İngiltere’de Noel akşamı eğlenilir, hediyeler verilir. Ertesi gün yani 26 Aralık’ta herkes dinlenir, sporcular hariç. İşte o ‘Boxing Day’ yani Hediye Günü’nün hikayesi…
Bir varmış bir yokmuş. Birler ikilerden, ikiler üçlerden zenginmiş. İleriki yıllarda üzerinde güneşin hiç batmayacağı bir ada ülkesi varmış. O ülkenin, halkı tarafından ‘iyi’ lakabı takılan bir kralı varmış. Bohem Dükü Kral Wenceslas. Kral Aziz Stefan Günü’nde yani 26 Aralık’ta bir geziye çıkmış. Bir nevi, topraklarını teftiş ediyormuş. Yolda fakir bir köylü ile karşılaşmış. Ormanda bir şeyler topluyormuş. Kral köylünün haline acıyarak ona biraz şarap ve ekmek vermiş. Böylece o gün, yılbaşı ertesinde zenginlerin fakirlere yardım etme geleneği başlamış olmuş.
Her ne kadar hikaye 10. yüzyıla dayansa da bu yardım günü, İngiltere ve Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk’un eski topraklarında 1871’den beri her 26 Aralık’ta ‘Boxing Day’ adıyla anılır.
Türkçe’de ‘paket’, ‘kutu’ ve ‘hediye’ günü anlamına ‘Boxing Day’ kelimesinin kökeni için farklı rivayetler vardır. Kimi kaynaklarda, kilise önlerinde fakirler için oluşturulan yardım kutularından dolayı öyle kullanılğı yazar. Bir nevi herkes o gün ya Kral Wenceslas’tır ya da fakir köylü… Kimi kaynaklarda ise o kelime, hiçmetçilerin Noel günü ev sahiplerine hizmet ettikleri için hediyelerini ancak ertesi gün (yani 26 Aralık günü) açtıklarından dolayı ‘Boxing Day’ denildiği söylenir.
Hikayesi her ne olursa olsun -biz ‘Hediye Günü’ diyelim- o gün hayat durmaz. Sabah Noel hediyelerini açanlar, gün içinde alışveriş merkezlerine koşar. Çünkü büyük indirimler onları bekliyordur. O gün en büyük spor her ne kadar alışveriş olsa da diğer spor aktiviteleri de kesintiye uğramaz. 26 Aralık gününde bir nevi “dün dini bayramdı, bugün dinlenelim” denilmez. İnsanları mutluk etmek, en büyük önceliktir. Ama sporcular da sömürülmez. Fikstür öyle bir hazırlanır ki; birbirine yakın takımlar o gün karşı karşıya gelir. Taraftarlar da -tıpkı bir önceki gün gibi- en güzel giysilerini giyer, tribündeki yerlerini alır. O gün, futbolseverleri ekstra bir hediye beklemektedir: futbol şöleni.
Tarihte ilk Hediye Günü maçı 1860 yılında oynanır. Sheffield FC ve Hallam takımları Sheffield şehrindeki Sandygate Road sahasında karşılaşır. Günümüzde amatör liglerde mücadele eden ve hala aynı sahada mücadele eden Hallam takımı o gün maçı 2-0 kaybeder. Git gide o gün oynanan maçlar önem kazanır, nihayet 1888-89 sezonunda Birinci Lig’teki 22 takımın katılımıyla Hediye Günü maçları resmen oynanmaya başlar.
İlginç skorlarlara ve mücadelelere tanıklık eden ‘Hediye Günü’, tarihindeki en unutulmaz gününü 1963 yılında yaşar. O gün birinci ligte oynanan maçlarda 66, toplamda ise 157 gol atılır. İşte o günün oynanan birinci lig maçlarından birkaç sonuç: Blackpool –Chelsea: 1-5, Burnley-Man Utd: 6-1, Fulham- Ipswich: 10-1, Liverpool-Stoke: 6-1, Nottingham Forest-Sheff Utd: 3-3, WBA-Tottenham: 4-4, Wolves-Aston Villa: 3-3, West Ham-Blackburn: 2-8
Fiziksel anlamda yakın tarafları bir araya getirmesiyle yerel derbilere fazlasıyla destek olan Hediye Günü’yle ilgili olumsuz yorumlar da yok değildir. Birmingham Mail gazetesi, yaptığı bir ankette okuyucularına şöyle sorar: “Hediye Günü’nde oynanan maçlar yasaklansın mı?” Ankete katılanların sadece % 15’i evet der.
Mutlulukları, acıları ve sürprizleriyle yeni bir yıl gelirken futbolumuz önümüzdeki günlerde yine kısa bir tatile girecek. Biz yine “yılbaşında, Noel’de tatil yapıyoruz ama kendi bayramlarımızda neden tatil yapmıyoruz” diye tartışacağız.
Belki de bir gün gelecek, biz futbolun çocuklarına bayram gününde kimse hediye vermeyecek!
0
0
0
0
0
