri, dinledikleri, bir masal kahramanı gibi kulaktan kulağa yayılan ‘’Gollerin Kahramanı’’ Metin’in ismini yeni nesile vermeleri. 11 kez gol kralı olan Metin gibi başarılı olmasını istemişlerdi çocuklarının. Aynı başarıyla zerre övünmeden rakip kaleye yolladığı füzelere ‘Şans’ diyecek kadar mütevazı olmasını da. Hem birçok aileye maddi destek olup bir kez bile dillendirmeyen Metin gibi yardımsever olması istenmiştir yeni doğan Metin’lerden, hem de adına yapılan tezahürata sağ elini kalbine götürerek verdiği selamdaki kadar zarif ve beyefendi olmaları. Jübile maçında sevdiği bir büyüğünü kırmamak için ezeli rakibin formasını kısa süre de olsa giyen Metin kadar centilmen, hoşgörülü ve yine ezeli rakibinin transfer için önerdiği açık çeki ‘Bizi sevenleri üzmeyelim baba, bizi sevenlere ihanet etmeyelim’ diyen o güzel adam kadar vefalı olmaları istenmiştir yeni Metin’lerden. Kısaca, ’Oğlum büyük adam olacak’ temennisinin şifrelenmiş halidir sanki yeni doğana Metin ismini vermek o dönemde. Ne kadar büyük bir yükmüş aslında bu ismi taşımak dedirtir insana, bir o kadar da büyük bir onur. Sadece kendi olarak ve işini yaparak ’muhteşem’ sıfatını kazanan bu adama taraflı tarafsız teşekkür borçludur her futbolsever.
Babama gelince. İsminin yükünü en mükemmel şekilde taşıyıp, ‘Metin’ olabilmeyi layıkıyla başarması bir yana, bu ismi gelecek nesillere vermem adına bana yeni sebepler sunduğu için bir teşekkür de ona borçluyum. Teşekkürler Metin Oktay! Teşekkürler Metin Özgen!