-Bir Tanıl BORA yazısı-
Ben size yarım asır öncesinden, üçüncü şampiyonadan bir Afrika maçı hikâyesi aktarayım:
BEYAZ FORMALI SİMSİYAH İRİ ADAMLAR
10 Aralık 1961, Tunus. Stad tıklım tıklım. Tunus-Nijerya oynuyor. 1962’de Etiyopya’da yapılacak 3. Afrika Kupasının 2. ön eleme müsabakası rövanşı. Nijerya’daki ilk maçı ev sahibi 2-1 kazanmış. Nijerya takımı saha çıktığında şaşkınlık, alay ve protesto seslerinden bir uğultu rüzgâr kopuyor. Bembeyaz formalı dev gibi simsiyah adamlar, beyaz forma onları iyice siyah ve iyice uzun gösteriyor. Başlarında bir büyücü yürüyor, elindeki futbol topunu havaya atıp tutarken gittikçe tizleşen çığlıklar koyveriyor. Sonra savaş naraları atmaya başlıyor büyücü, oyuncular mukabele ediyorlar. Isınma idmanı. Tunuslu seyirciler ıslık çalıyor, ‘balta girmemiş ormanın vahşileri bunlar’ diye bağırıyorlar. Zira Tunuslular bir yanlarıyla kendilerini beş yıl önce kurtuldukları sömürgeci Avrupa’nın bir parçası gibi görmek istiyorlar. Yaban ve gayrı medeni saydıkları ‘Kara Afrika’yla aralarına mesafe koyuyorlar. Futbol, bunun da vesilesi.
Gel gör ki Nijeryali ‘uzun kara adamlar’, hiç de kolay alt edilecek gibi değiller, gayet ‘Avrupai’ bir oyun oynuyorlar! Doğu Avrupai, diyelim. İki yıldır onları çalıştıran Macar teknik direktör George Vardar, müthiş bir alan savunması talim ettirmiş. Blok halinde hareket ediyor, alan bırakmıyorlar. Tunus’un fetbaz çalımcıları, sahiden balta girmemiş ormana saplanmış durumdalar!
O dönemde, aslında ta 1980’lere kadar, Afrika futbolunun, Soğuk Savaş’ın bir muharebe sahası olduğunu unutmamalı. Sovyet ve Batı blokları, ‘kalkınma yardımı’ faslından Afrika hükümetleri nezdinde itibar ve nüfuz kazanmaya çalışıyorlar, futbol da bunun parçası. İşte misal, Nijerya futboluna kalkınma yardımı için Sovyet Bloku hamlesini yapmış, Macaristan’tan antrenör gelmiş. Tunus’un başında da Batı Blokundan bir hoca var. Aslında Demokratik Almanya Cumhuriyeti ücretsiz bir antrenör yollama teklifinde bulunmuş Tunus’a; ne var ki Federal Almanya ‘parasıyla’ ama isim sahibi bir hocayı, Ruti Gutendorf’u göndererek devlet başkanı Bourgiba’yı tavlamış. Dakikalar ilerler, oyun sıkışırken, kenarda Gutendorf ve Vardar belki futbol husumetinin yanı sıra gizli bir Soğuk Savaş husumetiyle de süzüyorlar birbirlerini.
Tunus’a gol lâzım. Rakibi üstlerine çekmeyi deniyorlar, Nijerya gelmiyor. İkinci devre ya herru ya merru deyip karambol peşine düşüyorlar. Derken 60. dakikada Nijerya bir frikik golüyle öne geçiyor. Tunus can havliyle yükleniyor. 65. Dakika. Uyuz bir ortaya yükselen Nijerya kalecisi, topu kucaklayıp çizgi üzerine düşüyor; malum, biraz yatıp saniye çalacak. O da ne! Yan hakem ortaya doğru koşuyor. Tunusluların bile iddia etmediği bir şeyi görmüş: topun tamamının çizgiden öteye düştüğünü tespit etmiş! Hakem golü veriyor. Ev sahibi avantajı denen ‘kural’, Afrika’da başka yerlere göre belki bir iki doz daha etkili. Özellikle o zamanlarda.
Ortalık karışıyor. Nijeryalılar haklı olarak çıldırıyorlar. Yan hakemi tekmeliyor, orta hakemi yumrukluyorlar. Polis karışmıyor. Gerilimin tırmanmasından memnun gibiler. Yılgınlığa düşen hakem golü iptal ediyor ama gol çizgisi üzerinden hava atışına karar veriyor! Sahadaki hemen bütün nüfus çizgi önünde toplaşıyor, hakemin topu yere bırakmasıyla birlikte Tunuslular önlerindeki bütün Nijeryalılar ve bu arada topla beraber kaleye dalıyorlar. Nijerya kalecisinin kafasını ağlardan sökmek için epey uğraşmak gerekiyor. Hakem, oyuncularla birlikte bir süre balık gibi çırpındığı ağlardan kendini kurtardıktan sonra düdüğünü çalıp golü veriyor!
Nijeryalılar, ‘yuh’ makamındalar. Yere oturuyor, başlama vuruşu yapmayı reddediyorlar. Macar hoca tek tek yanlarına gidip oyuna dönmeleri için yalvarıyor. Tunus Spor Bakanı sahaya inip bir konuşma yapıyor. Nafile. Nijeryalılar Macar hocanın değil büyücülerinin peşinden soyunma odasının yolunu tutuyorlar. FİFA maçı hükmen Tunus lehine tescil ediyor, böylece finallere kalıyorlar.
Ruti Gutendorf’un anılarından yararlanarak yazdım. Yarım asır önce, Afrika futbol sahnesi böyleymiş. Ne kadar değişti? Onu da Afrika Kupası biterken konuşalım.