Dakikalar 37’yi gösteriyordu. Clodoaldo’nun topuk pasını kapan Boninsegna, kaleci Felix’i ekarte edip boş kaleye topu yuvarlayacaktı. Fakat en çetin rakibini unutmuştu… Takım arkadaşı Luigi Riva, adeta rakip takımın liberosu edasıyla boşta kalan topa hamle yapmış ve belki de Dünya Kupası finallerinin en kolay gollerinden birini zorlaştırmayı başarmıştı (!) Boninsegna-Riva savaşından galip çıkan Boninsegna, skoru eşitliyordu 1-1.
Tam 50 dakika sonra, maçın tamamlanmasına üç dakika kala sağ kanattan atak girişiminde bulunan ise İtalyan Juliano oluyordu. Belki bu cesareti 75. dakikada oyuna girmesinden almıştı. Ona göre yorgun savunmayı delebilecek gücü vardı. Fakat olmadı. Usta sol bek Everaldo, kayarak yaptığı müdahale ile Juliano’nun topun hakimiyetini kaybetmesini sağlamıştı. Kontrolden çıkan top bir anda kendini santrfor Tostao’nun ayağında buldu. Tostao geriye kadar gelip defansına yardım ederek devrimi başlatmıştı. Topu kaptığı gibi müdafaa şefi Piazza’ya verdi. Piazza ise önlibero kavramının 70’lerdeki eşanlamı Clodoaldo’ya. Clodoaldo kafasını kaldırdığında Pele’nin ona doğru koştuğunu görüp, pasını Pele’ye verdi fakat Pele topu okşayarak Gerson’a aktarmış ve İtalyan kalesine yönelmişti. Ya topa ya Clodoaldo’ya bir şeyler fısıldamıştı sanki belki de her ikisine… Gerson aldığı pası türünün ilk örneği Clodoaldo’ya veriyordu. Hazırlıklar tamamlanmıştı, gösteri başlıyordu.
Topu alan Clodoaldo kendini Don Kişot’un serüveninde bulmuştu. Dört İtalyan yel değirmeni edasıyla karşısında bekliyordu. Önce İtalyanların Altın Çocuğu Rivera‘yı daha sonra diğer üç İtalyan’ı usta işi çalımlarla geçip kültürüne sahip çıkmıştı. “Çalım bizim tatlımız” diyordu Clodoaldo. Rolünü ustalıkla sergileyen ve sahneden alkışlarla ayrılan Clodoaldo, topu Rivelino‘ya aktarmıştı. Başrol oyuncusu olmasına rağmen senaryo çok hoşuna gitmişti ki Rivelino’nun, gösteride yan rollerden birisini kabul etmişti. Topu taç çizgisinde aldı ve çizgiye paralel bir pasla Jairzinho’yu gördü. Sağ açık oynayan Jairzinho sol açıkta topla buluştuğunda, markajcısı İtalyan sol bek, büyük kaptan Facchetti yanında belirivermişti. Ceza sahasına paralel bir diriplinge başladı Jairzinho. Pele sırt numarasına en yakışan yerde top istiyordu. Kaleyi cepheden gören Pele’ye orada topu vermemek deniz gören evde oturup denize girememek kadar mantıksız olacağı için zaman kaybetmemeliydi. Nihayet top-Pele vuslatı gerçekleşmişti. Pele topu düzeltti ve kopya çekmeye yeltenen bir öğrenci gibi hafifçe kafasını kaldırdı. Kopyayı almıştı; Tostao eliyle sağ kanadı gösteriyordu. Belki arkadaşının kopyasına güvendi belki de bildiği soruyu doğrulattı bilinmez ama sağ bekten hücumu izleyip ‘tam zamanı’ diyerek depara kalkan kaptan Carlos Alberto’ya yuvarladı topu yine okşayarak. Facchetti’nin boşalttığı kanatta yapayalnızdı Carlos Alberto. Üstelik istediğini yapabilecek kadar usta bir sağ bekti fakat bu gösteriye bir son yakışırdı. Önüne gelen topu bekletmeden adrese teslim kaleye gönderdi. Sağ taraftan destek verdiği hücumu sol köşeye yolladığı füzeyle noktalamıştı. GOL!
1970 Dünya Kupası Finali’nde Brezilya’nın 4-1’lik galibiyeti ve Jules Rimet Kupası’nın ebediyen Brezilya’nın olmasının belki de asıl sebebi olan o muhteşem dördüncü golün sahibi Carlos Alberto Torres, 17 Temmuz’da 68. yaşını kutladı. Bek kavramına kattığı yenilikler bir yana bu masal gibi gol ile dünya futboluna en büyük hediyelerden birini sunan efsanenin önünde saygıyla eğiliyoruz. İyi ki doğdun büyük kaptan!
No Comments