-Bir Batu ANADOLU yazısı-
Kaptan Swing’in kötü kehanetlerde bulunan yoldaşı Gamlı Baykuş’un aksine bundan 87 yıl önce kurulan bir üniversite takımı, hakkındaki tüm olumsuz kehanetleri yıllar boyunca boşa çıkardı…
“Şili Kupası’nda Cobreandino ile oynuyorduk. Kalecimiz, üstüne gelen bir topu yumrukladı; ben de uzaklaştırmak için zıpladım. Tam o esnada arkamdan 17’lik bir çocuk çıkageldi. Benden yarım metre daha yukarı zıpladı ve topu ağlara gönderdi. O gün anladım ki benim için bu işi bırakma zamanı gelmişti.”
Bu sözleri sarf eden kişi, bugün Manchester City’i çalıştıran Şilili teknik direktör Manuel Pellegrini’ydi. 11 yıl hizmet verdiği Club Universidad de Chile takımıyla buraya kadar diyordu. 14 yıldır tek bir kupa bile kazanamamışlar ve dibe vurmuşlardı. Kendileri hakkındaki tüm olumsuz kehanetler doğru çıkıyor gibiydi. Fakat Pellegrini şu gerçeğin farkında değildi: Bu ne ilk ne de son dibe vuruş olacaktı.
Bir grup üniversite öğrencisi ve mezunlar tarafından kurulan Santiago merkezli Club Deportivo Universitario, 1927 yılından itibaren Birinci Lig’de boy göstermeye başlar. Mavi forması ve “bilgeliği, ortak bilgiyi, bedenin ve ruhun ortak uyumunu” temsilen baykuş logosuyla yola çıkan takım, 1934’e kadar Universidad Catolica ile ortak hareket eder. Bu tarihten itibaren Universidad Catolica’nın ayrı bir takım kurması ile Club Deportivo Universitario, yoluna Club Universidad de Chile (yazının geri kalan kısmında “La U” olarak bahsedilecektir) adıyla devam edecektir. İki takım arasındaki rekabetin ilk kıvılcımları 1936’da ortaya çıkar. Ulusal Lig’e sadece bir üniversite takımı katılabilecektir. İki takımın birinci lig ekipleriyle yaptıkları maçlar sonucu “daha az hezimete uğrayan” La U, başarıya giden yolda ilk kapıyı açar.
Yalnızca dört yıl sonra ilk şampiyonluğunu Santiago National Stadyumu’nda, Juventus’u 2-0 mağlup ederek kazanan takımın kalecisi Eduardo ‘Ahtapot’ Simian, “Bu başarı, kendine inanmanın bir kum tanesini büyük bir anıta dönüştürebileceğinin kanıtıdır” yorumunu yapar. Simian’ın bu sözleri, talihsiz biçimde 19 yıllık bir sessizlik ile bütünleşir. 1925’te kurulan Colo-Colo takımının kupalara abone olması, yıllar sürecek bir rekabeti de beraberinde getirecektir.
1959’da masmavi formasıyla fırtına gibi esen La U oyuncuları, Universidad Catolica ve Colo-Colo engellerini aşarak kupayı kazanmakla kalmazlar; 10 yıl sürecek olan olağanüstü bir dönemi başlatırlar. 1959-1969 yılları arasında altı şampiyonluk kazanacak olan takımın sahaya yayılışı ve gösterişli futbolu, Ballet Azul yani “Mavi Bale” lakabının ortaya çıkmasını sağlar. La U’nun dokuz futbolcusu, uluslararası alanda da Şili’yi başarılara taşırlar. Kendi evlerinde düzenlenen 1962 Dünya Kupası’nda takım kaptanı Sergio Navarro, Carlos ve Leonel Sanchez, Luis Armando Eyzaguirre Silva, Jaime Ramirez, Carlos Contreras, Braulio Musso gibi futbolcular ülkelerine dünya üçüncülüğünü kazandırırlar. Yalnızca bir yıl sonra Pele’liSantos’u 4-3, Avrupa turnesinde ise Helenio Herrera’nın katenaçyo bayraktarı Internazionale’sini 2-1 mağlup eden La U, özellikle Carlos ve Leonel Sanchez’in birlikte attıkları 300’den fazla gol ile futbol sahnesinde yıldız gibi parlarlar.
1970’li yıllar ise La U için, 25 yıllık kupa kuraklığının başlangıcı olur. 1973’te Salvador Allende’nin ölümü ile ABD destekli diktatör Augusto Pinochet’in demir yumruğu, futbolu etkileyecek güçtedir. Pinochet, Colo Colo’nun ülke çapındaki şöhretini kullanırken La U, üvey evlat muamelesi görecektir. La U’nun maçlarını oynadığı Estadio Nacional; binlerce insana mezar olurken insanlığın ölümü, futbolun ölümüne de neden olur.
1980’de Pinochet’in emriyle Universidad de Chile’nin rektörü değiştirilir ve kulübün üniversite ile olan bağı koparılır. Taraftarı dışında her şeyi elinden alınan kulüp; hükümet, sermaye ve kilise destekli diğer takımlarla mücadele edemez. 1988’de İkinci Lig’e düşüş gerçekleşirken taraftar sesini daha gür çıkarmaya başlar. Kendilerine Los de Abajo (Alt sıradakiler) adını veren ve kulübün orijinal taraftar grubundan ayrılan bir grup genç, sol söylemleri ile Pinochet’ye de karşı dururlar. 1988’de Pinochet’nin başkanlığı düşerken bir yıl sonra La U yeniden Birinci Lig’e yükselir. Beş yıl sonra ise Marcelo Salas’lı kadrosuyla tekrar şampiyonluğu kazanır. Son maçlarında beş bin kişilik madenci kasabası El Salvador’a yirmi bin taraftarla çıkartma yaparak gövde gösterisini de ihmal etmezler. Ertesi yıl kazandıkları şampiyonluktan sonra 1999’da bu sefer, 33 maçlık yenilmezlik ve 13 maçlık galibiyet serileri ile “en büyük biziz” derler. Aynı yıl Los de Abajo, alt sınıflardan çocuklar için bedava bir okul açar.
2000’li yıllarda Colo-Colo ve Universidad Catolica ile rekabetini devam ettiren La U, 2006’da iflas korkusuyla yüzleşir. Yönetim ve taraftarlar arasındaki uzlaşmazlık, sponsorluk anlaşmaları ve üniversite ile yeniden uzlaşma ile çözülür. 2000’leri altı şampiyonluk ile taçlandıran La U, 2011’de kazandığı Copa Sudamericana (UEFA Avrupa Ligi’nin Güney Amerika’daki karşılığı) ile tarihinin en büyük uluslararası başarısına imza atar.
Taraftarlarının “bir tutkudan öte, hissiyat” olarak tanımladıkları La U, Pellegrini’nin kötümserliğinin aksine her krizden alnının akıyla çıkmayı ve Şili futbolunun gamsız baykuşu olarak anılmayı başarır. Gerçi Pellegrini de o sözlerinden yıllar sonra şu itirafta bulunacaktır: “O 17’lik gencin yani Ivan Zamorano’nun futbolcu olarak başardıklarını önceden görebilseydim, emekli olmayıp iki yıl daha futbol oynayabilirdim!”