Toprak Saha – Aylık retro futbol e-mecmuası
  • Zat-ı Muhteremler
  • An-ı Şahaneler
  • Yad-ı Hafta
  • Fi Maçı
  • Kadim Takımlar
  • Cemiyet Haberleri
  • Malumat Saha
RÖPORTAJ

Toprak Saha Özel: Biz sorduk, sohbet adamı Aydın Boysan cevapladı.

Toprak Saha · Ekim 2014

banner

1921 yılında İstanbul’da doğan Aydın Boysan, Pertevniyal Lisesi ve Güzel Sanatlar Akademisi  Mimarlık Bölümü’nü bitirdi (1945). TMMOB Mimarlar Odası’nın Kurucu Yönetim Kurulu üyesi ve ilk genel sekreteri oldu (1954-1955). İki yıl, İstanbul Şubesi Başkanlığı yaptı (1961-1962). Ulusal ve uluslararası mimarlık yarışmalarında ödüller kazandı. Spor salonlarından, büyük endüstri tesislerine kadar çok sayıda yapıtta imzası var. Dokuz yıl, haftalık gazete köşe yazıları ve çok sayıda inceleme ile dünya gezileri dizi yazıları yayımlandı. Aynı zamanda iyi bir İstanbullu olan sohbet adamı Aydın Boysan, Boğaziçi manzaralı evinin terasında, eski İstanbul futbolu üzerine hoş bir sohbet yaptık.

Bize biraz kendinizden, çocukluğunuzdan bahseder misiniz?

1921 yılında Vahdettin daha baştayken İstanbul Samatya’da doğdum. Sonraları Cerrahpaşa oldu. Her şey değişiyor ama ben değişmiyorum, değişmemeye de çalışıyorum. Bir garip zaman, bir garip çevreydi. Bir kere doğduğum yer Narlıkapı Çıkmazı’dır ama her iki tarafı da çıkardı, öyle garip bir yerdi. Çocukluğum da oralarda geçti. Yedikule İlkokulu’nda okudum, canavar bir hocamız vardı. En çok beni döverdi. Peki ya neden? Çünkü o benim annemdi. (Gülüşmeler) Bizim Samatya’nın nüfus yapısı o zaman biraz farklıydı. Ermeniler, Rumlar, Çingeneler vardı. O yıllarda orası sanki başka bir şehirdi. Tiyatromuz vardı, Narlıkapı Tiyatrosu. Shakespeare, Moliere, Türk yazarların eserleri oynardı.

Çocukluğunuzda o bölgede futbol oynanıyor muydu?

Oynanıyordu tabii. Futbolla orada tanıştım. Arap Kuyusu denen yerde top oynardık. Bizim sahamız da vardı. Şark Şimendifer sahası, takımı da vardı. Forma rengi turuncu-nefti’yidi. Nefti, yeşilin bir tonudur. Dünyada bulunmaz bir sahaydı çünkü saha ortadan kaymıştı. İki yarı sahayı karşılıklı oturtamamışlar. Tribün de falan yoktu. Hatta kaleleri demirdendi. İstanbul’da bir ilkti.

Bir dönem Haydarpaşa’da da Şark Şimendifer isimli bir kulüp varmış, sonradan Haydarpaşa Spor Kulübü adını almış. Bu ismin sebebi neydi?

Şark Şimendifer Kumpanyası diye bir kumpanya vardı, Avrupa’ya tren seferleri de yapardı, onun takımıydı. Bizim Arap Kuyusu’ndaki sahadaki demir kaleleri de kaptanımızın ricasıyla Şark Şimendifer Kumpanyası yaptırmıştı. II. Dünya Kupası’ndan sonra kumpanya kapandı.

Samatya günleriniz nasıl sona erdi?

Pertevniyal’de hem ortaokulu hem liseyi okudum, o dönemde Yeşilköy’e taşınmıştık. Reşat Ekrem Koçu tarih, Mesud Celil müzik öğretmenimizdi.

Pertevniyal spora önem veren bir okuldur değil mi?

Ben futbol takımında oynamıştım ama o zamanlar o kadar önde bir okul değildi. Merkez muhacim yani santrafor pozisyonunda oynardım. Yine de hep kendimi Şark Şimendifer takımı ile özdeşleştirdim.

O takımdan unutamadığınız isimler var mı?

Var tabii. Kaptanımız Hayri Bey’di ama herkes “Ayı” Hayri Bey derdi. Acımasızdı, savunmanın ortasında oynardı. Takım kaptanıydı. Kör Ali vardı, kaleciydi. Körden kaleci mi olur? (Gülerek) Yamuk bakardı ama topları kurtarırdı. Karşı takım muhaciminin (hücumcunun) üstüne Ayı Hayri ile koşarlardı. Rakip muhacim topu bırakıp kaçardı. (Gülüşmeler) Çünkü Kör Ali bacak kırardı.

O dönemde Arap Kuyusu’nda futbol oynadığınızı biliyoruz, onun dışında hangi sahalarda futbol oynuyordunuz?

Edirnekapı’daki Çukur Bostan vardı. Taksim Stadı vardı. Pertevniyal okul takımında orada futbol bile oynadım. Rakip, Haydarpaşa Lisesi’ydi. O dönemde lise maçlarına bile rağbet olurdu.

Sizin çocukluğunuzda Samatya ve çevresinde azınlıklar yaşardı. Eski dönemlere bakıyoruz, bir çok spor kulübü kurmuşlar. Sizce de spora önem verirler miydi?

Evet. Yalnız spora mı, tiyatroya da önem verirlerdi. Şehir Tiyatrosu’nun ilk kuruluşu Şehzadebaşı’ndadır.

Sizin biraz keyif insanı olmanınıza, azınlıkların arasında yetişmeniz vesile olmuş olabilir mi?

Tesiri var tabi ki, onlardan bir şeyler öğrendik. Sanat bakımından, müzik bakımından. Memleket bir başka zamandı, o vakit. Karışık toplumduk ama bir bütün gibi birbirimize daha yakın yaşıyorduk yahu.

Hep merak ettiğimiz bir soru sormak istiyoruz. Maçlarda iki takım taraftarı da takım elbisesini giyer ve tribünde karışık oturur denir. Sizin döneminizde cidden Taksim Stadı’nda böyle manzaralar olur muydu?

Yan yana izlemezlerdi, ayrı tribünlerdeydiler. Yan yana otursalar birbirinin gözünü oyarlardı yahu.

Peki siz maçlara sık gider miydiniz?

Sık gitmezdik, zaten maça gitmek kolay değildi. Masraftı. Oysa biz tutumlu ailelerin çocuklarıydık. Samatya, Yedikule civarında oturanlar. Annem öğretmendi, babam da devlet memuruydu.

İlk gittiğiniz maçı hatılıyor musunuz?

Taksim Stadı’ndaydı. Ama hangi maç olduğunu şimdi çıkaramadım.

O dönemde desteklediğiniz bir takım var mıydı? O dönemde İstanbul Ligi meşhurdu.

Lig vardı ama biz öyle lig maçlarına çok gitmezdik, biz mahallemizin takımını tutardık. Şark Şimendifer’i tutardık. Ondan başka takım tutmak haddimiz değildi. Bizim formamız turuncu neftiydi. Bziim takım maça çıktığında karşı takımın midesi bulanırdı formalarımızdan (Gülüşmeler). O dönemde  genelde herkes oturduğu semtin takımını tutardı. Mahalle takımları birbirine bağlı insanların takımlarıydı. Üç büyükler de popülerdi.

Üniversite zamanında futbola ilginiz nasıldı?

Uzaktan takip ediyordum. Çok da oynamıyordum. Güzel Sanatları Akademisi Mimarlık Bölümü’nde okudum. O zamanlar yılda 20 günlük askerlik kampları vardı. Orada oynardım.

Sizin bir de gezgin tarafınız var.  Sovyet Rusya’sından Avustralya’ya sayısız ülkeyi gezdiniz. Aralarında da en çok etkileyen yerin de Sibirya olduğunu bir röportajınızda okumuştum. Peki, bu gezilerinizde hiç maça gittiniz mi?

Gittim. Mesela Almanya’da gittim. Konstanz şehrinin takımıyla biri oynuyordu ama şimdi hatırlayamadım. Ama maç beni çok etkilemedi.

Tekrar semt takımlarına dönecek olursak. Şöyle bir tez var; 1964’teki Rum göçü ve Lefter’in futbolu bırakması, ardından Beyoğluspor’un küme düşmesi o dönemdeki semt futbolunun düşüşünün biraz da sembolü oluyor.  Siz de bunu yaşayan biri olarak sizce neden semt takımları kayboldu veya alt liglere düştü?

Semt takımlarını yaşatmak zorlaştı. Profesyonel futbol girince işin içine, semt takımlarını yaşatmak zor hale geldi. Müessese takımlar onarın yerine geçti ayrıca eski takımlar yaşayabildi de yen takımlar zor yaşadı. Şehir takımları bile zor yaşıyor şimdi.

Mesela Kasımpaşa yaşıyor ama devletten aldığı destekle yaşıyor.

Mesela…

Biraz da içki masalarından konuşalım. “İçki masasında futbol konuşulmaz!” derler. Böyle bir kural var mıdır?

Böyle bir kaide yoktur! Futbol da konuşulur, her şey de konuşur. Konuşulmayan bir şey yoktur. İçki masasında konuşma pervazsıdır. Ana avrat düz gidilir. Kaide budur!

Futbolla rakı arasında bir benzerlik var mı? “İkisi de kafayı güzel yapar” gibi…

Hiçbir benzerlik yok! Yalnız rakı demeyelim içki diyelim. Profesyonel futbolda içki yoktur. İçki, ayar bozar çünkü. Hem kafayı bozar hem de vücudu bozar. Onun içinde profesyonel futbolcuların içki içmemesi için önlem alırlar.

Ama futbolcuların birçoğu sigara kullanıyor.

Sigara da yanlış! Sigara, mendebur bir şeydir. Ben sigarayı uzun yıllar içtim. Daha sonra bıraktım ama mecbur kaldım bırakmaya. İki defa akciğer kanseri ameliyatı geçirdim ama hala yaşıyorum. İstisnai bir hadise bu! İlk ameliyatımdan sonra ameliyatı yapan Profesör Aydın Artaç geldi, “Amma sigara içmişsin ha!” dedi. Bıraktıktan 20 yıl sonra oluyor bu hadise. Sigaradan daha mendebur bir şey olmaz. İçki içeli 70 sene oldu, elhamdülillah bir şey olmadı (Gülerek).

Şimdi Beşiktaş’ın İnönü Stadı yıkıldı, yerine Vodafone Arena yapılıyor. Ama stadın tarihi dokusuna dikkat edilmiyor. Almanya’daki Berlin Olimpiyat Stadı da eski ama formunu korumuş ya da bunun için çaba sarf edilmiş. Sizin de Türkiye’de aynı dokuda yapılmasını istediğiniz, orada bulunmaktan keyif aldığınız bir stadyum var mı?

Ben yaşta insanların bildiği, kendi mahalle statlarımız var. Taksim Stadı mesela. Futbol da oynadım orada. Ciddi bir oyun olmasa da şakasına oynadım orada. Şakasına oynadığıma da pişman değilim tabii. Şimdi emekli futbolcu olurdum (Gülüşmeler).

Sizin döneminizde ‘alemci’ futbolcular da yaygındı. Aynı masada oturduğunuz ya da içki masalarının şanını duyduğunuz futbolcular var mıydı?

Hayır, hiç tanımadım. Futbolcu dostlarım oldu. Mesela Beşiktaşlı Faruk Bilgin, bek Faruk arkadaşımdı. Daha doğrusu kardeşi Namık arkadaşımdı. Başka futbol ailesinden yakın olduğum kimse olmadı. Futbol, oyun olarak, takım tutma, maç izleme gibi neşeli yanlarıyla iyi. Ama profesyonel futbolcu yaşamı anlamsız bir şey. Üstelik emekliliği genç yaşta geliyor. Acıklı bir iş aslında. 30 yaşında emekli olunur mu! Ben mimar olarak yıllarca çalıştım, seneler geçtikçe daha da yatkınlaştım işe. Futbolcu 30 yaşında ihtiyar oluyor. Ben, 80 yaşına doğru kendi kendimi emekli ettim (Gülüşmeler).

Eski Şeref Bey Stadı’nda maç izlediniz mi? Atmosferi nasıldı? Şimdi yanından geçerken bile canlandırması çok güç orasının stadyum olduğunu.

Tahmin ettiğiniz gariplikler vardı tabii.  Bir kere denize kaçardı top! (Gülüşmeler). Bek, karşıdan gelen topa bir vururdu, denize giderdi top. Sonra sandallarla topu getirirlerdi.

En güzel manzaralı stadyum orasıydı o zaman. İçip maç izlenmelik tam!

(Gülüşmeler) Zaten orası futbol sahası değildi. Talim yapardı askerler…

İnönü Stadı için de ‘En İyi Manzaralı Stadyum’ denir ama bir kesim de “Orada stadın işi ne! Dolmabahçe Sarayı’na zarar veriyor” der. Sizin düşünceleriniz nelerdir?

Şimdi o stadın orada yapılmasında bir saçmalık vardır. Denizle ilişkisi olan stadyum mu olur! Ama kolay yer diye yaptılar. Şimdi de büyütüyorlar!

Peki zararı var mı?

Haftada birkaç saat çalışacak bir şeyin orada bulunması zararlıdır bence.

İnönü Stadı’nda maç izlediniz mi? Açılışında orada mıydınız?

Çok maç izledim ama açılışına gitmedim.

Bu güzel yerde bu güzel sohbet için çok teşekkür ederiz.

Rica ederim. Cevaplar işe yaradıysa güzel (Gülüşmeler)

PaylaşShare on Facebook0Share on Google+0Share on LinkedIn0Email this to someonePin on Pinterest0Share on Tumblr0Print this page
27. Sayıİstanbul Futbolu Özel SayısıTopraksaha Özel Röportaj
Share Tweet

Toprak Saha

Eski Sayılardan

  • RÖPORTAJ

    “Futbolcu Olmak İstiyordum, Bu Kadar Basit!”

    Şubat 2018
  • RÖPORTAJ

    Zoraki Kaleci

    Ağustos 2017
  • RÖPORTAJ

    Fırtına Açık

    Ağustos 2017

REKLAM

REKLAM

ESKİ SAYILAR

TAKVİM-İ MAZİ

TAKVİM-İ MAZİ

@topraksaha_net

  • topraksaha_net RT @AEMazlumoglu: Bu akşam oynanacak Liverpool-Roma maçı nedeniyle 1984 finalinin nostaljisi dolaşıyor. O başarının mimarı, Liverpool tarih… Tarih: 2 Gün önce via Twitter for iPad Cevap - Retweet - Favori
  • 1978'de bugün; Milan efsanesi Franco Baresi, kırmız-siyahlı forma ile ilk resmi maçına, Verona karşısında çıktı. t.co/gOz8KJ1Wom Tarih: 3 Gün önce via TweetDeck Cevap - Retweet - Favori
  • 1948’de bugün; Lefter Küçükandonyanis ilk kez milli takım formasını giydi. Atina’da oynanan maçta Türkiye, Yunanist… t.co/LkVVJNsVf4 Tarih: 3 Gün önce via TweetDeck Cevap - Retweet - Favori

Twitter'da @topraksaha_net Takip Et.

  • Anasayfa
  • İletişim

Toprak Saha © 2017. Tüm Hakları Saklıdır.