– Bir Mustafa KOÇ derlemesi –
Maradona, oyunuyla döneminin sonrasında yetişen jenerasyonları bile etkilemeyi başarmış olan büyük bir futbolcuydu. Ancak saha içinde yaptığı öyle bir hareket vardı ki; aradan yıllar geçti ve elle attığı o gol asla unutulmadı, tartışılmaya devam edildi. Maradona, “Tanrı’nın Eli”ni 2013 yılında Sport360’a anlattı. O gole saha içinde İngiltere formasıyla tanıklık eden Glenn Hoddle da Bee Channel’a… Bize ikisini derlemek kaldı:
“Biliyorum aldattım ama kimin umurunda. İngiltere de aynısını 1966’da yapmıştı.”
Maradona, bizzat kendisi attığı golü “Biraz Maradona’nın kafası, biraz da Tanrının eli.” şeklinde tanımlamıştı. Ancak evrensel olarak o gol artık “Tanrı’nın Eli” olarak nam saldı.
1986 Dünya Kupası çeyrek finalinde, İngiltere karşısında Maradona’nın ilk golü, futbol tarihinin en tartışmalı kazası oldu. Önce yaramaz, daha sonra ise İngiltere Milli Takımı’nın teknik direktörü olarak markalaşan, Sir Bobby Robson 26 yıl boyunca ne düşünmüş olabilir? Hiç bu konuda pişmanlığın var mı?
“Hayır”, cevabı çıktı hemen ağzından. Açıkça herkesi aldattığı söylenmesine rağmen, uzun uzun neden pişmanlık duymadığını anlattı.
“Neden özür dilemeliyim?” diyerek gülümsedi. “Hepimizin eğlendiği bir oyunda, birisi 100 bin taraftarın görmediği bir yaramazlık yapıyor. Böyle bir gol atmak gurur duyacağım bir şey değil elbette ama İngilizler kızdığında çok komik oluyor çünkü elimle gol attım. Bence bu çok komik.”
Maradona’nın samimi itirafı İngiltere’nin, Arjantin gibi, Batı Almanya’ya karşı oynadıkları 1966 Dünya Kupası final maçını çaldıkları inancından geliyor.
Geoff Hurst’un uzatmalarda attığı gol, İngilizleri 3-2 öne geçirdi ve Wembley’de oynan o final, golde topun gerçekten çizgiyi geçip geçmediğine dair çok tartışılmıştı. İsveçli Hakem Gottfried Dienst’in golü vermesine rağmen, daha sonra Hurst, Azerbeycanlı çizgi hakemi Tofik Bakhramov’un yanlış yaptığını kabul etmişti.
İşte bu yüzden de Maradona, 86’da İngilizlerin kalbini kıran golü için hiç vicdan azabı çekmediğini kabul ediyor. “Onlar, İngilizler, Almanya karşısında olmayan bir golle Dünya Kupası’nı kazandı. Top, direğe çarptı ve (kollarını bir metre kadar açarak) bu kadar dışarıya çarptı. Hakem de düdüğünü çaldı. Böylece, Maradona hakkında hiçbir şey söylememeliler, çünkü benden daha önce onlar aldatmışlardı.” dedi, büyük bir gülümsemeyle.
‘Tanrı’nın Eli’ Dünya Kupası tarihinin en ikonik anlarından biri olma halini hala sürdürüyorken, bazı şeyleri de gözden kaçırmamıza neden olabiliyor. Tüm tartışmaları kabul edelim fakat dünya üç dakika sonra o zamana kadar atılmış en güzel gole de şahitlik etti.
Kendi yarı sahasından topu alan Maradona, altı İngiliz oyuncuyu çalımladı, bitirici vuruşunu yapmadan önce de kaleci Peter Shilton’u geçti. Büyülü sol ayağıyla sadece 12 dokunuş yeterli olmuştu. “Cennetten bir gol.” Kendisi o golü böyle tanımlıyor. Ve FIFA da daha sonra bu golü, yüz yılın golü olarak ilan etti.
“Kariyerimde attığım en güzel goldü, çünkü Azteca Stad’ında atmıştım o golü, gerçek güzelliğin tiyatrosunda. Tüm hayatım boyunca hayalini kurduğum bir goldü. Yastığa başımı koyduğumda: “Topu orta sahada alırım, oyuncuları geçerim, kaleci çıkar, onu da geçerim. Topa dokunurum ve içerde. GOOOOOOOOOOOL diye bağırarak koşmaya başlarım. Ve sonra uyanırım.””
Fakat hala o golü hayal ediyor mu? “Hayır. Benim için o iş bitti. Yaşadığım tutkudan gurur duyduğum, hayatımın mutlu anlarından bahsettim sadece.”
“Ama şimdi dört gözle torunumun beni televizyonda izlerken “Bak bu senin deden.” demeyi bekliyorum. Çünkü şimdi sadece “babu babu… gibi bir şeyler diyor.” (Topa vurma hareketleri yaparak.) Yani dört gözle birçok harika futbolcu olduğunu ve benim birçoğuna karşı, dünyanın her yerinde gol attığımı görmesini bekliyorum.”
Acımız Büyük
Peki o golü yemek nasıl bir duyguydu. Hem de hakemin hemen yanında pozisyonu izliyorsan ve topun elle kaleye gönderildiğini net bir şekilde gördüysen. İngilizlerin yetiştirmiş olduğu belki de tek gerçek 10 numara olan Glenn Hoddle, İngilizler açısından o golün ne anlam ifade ettiğini bize acıklı bir dille ifade diyor.
“Bence sahadaki dokunaklı şeyler, insanın içine yerleşir ve seninle kalır. Benim için üstesinden gelinmesi en zor şey 86 Meksika Dünya Kupası çeyrek finalinde Arjantin’e karşı yaşadığımız olaydı. Hatırlayabildiğim, benimle kalan şey, Maradona’nın eli ve eliyle attığı goldü. Korkunç bir hissiyattı ve gördüklerim inanamayacağım bir haksızlıktı. Sanırım sadece ben, Peter Shilton ve Terry Butcher’dı olayı gören. Bizim itirazımızla beraber diğer oyuncular da reaksiyon gösterdi, olayı net bir şekilde görmemelerine rağmen.
Benim açımdan bu bir elle oynamaydı ve Shilton da ben de hadiseyi başından beri takip etmiştik. Bu çok korkunçtu ve acı vericiydi.
Bu hakemlerin maç boyunca yaptığı haksızlıkları bugünlerde göremeyiz. O gün, bu hissiyattan kurtulmamız 45 dakika sürdü. Bir noktaya kadar Maradona’yı suçlayamayız. Neticede aklını kullandı. Hakemlerin bunu görmesi gerekiyordu. Ancak Maradona’nın elle oynadığını söylemesi daha şık olurdu.
Ben, oyuncular, hatta teknik direktör Bobby Robson buradaki haksızlığı gördüler. Bu hastalık derecesindeki olay, futbol sahasında görülmemesi gereken dokunaklı bir olaydı.
Bu düşünce benimle kaldı. Hala hakemi takip ediyorum.
Dünya Kupası’ndan ülkeme döndüğümde geceleri bir süre uyuyamadım. İspanya’ya tatile gittim bir kaç hafta takılmak için. 300-400 kadar Alman taraftarla finali izliyordum ve kendimi onlardan biri gibi hissettim.