Yıllardır savaşın, işgalin gölgesinde yaşayan Filistin’in kendini anlatabilecek kısıtlı güçlerinden biri, futbol. Bu doğrultuda en büyük silahları da Filistin Milli Takımı.
İki takım arasında oynanan maçlarda önce futbolcular arasında kavga çıkar, sonra tribündeki taraftarın da karışmasıyla kavgaya polis, cop ve gaz bombalarıyla müdahale eder. Ardından çok sayıda futbolcu ve seyirci gazdan etkilenir, bazı kulüp yöneticileri veya başkanlar yaralanır. Az önce okuduğunuz cümleler Türkiye’de, özellikle de amatör kümelerde sıkça yaşanan vakalardır. “Futbol sahası savaş alanına döndü” başlığıyla kendine yer bulur ertesi günlerde gazetelerin küçük bir köşesinde. Evet, başlık mübaladır mübala olmasına ama futbolun gerçek savaş alanı olduğu bir yer vardır oysa. Yıllardır var olmaya çalışan Ortadoğu’nun küçük ve yalnız ülkesi Filistin.
Filistin yıllardır “Ben buradayım” diyor, kendini dünyaya kabul ettirmeye çalışıyor. En büyük silahlarından biri de ne taş, ne sapan! Futbolun ta kendisi. Bu doğrultuda Cezayirli hocaları Moussa Bezaz ile 2014 Dünya Kupası hedefiyle yola çıkan Filistin, Asya Kıtası ön eleme maçında Afganistan’ı eler. Ardından Tayland’la eşleşen takım kaleci Mohammed Shbair’in bir penaltı kurtarmasına rağmen maçı 1-0 kaybeder. İkinci maçta 2-2’lik skorla Dünya Kupası hayali de umudu da erkenden uzaklaşır. Oysa Filistin 2006 Dünya Kupası rüyasına da çok yaklaşmıştır. Özellikle 8-0’lık Tayvan zaferi, işgal altındaki topraklarda moralleri fazlasıyla yüksek tutar. Ta ki İsrail, kâbus gibi başlarına çöküp, takımın 10 oyuncusuna yurt dışı çıkış yasağı getirene kadar.
Filistin’in dünya futbol sahnesindeki macerası, 1928 yılında Filistin Futbol Federasyonu’nun kurulmasıyla başlar. Bir yıl sonra da FIFA’ya üye olunur. Arapların öncülüğünde kurulsa da zamanla Yahudi ve İngiliz egemenliği ağır basar federasyonda. İlk kez 1934 Dünya Kupası elemelerine katılır Filistin Milli Takımı. Adı Filistin’dir Filistin olmasına ama milliyeti başkadır takımın. Mısır ile oynanan karşılaşmada Filistin’in kadrosu; kaleci Willi Berger, kaptan Avraham Reznik, Pinhas Fiedler, Zalman Friedmann, Gdalyahu Fuchs, Yohanan Sukenik, Amnon Harlap, Peri Kraus, Paul Kastenbaum, Haim Reich, Avraham Nudelmann’dan kuruludur. Anlaşılacağı gibi Yahudi ağırlıklı, İngiliz destekli bir kadrodur. Üstelik de maç öncesi söylenen marş, Siyonist Hareket’in resmi marşı ‘Hatikvah’tır. Mısır karşılaşmayı 7-1 kazanır ve Filistin elenir. 1938 elemelerinde de değişen bir şey olmaz. Hem kadro hem de alınan skorlar farklı değildir.
Sonraki yıllarda İsrail Devleti’nin kurulmasıyla, FIFA’da Filistin Futbol Federasyonu’nun yerini İsrail Futbol Federasyonu alır. Artık işgal altındaki futbolda da özgürlük beklemeye başlar Filistin. Oysa her şey güzel başlamıştır. Filistin toprakları 1920’lerde İngiliz mandası altındayken futbolla tanışmış, sonrasında Ortadoğu’da güçlü takımlar çıkarmıştır. Özellikle Shabab El Arab, Kudüs Ortodoks Kulübü ve İslami Yafa o takımların başında gelir. Maçlar İngiliz askerlerinin kontrolünde oynanır yıllarca. Jabra Al-Zarga, George Mardeni ve Majed Assad gibi dönemin yıldız futbolcuları hayranlıkla izlenir. Özellikle Jabra Al-Zarga’nın gizili Ortadoğu sınırlarını aşar, Ada’ya kadar ulaşır. 1945 yılında Arsenal’de oynama teklifi alsa da dönemin İsrail ajanları olaya el atar ve transferin önünü keser.
İlerleyen yıllarda İsrail’in Filistin topraklarını sürekli işgal etmesi sonucu Filistinliler dünyanın çeşitli bölgelerine göç etmek zorunda kalır. Özellikle de Şili ve ABD’ye göç ederler. Aslında bu göçler Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde başlamıştır. Göç eden Filistinliler 1920’de Şili’de Palestino Futbol Takımı’nı kurar. Üstelik bu takım Şili Ligi’nde 1955 ve 1978 yıllarında 2 şampiyonluk elde eder.
Filistin Futbol Federasyonu 1962’de tekrar kurulur. Ancak Filistin bağımsız bir devlet değildir artık. Ve bu yüzden federasyon, uzun yıllar FIFA tarafından tanınmaz. Nihayet 1998’de Filistin Yönetimi’nin kurulmasıyla tekrar FIFA üyesi olunur. Ardından ilk millî maçını Lübnan ile oynar ve 23 Haziran’da Beyrut’ta oynanan maçı 3-1 kaybeder. İlk galibiyetini ise Birleşik Arap Emirlikleri’ne karşı 1-0’lık sonuçla alır. Federasyon, kimi zaman Filistin Millî Takımı’nı oluşturmak için sınırları zorlar. 2006 Dünya Kupası elemeleri öncesinde Şili, ABD gibi Filistinliler’in yaşadığı ülkelerdeki gazetelere ilan vererek Filistin asıllı oyuncuları milli takıma davet eder. Bu davete özellikle Şili’deki Filistin asıllı oyuncular büyük rağbet gösterir. Şili Ligi’nde top koşturan Roberto Kettlun, Pablo Abdala ve Roberto-Fabian Bishara kardeşler, yenilenen Filistin Millî Takımı’nda yerini alır. Takım takviye alsa da dünya kupası elemelerinde yine bekleneni veremez.
Bir sonraki yani 2010 Dünya Kupası Elemeleri’nde ise Filistin’in saha dışında yine karşısında İsrail’i bulur. Gruplara katılma maçında Singapur’la karşılaşır ve ilk maçı 4-0 kaybeder ama ikinci maç için İsrailli yetkililer Filistinli oyuncuların ülkeden çıkışına izin vermez. Filistinli yetkililer maçın ertelenmesi için FIFA’ya başvursa da cevap olumsuzdur. Takım maçı 3-0 hükmen kaybeder. Yıllardır evi, yurdu deplasman olan Filistin, kendi seyircisiyle 26 Ekim 2008 tarihinde bir araya gelir. Ürdün Milli Takımı ile yapılan maçı FIFA kokartlı hakemimiz Cüneyt Çakır yönetir. Bu tarihi karşılaşmayı FIFA Başkanı Sepp Blatter tribünde izler.
Yıllardır savaşın, işgalin gölgesinde yaşayan Filistin’in kendini anlatabilecek kısıtlı güçlerinden biridir futbol. Bir umuttur ülkede ve her milli maçla o umutlar yeniden yeşerir. Üstelik tüm engellemelere rağmen. Çünkü Filistin’de futbol asla sadece futbol değildir. Ve dileriz bir gün, o topraklardan gelecek “Savaş alanına döndü” haberleri sadece münferit amatör maç olaylarıyla ilgili olur.