Toprak Saha – Aylık retro futbol e-mecmuası
  • Zat-ı Muhteremler
  • An-ı Şahaneler
  • Yad-ı Hafta
  • Fi Maçı
  • Kadim Takımlar
  • Cemiyet Haberleri
  • Malumat Saha
YAD-I HAFTA

Tek Kulüp Coğrafyası

İlhan Özgen · Kasım 2014

cog

Birçok oyuncunun yeteneği kadar övgü alan özelliğidir kulübe olan bağlılığı. Günümüzde gittikçe azalan tek kulüplü topçuların tarihine, coğrafi açıdan bir göz atalım…

Her şeyin aceleye getirildiği bugünlerde, futbol da bu telaştan nasibini almış durumda. Ter döktüğü forma adına işlerin kötü gitmesi, topçunun, takıma elveda demesi için gerekli bir sebep artık… Takımıyla ömür boyu kontrat imzalamış isimler o kadar az ki; bu özellikleri nedeniyle bazen kötü performansları bile göz ardı ediliyor. Tabii ki benim niyetim performans analizi değil. Gün geçtikçe nesli azalan bu tek kulüp sevdalıların geçmişine inmek amacındayım. Bayrak adamlar en çok hangi ülkede top koşturmuş, Totti ve Gerrard’ın yol göstericileri kimler? Söylemek de yarar var; bu oyuncular profesyonel kariyerleri boyunca tek takımda oynayan isimler olacak. Javier Zanetti, Batistuta, Raul ya da Del Piero’yu beklemeyin derim…

Ada Sahillerinde Bekliyorum…

Tony Adams’ın sadakatinin, saha dışı sorunları ve saha içi hırçınlığının önüne geçtiği dönemi canlı izleyen akranlarım, Adams’ın yetenekli modeli Gerrard ile ‘Bayrak Adam’ olgusunu kafasında şekillendirmiştir. Bu isimlere Scholes ve Giggs’i de eklediğimizde futbol coğrafyasına hâkim bir zat nereden bahsettiğimi anlayacaktır. Bayrak adam mahsulünde epey önde olan Ada mensubu; İngiltere, İrlanda, İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler, kulüpleri için yaratılmış futbolcular yetiştirmiş tarih boyunca. Araştırmalarım sonucunda, 20 yıl ve üzerinde tek takım için terini akıtan top tepicilerin sayısı 78. Bu 78 ismin 33’ü Büyük Britanya’dan! Bu hususta başı çeken ülke ise, her konuda olduğu gibi İngiltere! İngiltere’nin bayrak adamlar sicili 130 isimle epey parlak. Az evvel bahsettiğim 33 Adalı bayrak adamının 22’si İngiltere’den zaten. İngilizlerin en vefalı bayrak adamları ise kuzey batı kıyılarından: Blackburn Roverslı Bob Crompton ve Evertonlı Ted Sagar. Crompton, bir savunma oyuncusu, Sagar ise kaleci. Yani bağlılık oranı en yüksek mevkilerden her iki oyuncu da… Bu 22 İngiliz bayrak adamından 16’sının ya kaleci, ya da savunmacı olması tevekkeli değil anlayacağınız. Sam Bartram’dan Jack Charlton’a, Billy Wright’tan Harry Johnstone’a, İngiltere futbol tarihine geçmiş isimler bu 16 kişilik savunma hattını oluşturuyor. Harry Johnstone demişken Blackpool’dan bahsetmemek olmaz!

Johnstone’ın 1934’ten 1955’e kadar tam 21 yıl formasını giydiği Blackpool takımı, futbolcularına büyük bir bağımlılık zehrini aşılamış olacak ki, İngiltere’nin bu konudaki lider takımı durumunda. “Mandalinalar” lakaplı ekip, tam dokuz bayrak adamı kazandırmış Birleşik Krallık topraklarına. Bunların en kariyerlisi de, 1966’da Dünya Kupası’nı kazanan İngiltere Milli Takımı kadrosunda da yer alan Jimmy Armfield. Tam 17 sene Blackpool forması giyen Armfield, Dünya Kupası’nın başında as oyuncular arasında olsa da, turnuvanın ilerleyen aşamalarında bir başka kadirşinas isim olan Fulhamlı George Cohen’e formayı kaptırmıştır. Blackpool’u bu kategoride takip eden takım ise sekiz isimle Liverpool. Donald McKinlay’nin 19 yıllık vefa gösterisiyle başlayan Liverpool’a sadakat yarışı, Billy Liddel, Ronnie Moran ve Jimmy Carragher ile değişik yıllarda devam etmiş. Profesyonelliğe 1939 yılında adım atan dört isim: Bob Paisley, Eddie Spencer, Ray Lambert ve Billy Liddel, kariyerleri boyunca Merseyside’ın kırmızı yakasında kalmayı başarmış ve formalarına en çok bağlı olan kuşak olmuşlar. Bu kare astan Bob Paisley, antrenörlük kariyerini de Liverpool’a adamış ve kupaya kupa dememiştir ayrıca… İskoç Billy Liddel ise kulüp tarihinin ilk süper yıldızları arasında yer alır. Efsane kanat oyuncusu, tek formaya adadığı 22 yıl ile bu alandaki İskoç vatandaşlarının arasında Rangerslı Dougie Gray ile zirveyi paylaşıyor.

İskoçya’yı bu bayrak adam mevzusunda yabana atmamak gerek! 50 küsur bayrak adamı çıkarmış ülke. Kayıtlara geçen ilk tek kulüp adamı da bir İskoç ayrıca: Charles Campbell. 1870’de oynamaya başladığı Oueen’s Park F.C’de tam 16 yıl top koşturmuş. Ada’nın diğer evlatlarından Galler de hiç fena sayılmaz bu alanda. Fakat İskoçya’nın aksine, Gallerli isimlerin birçoğu, kendisini İngiliz kulüplerine adamış durumda. Galiler arasında ilk akla gelen isim de, 24 senelik Manchester United kariyeriyle Ryan Giggs.

Bu bolluğa bakınca, Steven Gerrard’ın adanmışlığını ve Premier Lig taraftarlarının şehir takımı sevdasını daha da iyi anlıyoruz. Gerçi Britanyalı bayrak adamlarının sayısını 1800’ler ve 1900’lerin ilk yarısındaki ‘zevkine’ futbol oynayan isimler epey arttırıyor ama bu rakam bile Adalıların futbolu gönülden sevdiği gerçeğini balçıkla sıvamıyor.

Akdeniz Tutkusu

Britanya’ya hakkını verdikten sonra Avrupa’nın güneyine iniyoruz… Akdeniz ülkeleri de hiç de fena değil! Sırasıyla Türkiye, İtalya ve İspanya toprakları, epey bir bayrak adam yetiştirmiş. Bu sıralamada Türkiye’nin ilk sırada olması ilk anda enteresan gelse de, futbol tarihinin en vefalı isminin misak-ı milli sınırlarından çıkmış olmasını unutmamak gerek.

27 yıl boyunca İstanbul tekliflerini geri çeviren Altınordu sevdalısı Sait Altınordu, kolay kolay kırılmayacak bir rekora sahip. ‘Bay Altınordu’yu 21 yılla Fenerbahçeli Fikret Kırcan ve 20’şer yılla Galatasaraylı Turgay Şeren ve Nihat Bekdik takip etmiş. Zaten 60 küsur yerli bayrak adamın 40’ı İstanbul’un üç büyüğü menşeli. Rekor ise 23 futbolcu ile Galatasaray’da. Bu kulüplerin dışında adına yakışan bir performans gösteren bir İstanbul kadimi daha var: Vefa! Bu topraklardaki en bilindik bayrak adamlarından ‘Kör’ Galip Haktanır’ın takımı olan Vefa’nın en vefalısı ise, 16 yılla Hüseyin Seyid. Bir de Muharrem Gülergin gerçeği var tabii Türk takım sevdalıları içinde. Adana’yı sporla tanıştıran Gülergin, Adana Demirspor’a adanmış bir kariyere sahip. Büyük spor adamının izinden giden ise ‘Füze’ lakaplı Selami Tekkazancı olmuş vefa konusunda. Türkiye genelinde bayrak adamlık, biraz da futbolun ilk yıllarından kalma; tıpkı Ada’da olduğu gibi. O zamanki isimler rakamı epey arttırıyor. Fakat 70’li yıllarda futbol hayatına başlayan ya da bitiren zatlar da bu konuda iyi bir performans göstermiş. Göztepeli ve Eskişehirsporlu futbolcular (Nevzat Güzelırmak, Ali Artuner, Fevzi Zemzem, İsmail Arca, Fethi Heper), hem takım başarısını, hem de forma istikrarını sağlamayı becermiş. Bu iki kulübe Orhan Özselek ve Sedat Özden’i futbola sunan Bursaspor’u da eklemek lazım. Bu toprakların son bayrak adamı ise Sivassporlu Hayrettin Yerlikaya olmuş. İstikrarlı sol bek, hem alt liglerde hem de şampiyonluk mücadelesinde takımını bırakmamıştı 14 yıl boyunca. Benim jenerasyonumun izlediği Ankaragücü kaptanı Hakan Kutlu, kupa koleksiyoncusu Bülent Korkmaz ve ‘Atom Karınca’ Rıza Çalımbay ve her libero transferine meydan okuyan adam Müjdat Yetkiner’i de unutmamak lazım tabii. Türkiye’nin ufukta görünen tek bayrak adamı ise Sabri Sarıoğlu!

Başarılarıyla Akdeniz kıyılarını onurlandıran iki ülke İspanya ve İtalya ise bu konuda İngiltere ile yarışacak konumda aslında. Hem bağlılığı, hem de başarı oranı yüksek sporcular çıkarmış iki kültür de. Franco Baresi, Paolo Maldini, Alessandro Costacurta, Giuseppe Bergomi , Giacinto Facchetti ve Sandro Mazzola demem, İtalyan ‘Bandiera’ları (İtalyanca ‘Bayrak’) anlatmam için yeterli sanki? 59 bayrak adam yetiştiren İtalyanların ‘Bandiera Fabrikası’ Bologna. Dokuz adet tek kulüplü topçu yetiştiren kırmızı-mavilerde, 1934 Dünya Kupası’nın yıldızı Angelo Schiavio ve ‘son bandiera’ Giacomo Bulgarelli, bu isimlerin en meşhurları. Bugarelli’nin Bologna’nın son şampiyonluğundaki başrol olduğunu da belirtmek lazım. Tek kulüp işini bireysel açıdan en çok abartan ise 24 yılla Milanlı Paolo Maldini.

İtalya’da da parantez açma hakkımı iki efsaneden yana kullanmak istiyorum. İlk isim, 13 yılını Juventus’a adayan efsane kaleci Gianpiero Combi. Kimilerine göre Juve’nin ‘büyük kaleci’ geleneğinin başlatan isim olan Combi, 1934 Dünya Kupası’nı kazanan İtalya’nın kaptanı ve büyük kupayı kazanan ilk ‘kaptan-kaleci’ydi. İkinci çizme vefakârı ise “Roma’nın Kalbi” Giacomo Losi. Profesyonelliğe 1955’te Roma forması ile adım atan savunmacı, 14 sene formasını giydiği takımın simgesi olmayı başarmış. Losi, bu vefa performansı ile Totti’nin yol göstericisi olmuştur büyük ihtimalle. Çizmede adeta bir kültüre dönüşen ve uzadıkça uzayan bu kadirşinaslık listesi, “tek kulüpte ömür geçer mi!” denen günümüz futbolunda bile yenilenmeye devam ediyor.

Bir diğer futbol cenneti İspanya, 20 yıl ve üstünde bir sahiplenmeye tanıklık etmese de, bu konuda hatırı sayılır bir konuma sahip. İspanya’da tek kulüp dendiği zaman zirvede beliren isim, Agustin Gainza oluyor. 19 yılını Athletic Bilbao’ya bahşeden golcü, kulübüyle iki de şampiyonluk yaşamış. Kulüp de kulüp hani! Formasına 10 seneden fazla bağlanan sekiz bayrak adam yetiştiren Athletic Bilbao, kulüp yapısı nedeniyle bu mefhuma epey yatkın aslında. Guerrero, Larrazabal ve Urrutia’ya birlikte, 2000’li yılları da tek kulüplü adamlarla tanıştıran Bilbao’nun en bilinen vefakârı ise efsane kaleci José Ángel Iribar. Iribar, tam 18 yıl boyunca Bask ekibinin formasını giymiş milli takımla eş zamanlı olarak…

Bu işin erbabı kulüp ise Real Sociedad. 15 emektar yetiştiren Sociedad’ın en tanınmış gönül adamı ise, milli takımın da kaptanlığını yapmış olan unutulmaz kaleci Arconada. Lafa gelince altyapısına övgüler yağdırılan Barcelona ise sadece iki topçusunu kariyer boyunca çatısı altında tutmuş. İki isim de savunmacı: Carles Puyol ve Sígfrid Gràcia. Ezeli rakip Real Madrid ise dört futbolcuyla destek atmış. Dört Madrid sevdalısı içinde bir isim var ki bir nevi kulübün her şeyi… Santiago Bernabeu, 18 yıl topçu, 14 yıl teknik ekip elemanı ve 35 yıl da başkan olarak kendini resmen Madrid’e adamış!

İspanyollar, Casillas, Iraola, Gurpegui, Iniesta ve Xavi ile bayrak adam listesini genişletmeye kararlı görünüyor. Bir de ithal bayrak adamları olacak gibi: Lionel Messi!

Akdeniz’e kıyısı olan Avrupa ülkelerinden Portekiz, bu konuda pek de iyi değil. 20 yıllık Benfica kariyerine sahip Nene dışında önemli bir isim yok. Fransa da ha keza… Milli kaleci Ettori’nin Monaco aşkı ve Robert Herbin’in Saint Etienne sevdası, takdire şayan performanslar. Herbin, antrenör olarak da Yeşiller’i Avrupa Kupası finaline kadar taşımış bir kulüp sembolü ayrıca. Yunanistan da az ama öz vefakâr çıkarmış. PAOK’la 21 yılını geçiren Giorgos Koudas ve AEK’lı Stelios Manolas (19 yıl), komşunun forma sevdalıları olarak dikkat çekiyor.

Ham Meyve Coğrafyası

Avrupa sınırlarının dışına çıkalım biraz da… Bazı kıtalar var ki Avrupa’ya futbolcu ihracı yaparak ayakta kalıyor. Güney Amerika ve Afrika, işte tam da bu rolün oyuncuları… Buna rağmen Güney Amerika, malum konumuz için fena malzemeler sunmuyor bize. Fakat coğrafyanın verimli futbol toprakları Arjantin ve Brezilya, önemli bayrak adamlar sunsa da futbolseverlere, iki ülkenin toplamı bir İskoçya etmiyor! Arjantin’de Ricardo Bochini (Independiante) ve Juan Enrique Hayes (Rosario Central), 19 yıllık tek takım kariyeriyle başı çekmekteler. Arjantin’in en büyük rekabetini yaşayan takımlardan River Plate ve Boca ise toplamda üç isimle katılıyor listeye. Riverlı orta saha Reinaldo Merla, Bocalı Natalio Pescia ve Antonio Rattín’in de takım sevgisi yabana atılmayacak adamlar.

Brezilya’nın lideri ise 20 yıllık Atletico Mineiro file bekçiliği ile Kafunga. Ülkenin ilk Dünya Kupası zaferinin kahramanlarından Fluminenseli Altair ve bindiren beklerin atası, Botafogolu Nilton Santos da, hem vefalı hem de kariyerli Brezilyalılar. Hem Avrupa’ya oyuncu ihracı hem de kulüpler arası transferin sıkça yaşandığı Brezilya, bayrak adamı geleneğini ne kadar devam ettirir, kestirmek zor! Rogerio Ceni tek başına nereye kadar canım!

Güney Amerika’nın en emektar bayrak adamı ise Peru’dan… Universitario formasını 22 yıl terletmekten bıkmayan Teodoro ‘Lolo’ Fernandez, golleri ve hizmet süresiyle ülke futbol tarihine adını yazdırmış durumda.

Afrika’ya baktığımızda birçok konuda olduğu gibi bu mevzuda da pek iç açıcı bir manzarayla karşılaşmıyoruz. Güney Afrika’nın altı isim ile başı çektiği kıtada, önemli futbolcu kaynağı Kamerun’dan sadece Bonaventure Djonkep’in 13 yıllık Union Douala kariyerinin olması, kıtlığın bayrak adamlara da yansıdığının göstergesi. Afrika’nın rekortmeni, kıtanın kuzeyi Cezayir’den…

Tlemcen’de geçirdiği 18 sene ile Kheireddine Kherris, hizmet süresi açısından kıtanın lideri olmayı başarmış. Enteresan bir isim de Namibya’dan. Black Africa takımına 17 yılını veren Silvester Goraseb de takdiri hak eden isimlerden. Futbol yöneticilerinin sömürme hususunda geçmiş denizci performanslarını geride bırakmaya ant içtiği şu dönemde, Afrika’dan bir gencin ömür boyu tek kulüpte oynaması çok zor görünüyor. Belki bir Avrupa takımının bayrak adamı olurlar…

Kuzey’in Oğulları ve Almanya

İş ahlakı olarak üst seviyede olan İskandinav sporcular, bayrak adamlık mefhumunda da fena sayılmazlar. Vikinglerin en uzun hizmet veren topçusu, 23 sene Odense kalesini koruyan Lars Högh. Högh, 86 Meksika’da milli takımın kalesinde de arz-ı endam etmiş, hatta 5-1‘lik İspanya maçında Butragueno’nun gol şımarıklığının en yakın tanığı olmuştu. Danimarkalı forma sevdalıların dikkat çeken bir diğer özelliği de, çoğunluğunun yakın dönem futbolcusu olması. Henry From, Poul Nielsen ve Aage Rou Jensen dışındaki 11 futbolcuyu canlı izleyenlerin sayısı epey fazladır kanımca.

Norveç de yakın dönem bayrak adamları konusunda daha yüzdeli bir iş çıkarıyor. Dokuz isim de futbolu yakın dönemde bırakmış. Norveç’in lideri ise Honefoss’taki 19 yılıyla, savunmacı Frade Lafton. İsveç ise ‘vefa bir semt adı’ diyenlerden… Frederik Andersson (Halmstads) ve Petter Wasta (Kalmar) dışında yeni model bir vefa inadı yok İsveç topraklarında. Kuzeydeki en ilginç bayrak adamı ise Faroe Adaları’ndan… Futboluyla pek de göze hoş gelmeyen küçük ülkenin başbakanı Kaj Leo Johannesen, 1984 ile 2004 arasında Torshavn’ın kalesini korumuş tam bir hizmet aşığı! Özellikle İngiltere’nin yoğun bir talepte bulunduğu İskandinav coğrafyası, bakalım yeni bayrak adamlar yetiştirebilecek mi?

Her ne kadar orta Avrupa’ya dâhil olsa da iş ahlakı ve disiplin demişken Almanya’dan bahsetmek olmaz. Doğu, Batı ve birleşmiş haliyle birçok tak kulüplü futbol emekçisi yetiştirmiş Panzerler. Büyük başarılarının arkasında da devamlılığı barındıran Almanlar, takıma bağlılık konusunda da bu performanslarını sürdürmüşler. Almanya’da işi abartan isim, Schalke’nin efsane golcüsü Ernst Kuzzora. 1920’de Schalke 04 altyapısında futbola başlayan gol makinesi, 1950’ye kadar takımından kopmamış.

Batı Almanya döneminin unutulmazı ise “Bern Mucizesi”nin mimarlarından Max Morlock. Nuremberg ile 24 yıllık birlikteliğini bozmayan efsane, Oberliga ve Bundesliga kariyerini istikrarlı bir şekilde devam ettirmiş. Morlock dışında, Fritz Walter, Berti Vogts, Uwe Seeler, Hans Schwarzenbeck , Jurgen Grabowski, Sepp Maier, Wolgang Overath ve Bernhard Cullmann gibi Dünya Kupası’na damga vuran kulüp aşıklarını yetiştirmiş Batı Almanya. Duvarın diğer tarafında ise Peter Ducke, bu alanda lider olarak karşımıza çıkıyor. Carl Zeiss Jena formasını 18 yıl terleten Ducke, 74 Dünya Kupası’nda da kadrodaki yerini almış.

Her dönem için özel üretim bayrak adamlar imalatına giren Almanların bu listesinde Jurgen Klopp ve Thomas Schaaf da dikkat çekenlerden. Werder Bremen ile 1978’de profesyonelliğe adım atan ve 1995’e kadar takımın savunmasında yer alan Schaaf, antrenör olarak da Bremen Mızıkaçıları’na hizmet vermiş ve bu sezonun başında ancak takımından kopabilmişti. Mainz adına 11 sene top tepen Jurgen Klopp ise kulübüne antrenör olarak da yedi yıl hizmet vermiş ve 2008’de Dortmund’un başına geçmişti. Klopp, Dortmund’dan da zor ayrılacağa benziyor…

Bu arada yakın kültürden Avusturya’yı da es geçmeyelim… Özellikle Rapid Wien, Franz Binder, Leopold Gernhardt ve yakın dönemde de Peter Schöttel gibi emektarları yetiştirmiş bir bayrak adam tarlası.

Gözden Irak Diyarlar

Asya, Avustralya ve Kuzey Amerika ise futbolun yakın tarihte yaygınlaşması nedeniyle pek de engin bir futbol kültürüne sahip değiller. Asya’da orta doğu, Japonya ve biraz da Çin, Kuzey Amerika’da ise Meksika, durumu biraz kurtarıyor. Bahreynli kaleci Humood Sultan (24) ve Suudi Majed Abdulllah (23), Asya’nın zirvesinde. Shimshon Tel Aviv’deki 22 yılıyla İsrailli Gidi Damti’nin de hakkını verelim.

Uzakdoğu’da ise Japonya ve Çin bayrak adam konusunda elinden geleni yapmış. İsimlerin birçoğunun 2000’lerde futbolu bırakmış olması, dediğim üzere futbolun yeni yeni profesyonelleşmesinin sonuçları. Japonya’da kulüp sevdalısı dendi mi akla gelen ilk zat, Kunishige Kamamoto. Japonların ilk yıldızı, 1967-1984 arasında Yanmar Diesel için sıralamış gollerini. Kamamoto’nun ‘yetiştirmesi’ Hiroaki Morishima da daha sonra Cerezo Osaka olarak adını değiştiren Yanmar için 18 senesini vermiş ve kulağı geçen boynuz olmuş bir bakıma. Futbolu 2014’te bırakan milli savunmacı Nobuhisa Yamada ise 20 yıllık tek takım sevdasıyla (Urawa Red Diamonds), Japon futbolunun lider bayrak adamı durumunda. Çin’de ise Shu Chang, 14 senesini bahşetmiş Shandong Luneng takımına. Diğer isimler arasında hiçbir şey!

Bu konuda en kötü performansı veren coğrafyalar, Avustralya ve Kuzey Amerika. Meksika, Cristóba Ortega’nın 18 senelik Club America performansını sunarken, ABD’de ise ilginç bir durum karşımıza çıkıyor. Kendi topraklarında tek kulüplü bir topçu yetiştiremeyen Birleşik Devletler, sağ bek Steve Cherundolo’nun 15 senelik Hannover macerası dışında hiçbir şey katmıyor listemize.

Bizimkisi Devlet Hizmeti

Son olarak da artık olmayan coğrafyalara gideceğiz… 90’ların başına kadar sosyolojik ve politik olarak dünyadan bir nevi soyutlanan “Demir Perde” ülkelerindeki kulüpçü futbolculara göz atalım biraz da… Doğu Almanya’yı Almanya’ya dâhil ettiğim için bir Demir Perde mensubu olmasa da yönetim içeriği olarak benzeşen Yugoslavya’yı bu coğrafyaya katıyorum. Hoş, Yugoslavya’da işler daha esnekti ama olsun…

Bu ülkelerin lideri S.S.C.B ile başlayalım. Sovyetler’de tek kulüp adamı olmak hem kolay hem de zor. Dış ülkeye transferin yasak olduğu sistemde (sonradan esnek bir hale geldi), başarılı ve devletin herhangi bir birimi tarafından desteklenen bir takımdaysanız eğer, kariyerinizi tek kulüpte geçirmeniz normal. Zaten 24 yılla rekoru elinde bulunduran isim de CSKA Moskovalı Konstantin Lyaskovskiy. Onu, 22 yılla Spartak Moskova efsanesi Lev Yashin takip ediyor. Bir de esas takdiri hak eden Moskova’nın Torpedoları var. Viktor Shustikov ve Valentin Ivanov gibi kulübüne bağlı futbolcuları yetiştiren Torpedo’nun en büyük simgesi, kuşkusuz Eduard Streltsov. 16 yıllık futbol kariyerini Torpedo Moskova’ya adayan hücumcu, kimlerine göre Pele’den de iyi bir futbolcuydu ama tecavüzle suçlanması ve Sibirya’da geçirdiği günler, kariyerini olumsuz etkiledi. Bu suçlamanın da Moskova’nın ordu ve KGB destekli takımları CSKA ve Dinamo’nun tekliflerini reddettiği için başına geldiği söylenmekte. Streltsov, ‘tek suçu sevmek’ olanlardan mı dersiniz? Bu isimler dışında Igor Netto da ‘Avrupa Şampiyonu’ apoletini taşıyan bir Spartak Moskova simgesi olarak saygıyı hak ediyor.

Fakat dediğim gibi arkasında büyük güçler olan takımların, diğer ekiplerdeki yetenekleri aynı çatıda toplaması, bayrak adam verimini azaltmış. Örneğin Lobanovsky’nin Dinamo Kiev’indeki tek bayrak adamı, yetenekli bücür Muntyan. Diğer isimler ise sonradan ekibe katılan topçular. Bu unutulmaz takımın sembol ismi Oleg Blokhin de, kariyerinin sonunda çıkan dış transfer izniyle, kendini yurtdışına atmış.

“Demir Perde”nin kardeş ülkelerinde ise yaş sınırını dolduran kaçmış yurtdışına. Polonya’nın 74’teki mucizesini yaratan Deyna, Lato ve Szarmach, bunların iyi örnekleri. Macaristan ise devrim sonrasında yurdu terk eden oyuncuların yerini hala dolduramasa da, 54’teki Macar büyücülerinden bir isim var ki bu terk-i diyara katılmamış. Orta saha ustası Jozsef Bozsik, kariyerini Honved’e armağan etmiş. Öyle ki kulübün Kispesti olan ismi Honved olarak değişse de, ilk 11 kâğıdındaki ‘Bozik’ ismi hiç değişmemiş. Ülkenin beynelmilel kulüp adamlarından birisi de Ferencvaros sevdalısı, Ballon d’Or sahibi Florian Albert.

Yugoslavya ise esnek politikasının da etkisiyle ülkede pek topçu tutamamış. Parlayanlar, kendilerini yurtdışına atmış. Branko İvankovic ve Zivorad Jevtic’ten başka dikkat çekici bir oyuncusu yok Yugolar’ın.

Bir diğer sıkı rejimin, Romanya’nın topçularının da Çavuşesku sonrasında kaçacak delik aradığını görüyoruz. Yine de Romen toprakları fena mahsul vermemiş. Onların lider bayrakçısı ise 17 yıllık Petrolul Ploieşti kariyeriyle Octavian Grigore.

‘Bayrak Adam’ mevzusu, yaz yaz bitmez bir genişlikte aslında. Ben sadece belirgin isimlerle naçizane bilgilendirmeye çalıştım sizleri. Hazır bu adamlar bir bir yok olurken, elimizde böyle bir liste bulunsundu amacım. Bu kadar karamsarlığa rağmen, listenin kabarması dileğiyle…

 

PaylaşShare on Facebook0Share on Google+0Share on LinkedIn0Email this to someonePin on Pinterest0Share on Tumblr0Print this page
28. SayıBayrak Adamlar Özel Sayısı
Share Tweet
ilhan@topraksaha.net'

İlhan Özgen

Eski Sayılardan

  • YAD-I HAFTA

    Il Monumento

    Şubat 2019
  • YAD-I HAFTA

    Büyük Lider

    Şubat 2019
  • YAD-I HAFTA

    Kazım’ın Trabzon’u

    Ağustos 2017

REKLAM

REKLAM

ESKİ SAYILAR

TAKVİM-İ MAZİ

TAKVİM-İ MAZİ

@topraksaha_net

  • topraksaha_net #DinoZoff’un kalesini koruduğu maçlarda, topun ağlarla buluşmasına engel olamadığı şutlar da vardı... Bu gollerin b… t.co/ZsY7pVZNdD Tarih: 3 Saat önce via TweetDeck Cevap - Retweet - Favori
  • “Ben soğuk biri değilim. Ka bimi her şeyden önce oyuna veriyorum." t.co/u6C7DiIakh Tarih: 17 Saat önce via Twitter Web Client Cevap - Retweet - Favori
  • Futbol tarihine geçen, günümüzde bile konu #DinoZoff olunca akıllara gelen bir kurtarış… Peki bir kaleciyi efsane y… t.co/sg6UzaUUE7 Tarih: 1 Gün önce via TweetDeck Cevap - Retweet - Favori

Twitter'da @topraksaha_net Takip Et.

  • Anasayfa
  • İletişim

Toprak Saha © 2017. Tüm Hakları Saklıdır.